Deniz Baykal: 2018 yılında erken seçim önümüze gelecek

Deniz Baykal: 2018 yılında erken seçim önümüze gelecek
CHP'nin önceki Genel Başkanı ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal, CHP Bursa İl Başkanlığı'nda düzenlenen basın toplantısında gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.

CHP'nin önceki Genel Başkanı ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal, CHP Bursa İl Başkanlığı'nı ziyaret ederek örgütle bir araya geldi. İl Başkanı Şadi Özdemir, Milletvekilleri Nurhayat Altaca Kayışoğlu, Erkan Aydın, Metin Lütfi Baydar Geçmiş Dönem Milletvekilleri Kemal Demirel, İlhan Demiröz, Nilüfer Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, İl Yöneticileri ve çok sayıda partilinin katılımıyla basın toplantısı düzenleyen Deniz Baykal, gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.

Bursa'ya özel bir program nedeniyle geldiğini belirten Baykal, Bursa'yı ve Bursalıları özlediğini ve bu programı bir fırsat olarak gördüğünü ifade etti. Bursa'nın pek çok açıdan Türkiye'nin en önemli kentlerinden biri olduğunu vurgulayan Baykal, Bursa'da Cumhuriyet Halk Partisi açısından istenilen noktaya henüz gelinemediğini söyleyerek; "Hepimizin gayretlerine rağmen, kendimizi Bursalılara yeterince anlatamadık duygusu içinde olduk hep. 'Neden Bursa'da hakkımız olduğuna inandığımız düzeyi yakalayamıyoruz, niçin engelleri kıramadık, mesafeyi azaltamadık' duygusu içindeydik. Bir sanayi kenti, işçi hareketi ortada, tarımsal niteliği çok belirgin bir kent, büyük bir metropol. Eğitim açısından fevkalade önemli. Çevreyle çok yakın ilişkisi var. Biz burada daha iyi olmalıyız duygusu içindeyiz" dedi. "Artık şartların Türkiye'nin yaşadığı deneyimin bizi, Cumhuriyet Halk Partisini Bursa'da da o özlediğimiz noktaya getirecek aşamaya geldiği izlenimini alıyorum" diyen Baykal sözlerini şöyle sürdürdü:  "Bursa'da Cumhuriyet Halk Partisi bir patlamanın eşiğinde. Bu bir temenni değil, kanaatimi söylüyorum. Bursa'da Cumhuriyet Halk Partisi'nin hem yerel yönetimlerde hem parlamento seçimlerde hem Cumhurbaşkanlığı seçiminde çok şaşırtıcı, bugüne kadar görülenin çok ötesinde bir manzaranın ortaya çıkabileceği kanaatindeyim. Böyle bir olgunlaşma yaşanıyor. Gerçekler ortaya çıkıyor. Son yaşadığımız referandum da aslında bunun işaretlerini verdi. Evet çıktı ama 53.2 ile çıktı. Türkiye'de başa baş olan sonuçlar Bursa'da bunun bir iki puan altında. Bu durumda Bursa'ya öncülük yapmak düşer. Bursa bu işi sürükleyecek, Türkiye'nin umudu olacak."

"ÖNÜMÜZDEKİ İLK SEÇİMDE TABLO ÇOK DEĞİŞECEK"

16 Nisan'da gerçekleşen anayasa referanduma da değinen Baykal, anayasa kabul edildiğinde ülkenin pek çok önemli sorunla baş başa kalacağı konusunda uyardıklarını hatırlatarak; "Şu an parlamento var mı? Türkiye en yoğun yasama faaliyetlerini yaşadığı bir dönemin içinden geçiyor. Hem de radikal düzenlemeleri içeren; insanların işinden atıldığı, hukuk ve yargı düzeni allak bullak ediliyor. Meclis tatil, meclise soran yok. Yargı perişan olur diyorduk. Şu dönemde yaşanan gerçekler bunu açıkça ortaya koydu. Tek adam rejimi olur diyorduk. Dünyadan koparız, üçüncü dünya ülkesi oluruz diyorduk. Her anayasa bir medeniyet tercihidir diyorduk, hatırlayın. Şimdi biz medeniyet tercihimizi değiştirmişiz gibi bir ilişkiye giriyoruz. Dünya ile Avrupa Birliği ile Amerika ile bütün ülkeler ile ilişkilerimiz akla gelmez, söylense kimsenin kabul etmeyeceği türde değişimler yaşanıyor. Türkiye'de bu anayasadan sonra kabus artmadı mı? Sıkıntı çoğalıp derinleşmedi mi? Karamsarlık daha da güçlenmedi mi? Referandum sonuçları o değişimin Bursalılar tarafından da teşhis edilmeye başlandığını gösteriyor. Önümüzdeki ilk seçimlerde tablonun çok değişeceğini ve Cumhuriyet Halk Partisi'nin Bursa'da hak ettiği, hepimizin özlediği noktaya yaklaşacağını düşünüyorum. Bu ziyaretimde bu izlenimi daha da aldım. O umudun çok diri olduğunu gördüm. Bursa'da daha güzel günler göreceğiz" değerlendirmesinde bulundu.

"BÖYLE ANAYASA MI DEĞİŞTİRİLİR"

Referandumda ortaya çıkan sonucun, arzu edilen bir sonuç olmadığını belirten Baykal, pek çok çevrenin de ihtimal vermediğini ifade ederek; "Devlet bütün gücünü kullandı. Televizyonlar tek yanlı yayınlar ile Cumhurbaşkanı ile Başbakanı ile bütün toplumu kuşatma altına aldı. Hayır demeyi suç ve teröre destek gibi takdim ettiler. Referandumdan kimsenin içini rahatlatacak bir sonuç çıkmadı. Millet teklif edileni onayladı diyemeyiz. YSK'nın aldığı kararın tartışması hala devam ediyor. Söz konusu olan Türkiye'nin 100 yıla yakın birikimini, anayasal sistemini, devlet düzenini, milletin ve meclisin egemenliğine dayanan bir siyaset anlayışını ortadan kaldırmayı amaçlayan bir düzenleme. Böyle bir düzenleme virgül ile geçti denilebilir mi? Böyle bir oyla milletvekili, belediye başkanı olunur, başbakan olunur, hükümet olunur ama anayasa kabul ettirilmez. Bu anayasa olmadı" diye konuştu. Baykal, referandumun bir krizi ortaya koyduğuna dikkat çekerek;  "Referandum bir sonuç sağlamadı. Türkiye'nin anayasal problemini çözmedi. Türkiye'yi çok reel, çok ciddi teorik tartışma düzeyinde değil, milletin tercihi noktasında bir anayasa kriziyle karşı karşıya bıraktı. Böyle anayasa mı değiştirilir; Sonuç yüzde 51, YSK oy kullanmayla ilgili kararını oylamanın yarısında değiştirmiş, mühürsüz olanlar da sayılır demiş, devlet bütün gücünü imkanlarını, televizyonunu tek taraflı olarak hunharca kullanmış ve ortada büyük bir parti organizasyonu da yok. Hepimiz varız ama hiyerarşik bir yapı yok. Herkes gönüllü, herkes kendi kararıyla olmaz demiş ve sonuç başa baş çıkmış. Siz kaybettiniz, anayasa budur diyorlar. Bir kriz var ortada. Bunu halletmek lazım. Bunu halletme fırsatı önümüzdeki günlerde gelecek önümüzde" açıklamasında bulundu.

"BU DÜZENE DUR DEMEK HERKESİN SORUMLULUĞUDUR"

"Bu anayasanın olmadığını herkesin anlayacağı şekilde ortaya koymak lazım" diyen Deniz Baykal, ülkenin alacakaranlık içinde olduğunu ve bu dönemin netleştirilmesi gerektiğini belirterek; "Türkiye'nin rahatlaması lazım. Bunun örneği dünyada yok. Oylama olmadı, oylattırmadılar. Sonuç belirsizlik. Bunu millet düzeltecek. Önümüzdeki seçimlerden biri de 'Bu anayasayı, bu şekli ile uygulayacağım'  diyen kişinin uygulama fırsatını bulup bulamayacağının seçimi olacak. Millet buna ne diyecek birlikte göreceğiz. Tarihi bir an olacaktır. Modern Türkiye Cumhuriyeti siyasi tarihinin en kritik, en tarihi kararı önümüzdeki yıllarda alınacaktır. 'Beni yargılayacak hakimi de ben tayin ederim diyor' olmaz. Benim milletime, siyasetçime yakışmaz. Yargı bağımsız olmalı. Evet demememizi istediği anayasa bunu öngörmüyor. Önümüzdeki ilk fırsatta bunu herkese anlatacağız" diye konuştu.

ERKEN SEÇİM İDDİASI

Baykal sözlerini şöyle tamamladı: "Bu, milletin anayasası değildir. Teorik olarak 2019'da ama benim kanaatim 2018 yılında bu fırsat önümüze gelecek. Türkiye bu çalkantıyı yaşıyor. Günü geldiği zaman o sandıkta seçmenlerimizin her biri cevabını verecek. Bu uygulamayı kabul etmiyoruz diyecektir, demelidir. Diğerinde başa baş oldu, yaşananlar ortada. Bütün dünyayla hepimizi rahatsız edecek şekilde çatışma içine girdik. İçeride bizi ilgilendiren hukuk sorunlarına, yolsuzluk sorunlarına biz el atamıyoruz, başka ülkeler el atıyor. Bunu kabul edemeyiz. Biz bunu Türkiye'ye yakıştırmıyoruz, biz Türkiye'yi bu çatışma ortamından çıkaracağız. Bunu gerçekleştirmek Türkiye'deki siyasi yelpazenin her kesimindeki insanın yararınadır. Anayasa daha yürürlüğe girmeden şu andaki manzaraya bakın. Yürürlüğe girmeden ne parlamento kaldı ne yargı kaldı ne denetim söz konusu ne kanuna ihtiyaç var, her şey gidiyor. Böyle bir düzene dur demek sadece CHP'nin görevi değildir. Bu düzene dur demek bütün siyasi partilerin ortak sorumluluğudur. Referandumda kimse kimsenin ne partisini ne başka bir şeyi sordu. Engellemeye çalıştılar ama başaramadılar. Bunu biraz daha yürütmemiz gerekiyor, durum artık ortada. bütün bunlar ülkemizde inşallah yeni bir dönemi açacak. Onlardaki telaşı görüyorsunuzdur, o nedenle harekete geçelim, süreci işletelim, yöntemi belirleyelim. Heyecanlı olun, güvenli olun. Türkiye'ye hep birlikte sahip çıkacağız."