‘Nazi-deve güdücü tartışmaları aşırıcılığı güçlendiriyor'
Aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) partisinin artan Türk karşıtı aşırıcı söylemlerini değerlendiren Sevinç'e göre, artan ırkçı söylem ve tutumun önüne geçmenin yolu, eğitimin ve diyaloğun güçlenmesinden geçiyor.
Aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) partisinin Türkiye'yi hedef alan açıklamalarına bir yenisi eklendi. AfD'li Andre Poggenburg "Bir buçuk milyon Ermeni'ye soykırım uygulayan ve hala sorumluluk üstlenmeyen bu kimyon tacirleri bize vatan ve tarih dersi vermeye mi kalkıyor? Akıllarını kaçırmışlar herhalde. Bu deve güdücüler, çok sayıda karılarının olduğu ve çamurdan kulübelerde yaşadıkları yere, Boğaziçi'nin çok daha ötesine, ait oldukları yere geri gitmeli" sözlerinin yankıları sürüyor. Başta Almanya olmak üzere Avrupa'da artan Türk/Türkiye karşıtı ırkçı söylemi ve durumun Avrupa'daki Türk toplumuna etkilerini, CHP Avrupa Birliği Temsilcisi/ Avrupa Sosyalist Partisi (PES) yönetim kurulu üyesi ve 'Demokrasi 4.0' Uluslararası Girişimi Kurucusu Kader Sevinç, Sputnik'e değerlendirdi.
AfD'li siyasetçiler başta olmak üzere Türk karşıtı olarak yorumlanabilecek söylemin şaşırtıcı olmadığına işaret eden Sevinç "AfD'nin aşırı sağcı, ayrımcı, ırkçı siyasi söylemleri açık olduğu için bu tür çirkin ve ucuz siyasi yorumları şaşırtıcı bulmuyorum. Bu ve benzer söylemlerin artan bir sistematik içinde Avrupa'da yayılıyor olmasını bir değerler sistemi olan Avrupa fikri, kültürü açısından üzücü buluyorum. Eksiklerine rağmen bir çok başarı kazanmış olan Avrupa projesinin bugün en büyük ülkesinde, Almanya'da AfD gibi bir hareketin bu kadar oy alarak meclise girmesi ve desteğini artırması herkes için düşündürücü olmalı" ifadelerini kullandı.
AfD'nin tabanında önemli bir kesiminde Türklerin 'deve güdücü' olduğu şeklinde söyleminin bir karşılığı olduğuna değinen Sevinç "Tamamında olmasa da önemli bir kesimi temsil edebileceğini tahmin ediyorum. Anaakım siyasetten yorulan, hayal kırıklığına uğradığı için AfD'ye kayan bir kesim de var. Kurulu düzene karşı aşırı partilere oy veren seçmen bu söylemleri desteklemeyebilir" dedi.
‘TÜRKİYE'DE AKP, ALMANYA'DA AfD BENZER TUTUM İÇERİSİNDE'
Artan ırkçı söylem ve tutumdan Almanya'daki Türk topluluğunun son derece olumsuz etkilendiğine işaret eden Sevinç "Zaten Türkiye'deki AKP iktidarının aşırı sağcı söylemleri, Almanları, tüm Avrupa'yı "Nazi" olarak tanımlaması, Türk toplumunu bu yönde harekete geçirme çabası pek çok soruna yol açtı, açmayı sürdürüyor" dedi ve şöyle devam etti:
"Buna karşılık öteden beri süren ve giderek genişleyen AfD'nin bu söylemleri de kendi gruplarını sıkılaştırmaya ve daha da genişletmeye yönelik. Temel olarak Türkiye'deki AKP iktidarının Türk toplumu üzerinde izlediğine benzer bir çizgi AfD'nin yaptığı. Her iki taraf da ayrımcı, saldırgan bir üslupla toplumları ayrıştırmakta görüyor kazancını. Almanya'da ana akım siyaset bu iki aşırılığın arasında sıkışmış durumda. Kesinlikle bu aşırı tuzağına düşmeden hareket etmeleri şart. Koalisyon ortaklığı görüşmeleri bu etkinin maalesef bir miktar oluştuğunu gösteriyor. Ana akım aşırıların çizdiği hatlara mahkum olmamalı."
‘SÜREGELEN SOĞUK SAVAŞA SON VERİLMELİ'
Almanya'da bu gibi ırkçı söylemin azalmasının yolunun daha çok diyalog ve iyileştirilmiş bir eğitimden geçtiğinin altını çizen Sevinç "Bu bakımdan Almanya'da dikkatimi çeken ve ivedilikle eylem gerektiren bir diğer konu ise açık tartışma, eğitim ve entegrasyon politikasının elden geçirilmesi, toplum içi diyalog kanallarının güçlendirilmesi gibi meseleler. Bunların eksikliği ise toplumları ani alevlenmelere açık hale getirirken, kibriti ise aşırıların eline veriyor. Her boyutta ve seviyede toplum şifacılarına olan gereksinim çok yüksek düzeyde. Buna yönelik adımlar atılmalı" dedi.
Sevinç "Berlin'de toplum içindeki duvarları yıkan, birbirinden farklı topluluklarla yaratılmaya çalışılan soğuk savaşa son veren bir liderliğe ihtiyaç var. Bu bir miktar da demokrasinin zaman içinde fazlasıyla seçim sandıkları odaklı bir hal alarak, toplumun çeşitli kesimleriyle seçim dışında kalan dönemlerde bağ kurulamamasıyla da ilintili. Sadece Almanya'ya özgü bir sorunsal da değil. Bu bakımdan demokrasinin bu çağın gereklerine yükseltilmesi gerekiyor. 21. yüzyılın demokrasisi; Demokrasi 4.0, Akıllı Demokrasi ya da adına ne derseniz ama daha insan odaklı, etkileşime ve bilgiye dayalı, aşırıcı popülistlere geçit vermeyen bir düzen" diye ekledi.
Sputnik