TTB Başkanı Fincancı: Söylediklerimden pişman değilim

TTB Başkanı Fincancı: Söylediklerimden pişman değilim
Tahliye edilen Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi Başkanı (TTB) Şebnem Korur Fincancı, tutuklanmasına neden olan açıklamasından pişman olmadığını söyledi.

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) Kuzey Irak’ta kimyasal silah kullandığına ilişkin iddiaların araştırılması gerektiğini söyledikten sonra iktidarın hedef gösterdiği TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı tutuklanmıştı. 76 gün cezaevinde kalan Fincancı’ya önceki günlerde ‘örgüt propagandası yapmak’ suçundan 2 yıl 8 ay 15 gün hapis cezası verildi ve tahliyesine hükmedildi.

DW Türkçe’den Batu Bozkürk’ün sorularını yanıtlayan Fincancı, "Tahliye olmayı bekliyor muydunuz?" sorusuna şöyle cevap verdi:

"Yaklaşım itibarıyla bu karar verilmeyecek gibi gözüküyordu. Savcının en üst sınırdan 7 buçuk yıl ceza talep etmesi… Mahkeme heyetinin tutumu… Mesela beni -ortada bir propaganda suçu olmasa da- bu suçtan yargılıyorlardı ama sanki bir terör örgütü üyesiymişim gibi önlemler alıyorlardı. Ben o yüzden dört yıl ve üzeri olur, tahliye kararı da vermezler diye düşünüyordum. Avukatlarımızın bazıları öyle olmayacağını, daha düşük olacağını ifade etmişlerdi. Çok ciddiye almamıştım ama ciddiye almam gerekiyormuş demek ki… Burada şunu söylemek gerekir. Toplumun güçlü bir dayanışması oldu. Sadece Türkiye değil uluslararası toplumun da dayanışması çok güçlüydü. Muhtemelen onun da etkisiyle beni tahliye etme gibi bir ihtiyaç doğdu."

'Pişman olacak bir şey yok'

Bozkürk'ün, "Sözlediklerinizden pişman mısınız?" sorusuna ise Fincancı'nın yanıtı şöyle oldu:

"Niye pişmanlığım olsun? Ben tıbbi bir değerlendirme yapıyorum. Bir video izledim, hatta meslektaşlarımla birlikte izledik. Nükleer Savaşın Önlenmesi için Uluslararası Hekimler’den arkadaşlar da bölgeye gitmek için girişimde bulunmuşlar ama gidememişler. Biz hekimler ağır insan hakları ihlalleri üzerine çalışırken videolardan, fotoğraflardan ön değerlendirme süreci işletiriz. Burada da birtakım belirtiler var. Bu belirtilere baktığımızda solunum yoluyla alınmış bir etken düşündürüyor. Çünkü akciğer etkilenmesi var. Onu gözlüyorum ben. Bunun gaz formunda bir madde olduğunu, bu gaz formunun toksik bir gaz olması gerektiğini söylüyorum, zararlı olduğu için. Onun üzerinden de diyorum ki, ‘toksik bir gaz‘… Anlamazlar diye sonra, ‘zehirli bir gaz‘ diyorum. Kimyasal madde, gaz olarak bir kimyasal madde var.

Ama ben o konuşmamda belirtileri değerlendirirken ‘kimyasal silah’ demiyorum. 'Bunun bir kimyasal silah olup olmadığına bakılsın, kimyasal silah ise, yasaklanmış kimyasal silahlar kapsamında olup olmadığı için ileri inceleme yapılsın' diyorum. Söylediğim bu. Çünkü uluslararası sözleşmeler protokoller bize böyle yapılması gerektiğini söylüyor. Bunu yapabilmek için ileri incelemede de adli tıpçıların bir kılavuzu var: Minnesota protokolü. Ona uygun bir otopsi süreci de işletilebilmeli ki tespit edilebiliyorsa bu gaz formu, tespit edilsin. Ben bunu söylüyorum, bunda pişman olacak bir şey yok."

Fotoğraf: Eylem Nazlıer (Evrensel)