Cüneyt Akman ile Zamanın Ruhu'nda 3. Havalimanı protestoları değerlendirildi
Cüneyt Akman ile Zamanın Ruhu programında gündem 3. Havalimanı protestoları. İş cinayetlerine ve kötü çalışma koşullarına karşı direnişe başlayan ve yüzlerce işçinin gözaltına alındığı olayları DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, araştırmacı yazar Alp Altınörs ve hukukçu-avukat Uğur Poyraz değerlendirdi. Çok çarpıcı açıklamalar ve yorumlarda bulunulan programdan satırbaşları şöyle:
'3. HAVALİMANI ŞANTİYESİ DE DAHİL OLMAK ÜZERE İNŞAATLARDA ÇALIŞMA KOŞULLARI SON DERECE OLUMSUZ'
DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, 3. havalimanı şantiyesi de dahil olmak üzere ülkedeki tüm inşaatlarda çalışma koşullarının son derece olumsuz olduğunu belirtti.
Çerkezoğlu, "3. Havalimanı şantiyesinde de işçilerimiz bıçağın kemiğe dayandığı noktada son derece insani, haklı, yasal ve meşru olan, aslında talep demenin bile doğru olmadığı birtakım isteklerle iş bıraktılar, eyleme çıktılar."
"4 yıldır defalarca hem inşaatın başlangıç süresince hem işçi arkadaşlarımızın yaşadığı sorunlar, iş cinayetleri, günlerce gündeme geldi."
"Birçok arkadaşımız orada barınıyorlar. Banyoların, tuvaletlerin, yatakhanelerin durumu, hiçbir temizliğin yapılmaması, yemeklerin yetersiz olması, servislerin yetersizliği, ücretlerini alamamak gibi son derece temel sorunları var. Talep diye ifade ettikleri şeyler aslında, anayasada ve yasalarda işverenlerin yükümlülüğü olan, devletin de korumak ve kollamakla yükümlü olduğu son derece temel hakları.
Bunu talep ettikleri için bir toplu direnişe çıktıklarında, buna verilen yanıt belki de dünya tarihinde ilk kez bir iş yerinde bu kadar işçinin gözaltına alındığı, gece yarısı kapıları kırılarak terör estirildiği bir tabloyla karşı karşıya kaldık."
'TÜRKİYE'NİN ÖZETİDİR'
"Bu aslında bugün Türkiye'de yaşanan sürecin, siyasi iktidarın kimin iktidarı olduğunun, işçilerin durumunun, işverenlerin tutumunun, işçilerin nasıl yaşadıklarını ve buna karşı toplumun farklı kesimlerin nasıl tutum aldığını gösteren aslında Türkiye'nin özetidir."
'ANAYASANIN 39. MADDESİNDEN DOĞAN HAKLARINI KULLANMIŞLARDIR'
İşçilerin 'eyleme katılan işçiler işten çıkarılmasın' talebini değerlendiren Çerkezoğlu, "Bu son derece yasal bir taleptir. Çünkü işçiler çalıştıkları yerde, işverenlerin kendilerine karşı olan yükümlülüklerini yerine getirmediği için anayasanın 39. maddesinden doğan haklarını kullanmış ve toplu eylem yapmışlardır. Hiçbir işçi işten çıkarılamaz o nedenle." ifadelerini kullandı.
SERVİS YETERSİZLİĞİ
Servis konusuna da değinen Çerkezoğlu, "Siz işçileri oraya güvenli bir şekilde ulaştırmakla yükümlüsünüz. 40-45 kişilik otobüslerde 70 kişi, 80 kişi, 100 kişi üst üste götürüldüklerini söylüyor işçiler" dedi.
TAHTAKURUSU PROBLEMİ
Yatakhanelerdeki tahtakurusu sorunu hakkında da konuşan Çerkezoğlu, "Sosyal medyaya yansıdı bu fotoğraflar ama inanın ki o fotoğraflardakinden çok daha olumsuz bir tablo var." dedi.
Tahtakurusu konusunu araştırmacı yazar Alp Altınörs'e soran Cüneyt Akman, "Hiçbir haşerata benzemez bu tahtakurusu. Mahvedici bir şeydir. Ben bunu hatırlıyorum." dedi.
Tahtakurularını cezaevinden hatırladığını belirten Altınörs, "İki özelliği vardır tahtakurusunun; salgın hastalık taşıması ve doğrudan insanın kanını emer. 96-97'de Ankara Ulucanlar'da yatarken, koğuşta çok yoğun bir tahtakurusu vardı. Bunu yaşamayan bilmez. Fatih Altaylı bugün bir yazı yazmış 'sudan sebepler' diye. Kendisi bir gece tahtakurulu bir yerde kalsa herhalde çıldırır. Onun kaşıntısı hiçbir şeye benzemez.
Bu aslında vahşi kapitalizmin Türkiye'de, uygulanışının bir sembolü oldu. Marx demişti ya 'sermaye canlı emeği emerek yaşayan bir vampirdir' diye. Dolayısıyla artık sermayeye 'tahtakurusu' diyebiliriz. AKP'nin megaprojeleri, işçilerinin kanının emildiği, sömürüldüğü bir alana dönüşmüş durumda. Çalışırken işçilerin, iş bittikten sonra şirketlere verilen garantiler yoluyla vatandaşın sömürüldüğü bir model."
ELDEN MAAŞ VERİLMESİ
İşçilerin, elden maaş verilmesin, tamamı hesaba yatırılsın talebini değerlendiren Çerkezoğlu, "Bu bir suç. Açıkça bir hırsızlık, vergi kaçırma. İşverenin bir yükümlülüğü bu. 4857 sayılı iş kanununda işverenlere tanımlanmış olan basit bir yükümlülüğü talep etmek zorunda kalıyorlar."
İŞ CİNAYETLERİ
İş cinayetlerini de değerlendiren Çerkezoğlu, "İş cinayetleri bugün Türkiye'nin en temel sorunlarından bir tanesi olan ve yıllardır uygulanan politikaların, çalışma yaşamında uygulanan güvencesizlik, taşeronlaştırma politikalarının bir sonucu olarak her gün Türkiye'de çalışırken 4-5 işçi arkadaşımızı kaybediyoruz. En çok ölümlerin olduğu sektörlerden birisi de inşaat ki burada çok ciddi iş cinayetleri var." dedi.
'GÖRÜŞMELERDEN SONUÇ ÇIKMADI'
Yapılan görüşmelerde bir sonuç çıkmadığını ve baskıların yoğunlaştığını belirten Çerkezoğlu, "Çeşitli görüşmeler yapıldı, bizim de üyelerimiz var, şirket yetkilileri ve kaymakamın katıldığı bir görüşme de yapıldı Cuma günü. Ancak görüşmeden herhangi bir sonuç çıkmadı ve ondan sonra çok yoğun bir baskı ortamı oluştu." ifadelerini kullandı.
'SENDİKA ÜYELERİ ŞANTİYEYE SOKULMADI'
Çerkezoğlu, valilik kararının gerekçe gösterilerek sendika üyelerinin şantiyeye sokulmadığını belirtti.
Gözaltına alınan işçilerin karakollara taşeron şirketin otobüsleriyle taşındığını belirten Çerkezoğlu, "Bu bile aslında bugün, ülkeyi yönetenlerin zihniyetini göstermesi açısından, kimin tarafında durduğunu, kimin çıkarlarını koruduğunu göstermesi açısından son derece açıklayıcı" dedi.
'ÜRETİM 2028'E KADAR SÜRECEK, 29 EKİM'DE SADECE 1. ETAP BİTECEK'
Altınörs, Fatih Altaylı'nın 'bitmesine 5 hafta kala nereden çıktı bu' ifadelerini, "Fatih Altaylı da bugün yazdı '29 Ekim'de açılış yapacaktık, beş hafta kala nereden çıktı' söylemi yanlış bir bilgiye dayanan söylemdir ve kanaat oluşturmaya yöneliktir. Üretim 2028'e kadar devam edecek. 29 Ekim'de sadece 1. etap bitecek." sözleriyle değerlendirdi.