Karar yazarı Ocaktan: Dindarlar nasıl bir Türkiye ister?

Karar yazarı Ocaktan: Dindarlar nasıl bir Türkiye ister?
Mehmet Ocaktan, “Eğer dindarların hayal ettiği Türkiye ve hakim olması gereken yönetim biçimi böyle bir şeyse sözün bittiği yerdir” dedi.

Eski AKP milletvekili ve Karar gazetesi yazarı Mehmet Ocaktan, bugünkü yazısında Türkiye’de dindar camianın son dönemde iyi bir sınav veremediğini ve yüzyıllık umudu heba ettiğini belirtti.

Dindarların gerçekten Kur’an’ın ve Hz. Peygamberin tarif ettiği bir hayata taliplerse, hukukun, adaletin, liyakatin, şeffaflığın, hesap verilebilirliğin esas olduğu ve ayrımcılığın olmadığı bir yönetim biçiminin hasreti içinde olması gerektiğini söyleyen Ocaktan, yazısına şöyle devam etti:

“Bu anlayış çerçevesinde mesela 28 Şubat’ın en büyük mağduru olan dindarlar, bugün farklı fikirlere, eleştirilere tahammülsüzlüğün sonucu olarak içeri atılan ve beraat ettikleri halde ceza evinde tutulmaya devam edilen Osman Kavala, Ahmet Altan gibi isimlerle ilgili nasıl bir vicdan muhasebesi içindedirler?

Mesela, 28 Şubat’ta başörtüsü mağdurları için farklı kesimlerden insanların milyonluk özgürlük zinciri oluşturduğu gerçeğini bilen dindarlar, avukatların en temel mesleki hakları konusunda tamamen barışçıl yollarla kendilerini ifade edebilme haklarının engellenmesi karşısında susmayı hangi adalet ve vicdan duygusuyla izah etmektedirler?
Mesela, Şehir Üniversitesi’nin sudan bahanelerle kapatılmasıyla akademik özgürlüğün sesinin kısılması, nefes almasına bile izin verilmemesi karşısında sessiz kalmak, hatta zaman zaman “Oh olsun” diyerek alkış tutmak nasıl bir dindarlık anlayışına tekabül etmektedir?

Mesela, dindarlar için yıllardır hayalini kurdukları Ayasofya açılsın da adalet ve demokrasi olmasa da olur mu? 

Mesela, insan haklarını, kadın ve kız çocuklarının haklarını koruma, ehliyet ve liyakati esas alma, eşitlik, şeffaflık ve adalet gibi kavramlar İslam’ın temel değerleri olduğu halde; dindarlar için “Kadına yönelik şiddet ve Aile İçi Şiddet’in Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin” İstanbul Sözleşmesi olmasa da olur mu?

Mesela CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, gazeteci Nevşin Mengü, oyuncu Berna Laçin, avukat Feyza Altun’a yönelik cinsiyetçi saldırıyı “ağır eleştiri” sayarak takipsizlik veren mahkemenin kararı, dindarların vicdanında nasıl bir ahlaki kritere tekabül etmektedir? 

Mesela yolsuzlukları, usulsüzlükleri İslam kesinlikle yasaklamış olmasına rağmen, bir İslam uleması “bunlar geçmişte de vardı” şeklinde fetva verdiğinde yolsuzluklar dindarların vicdanında temize çıkmış olur mu?”

“Dindarlar için artık bu değerlerin bir anlamı kalmamış”

Ocaktan, dindarlara yönelttiği bu soruların ardından yazısını şöyle noktaladı: 

“Ancak görüyoruz ki günümüzün dindarları için, artık bu değerlerin hiçbir anlamı kalmamıştır. Eğer dindarların hayal ettiği Türkiye ve hakim olması gereken yönetim biçimi böyle bir şeyse sözün bittiği yerdir. O zaman ‘durmak yok yola devam!..”