Romantik bir takım düşledim.. Kalede keşanlı, ileride İnce Memed..

İnsan senelerce roman, öykü okuyunca belli bir süreden sonra o kahramanlarla bambaşka ufuklara dalıyor.. Ben o güçlü ve sahici dostlardan bir futbol takımı kurmaya kadar götürdüm bu işi.. Ve takıma şöyle bir bakınca o kitapları sanki bir kez daha okumuş oldum.. Uzun bir zamanımı aldı bu takımı yapmak.. Ama olsun, sonuçta taş gibi hem de romantik bir yıldızlar topluluğu yarattım..  Çılgın biraz da..

Bu arada lise, üniversite ve sonrasında okuduğunuz başyapıtlarları yıllar sonra bir kez daha okuyun.. Ne oluyor biliyor musunuz? Bir kez daha okuduğunuzda başka bir evrene savruluyorsunuz.. İnce Memed, Kuyucaklı Yusuf, Keşanlı Ali, Zebercet, Cehennem Topçusu Cemil..

Çizginin panteri Keşanlı Ali..

KALECİ.. Keşanlı Ali (Keşanlı Ali Destanı - Haldun Taner) Kaleciler daima kahraman olur. Alın size Keşanlı Ali.. Hem de bir halk kahramanı. Insan böyle bir yiğite kalesini teslim etmez mi? Hem annesi onu Akhillos gibi efsunlamış. Yavuklusu Zilha’yı da deli gibi sever.. Lider olarak topluma, aşık olarak Zilha’ya sorumlu.. Gözüpek bir romantik.. Çizgide geçit vermez en azgın forvetlere..

Sağ bek.. Çok düşündüm.. Deli Dumrul (Dede Korkut) dedim sonunda... Hatırlayın, Azrail’e nasıl da meydan okuyor. Köyünden bir gencin canını alan Azrail’e çok sinirlenen Deli Dumrul, Tanrı’ya Azrail ile kendisini karşılaştırması için yalvarır. Deli Dumrul’un burada Azrail’e açtığı savaş aslında kadere karşı bir savaştır.. Bu şövalye ruhun kanadında top geçer adam geçmez..

Kara Bayram.. Sol tarafın deli yüreği

SOL bek.. Kara Bayram (Yılanların Öcü - Kara Bayram)... Ömrü boyunca çilelerle yoğrulmuş. Irazca’nın gözü pek oğlu.. Bayram’ın mücadelesi gerçek anlamda yılanlarladır! Çünkü babası da yılanların başı Şahmaran’ı öldürmüştür.. Haceli’yle giriştiği amansız savaşla derebeylik düzenine meydan okuyarak gönüllere taht kuran Bayram sol kanattan da yılan gibi akmaz mı? Tribünde kendi kanadına en yakın yerde anası Irazca ona ne destek verir ama.. “Haydi Bayram’ım haydi!”

Bir dingin stoper.. Zebercet

Benim için o unutulmaz bir karakter.. Zebercet.. (Anayurt Oteli - Yusuf Atılgan)... Ketum hâli ve hep canlı tuttuğu hayal gücüyle inanılmaz gel-gitler yaşayan bir adam.. Sakin ama bir o kadar da çıldırmaya uygun.. Takımın liberosu olarak aklıma geldi.. Takımı atağa kaldırmada sakinliğiyle olduğu kadar çılgınlığı da çok iş yapmaz mı? Yeter ki, top sürerken gecikmeli Ankara treniyle gelen o kadın aklına gelmesin.. Hayatını hep onun hayaliyle şekillendiren Zebercet, o anda muhtemelen top kaptırır..

Defansta bir devrimci topçu

Stoper.. Mustafa Ural (Karartma Geceleri - Rıfat Ilgaz)... Mustafa Ural, öğretmen.. Aslında başta Rıfat Ilgaz’ın Hababam Sınıfı’ndan birisini düşündüm ama ağır abilerden(!) kurulu takımın ciddiyetini bozardı bu haylazlardan herhangi biri..

Mustafa öğretmen aynı zamanda şairdir. Kitapları toplatılan bir aydındır. Ömrü kaçmak ve hücrelerde geçer. Anlayacağınız hep savunmadadır.. Yattığı ranza aşkına stoperde Zebercet’le muhteşem bir tandem yaratmazlar mı?

Ortanın “Tutunamayan”ı..

ORTA saha.. Selim Işık (Tutunamayanlar - Oğuz Atay)... Oğuz Atay, Selim’i yaşamda tutunamayanların bileşkesi olarak tarif ediyor.. Atay, şunu da ekliyor, “Tutunamayanların sevimliliğine kimse ulaşamaz”.. Manavın bile kazıkladığı “sevimli” Selim’in aslında tek hayali vardır. Hep çocuk kalmak.. Işte o çocuksu beklentileriyle orta sahaya renk katar düşüncesindeyim. Çocuksu dürtüleriyle tribünde uslu durmayan büyüklere de ders verir bence..

Orta saha.. Murtaza (Murtaza - Orhan Kemal) Yunanistan’dan mübadeleyle Çukurova’ya gelmiş bir muhacirdir. Takımın yabancı uyruklu oyuncusu neden olmasın. Ya da Ankara ile ilişkisi iyi idareciler ona hemen bir Türk pasaportu ayarlar.. Murtaza, Kolağası Hasan dayısı gibi asker olup savaşarak şehit olmak hayaliyle yanıp tutuşur.. Anlayacağınız savaşçı bir ruh.. O enerjiyle rakiplerine göz açtırır mı? Kaldı ki romanda bir gece bekçisi.. Mahalleye göz açtırmayan bekçi yeşil sahalarda rakiplerine neler yapmaz ki? O da artık karşı takımın meselesi..

Kimliksiz Yaşar’ın kişilikli oyunu

YAŞAR (Yaşar ne Yaşar ne Yaşamaz - Aziz Nesin)... Resmi kayıtlara göre Çanakkale Savaşı’nda ölmüş.. Devlet onu istediği kadar ölü saysın. O, gidip askerliğini yapacak kadar delikanlı (Gerçi asker kaçağı olarak atanmıştır)... Kimliği olmadığından hapse de düşen Yaşar, tertemiz bir bir insan olarak girdiği hapishanede çaresizce ayakta kalmak için bozuk düzenin bir parçası olur.. Ona bir kimlik çıkaramayan devlet utansın. Sizce de kimliksiz yaşamak zorunda bırakılan Yaşar, sahada kişilikli bir futbolla parmak ısırtmaz mı?

Frikikler Bombacı Cemil’in

YÜZBAŞI Cemil (Yorgun Savaşçı - Kemal Tahir) Cehennem Topçusu da derler ona.. Topçu okulunda yaptığı isabetli atışlardan dolayı Alman Albay Bon Kres bu adı ona vermiş.. Aynı zamanda İttihat ve Terakki üyesidir.. Ancak hiçbir zaman parti içi çekişmelere dalmamış, çok iddialı olmamış, hayatını topçuluğa adamış.. Subaylığını icra etmiştir.. Top güllesini iğne deliğinden geçirir ki bu özelliğiyle takımın frikikleri ondan sorulur.. Cephede “Hep vatan hep vatan” diyen bu yorgun savaşçı stadyumlarda takımı için neler yapmaz ki..

Yusuf.. (Kuyucaklı Yusuf - Sabahattin Ali).. Yenile yenile ayağa kalkmaya en güzel örnek.. İradeli ve kendine hakim.. Hayatın en acımasız gerçeklerini görene kadar içine kapanan Yusuf en zor anlarda verdiği akılcı kararlarla heyecan yaratıyor.. Futbolda da risk alacağı zamanları düşlüyorum.. Neler yapmaz ki.. Karısı Muazzez’i kötü yolda düşmek üzereyken kaçırıp atıyla dört nal koşar gibi takımını da en zor anda şaha kaldıracağından şüphesi olan yoktur herhalde.. Emin olun Ince Memed’in arkasında rakiplere dünyayı zindan eder.

Toroslardan bir fırtına.. İnce Memed

İNCE Memed (Yaşar Kemal)... Başkaldıran.. Ağalarla, feodaliteyle meselesi var.. İnce Memed hiç kimsenin yapamadığı şeyleri yaparak özgürlük uğruna sevdiği pek çok şeyi kaybedecek olsa da yoluna kararlılıkla devam eder.. Alın size takımın 10 numarası.. Tam bir modern forvet işte. Koşmaksa dörtnala, top çalmaksa örümcek gibi. Presse bir boğa.. Aslında bizim gibi yıldızlarla yatıp kalkanlar için tam bir maestro.. Ben onu Brezilyalı efsane Sokrates’le yan yana düşünüyorum.. Sokrates’in dışarıda ve sahada yaptıklarını aklımıza getirin. İşte öylece İnce Memed’i yeşil sahalarda düşleyin..

Yusuf Atılgan’ın Aylak Adam’ı, sıradanlığa, tekdüzeliğe, kolaycılığına gelemeyen, hem farklıyı, hem doğruyu arayan, bir ismi bile olmayan C’de bu takımda oynar..

Hadi bu takımın Teknik direktörü kim olsun?

Benim aklıma hemen Yaşar Kemal geldi.. Siz aca kimi düşünürsünüz? Her şey bir yana da, bir kez daha okumalı o kitapları.. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serhan Asker Arşivi