Haluk Koç: Tek Parti Devleti Devam Ediyor

Haluk Koç: Tek Parti Devleti Devam Ediyor
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Haluk Koç: "Tek parti iktidarı sona ermiştir. Ancak malesef tek parti devleti devam etmektedir."CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Prof. Dr. Haluk Koç CHP Merkez Yönetim...

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Haluk Koç: "Tek parti iktidarı sona ermiştir. Ancak malesef tek parti devleti devam etmektedir."

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Prof. Dr. Haluk Koç CHP Merkez Yönetim Kurulu toplantısı devam ederken açıklama yapıyor. İşte Haluk Koç'un konuşmasından satırbaşları:

17 Haziran günü belediye başkanlarımızla Sayın Kılıçdaroğlu toplantı yapacak.

18 Haziran günü il başkanlarımızla benzer nitelikli bir toplantı yapılacak.

Pazartesi günü yeni oluşan CHP grubunun milletvekilleriyle bir toplantı yapılacak.

Bir yıl ertelediğimiz olağan kurultayımız 20 Haziran'da başlıyor. 20 Haziran – 20 Aralık tarihleri arasında CHP’nin olağan kurultay süreci gerçekleşecek.

“SEÇİM SONUÇLARI KİMİN DÜŞTÜĞÜNÜ ORTAYA KOYDU”

7 haziran sonuçları iktidardan kimin düştüğünü ortaya koldu. Ancak seçimler kimin iktidara geldiğini net şekilde ortaya koymadı. Eşit ve adil olmayan seçim süreci yaşadığımızın altını çizmişti Kılıçdaroğlu, seçim sonrasını akıl ve sağduyu çerçevesinde hareket etmenin siyaset kurumuna düştüğünün altını çizmişti. Devletin kin ve nefret ile yönetilemeyeceğini ifade etmişti. Yine bu tabloda yapılan değerlendirmelerde halkın iradesinin bir kısmını yok sayma gibi bazı değerlendirmelerin yanlış olduğunu ifade etmişti. Ortaya çıkan yüzde 40 – 60 dengesinin iyi okunması gerektiğini belirmişti.

“TOPLANTIDA DEĞERLENDİRMELER YAPILDI”

Bu toplantımızda da değerlendirmeler yapıldı. Koalisyon hazırlıkları ile hesaplarla ilgili partilerin kendi öz çıkarlarını değil halkın beklentilerini Ak Parti iktidarının Türkiye’ye yaşattığı olumsuzlukları göz önüne alınma gerektiğini ifade etmiştir.

“TEK PARTİ İKTİDARI SONA ERMİŞTİR”

Seçim sonuçlarında hiçbir siyasi partiyi yok sayan bir değerlendirme darlığı içinde değiliz. Tek parti iktidarı sona ermiştir. Ancak tek parti devleti devam etmektedir. Bu da bugünün önümüze getirdiği başka bir gerçektir. Siyasetin sıkıştığı şu günlerde seçime muhalefet olarak giren tüm partiler ilişkilerini geçmişte yaşanan çatışma ve kamplaşmalara göre kurmamalı. Milletimiz geleceği kardeşlik ve birlikte yaşama iradesi ile kurun diyor.

Kurulacak koalisyonu demokrasi ve refahı önceleyen bir koalisyon olmasını istediğimizi ifade ediyoruz. Yüzde 60’lık blok denince çeşitli tartışmaların gündeme geldiğini görüyoruz.

Siyasal ve toplumsal onarımı sağlayacak en uygun hükümet modelinin yüzde 60’ın içinden çıkacağına inanıyoruz. Cumhurbaşkanını yetki sınırlarına çekecek, siyasi kirlenme ile mücadele edebilecek, yolsuzlukları yargı önüne taşıyabilecek, ekonomik istikrar için gerekli güven ortamını sağlayabilecek büyük bir uzlaşmaya ihtiyaç olduğunu ifade ediyoruz. CHP bu yöndeki çözümü sonucu etkiyen görev alacak. Sandığın verdiği sonucun heder edilmemeli. Bu konuda CHP’nin çözümsüzlüğün adresi olmayacağını bir kere daha açık ve net şekilde ifade ediyorum.

ARINÇ'A YANIT

Arınç’ın açıklaması var. Çözüm süreci ile bir şey söylememiş büyük eksiklik dedi. Bakıyorsunuz çözüm sürecinin en yılmaz savunucuları böyle bir süreç yoktur, toplantı olmamıştır diye tavır aldılar. Sayın Arınç burada öz eleştiri yapmak istiyorum sanırım. Kılıçdaroğlu’nun ifade ettiği baraj uygulamasından gösteri kanununa kadar neler yapılması gerektiğini yani sonuç olarak bir çözümden bahsediyorsak bu demokrasiden geçer. Çözümün demokrasiden geçtiğine dair ifadeler açıkça görülüyor. Siyasetin ana ekseninde olmaması gereken kişinin kızım sana söylüyorum gelinim sen anla diyerek bir öz eleştiride bulunmuştur Sayın Arınç.

Yaşanmış çatışmalardan yola çıkarak pozisyon belirlemek yerine toplumun birlikte yaşama iradesinin güçlendirildiği bir süreci hep beraber değerlendirmek mümkün. Yani geçmişin kamplaşmalarından çıkıp geleceğe dönük beklentileri gerçekleştirmenin daha doğru olduğunu söyledim. Burada kişisel ve partisel kaygıların ön planda olduğu değil ülke ve toplum kaygılarının önde olması beklenen durum.