Asgari ücret belli oldu! Türk İş Başkanı Atalay'dan ilk tepki
Türkiye Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, 2026 yılının asgari ücretinin yüzde 27 zamla 28 bin 75 TL olduğu açıkladı.
Kararın açıklanmasının ardından, toplantı masasında bulunmayacaklarını önceden açıklayan Türk İş Başkanı Ergün Atalay, açıklanan rakama tepki gösterdi.
Atalay, rakamın açıklanmasının ardından toplantıya katılmamam kararının ne kadar yerinde olduklarını bir kez daha anladıklarını vurguladı.
İşveren ve hükümetin bir araya gelerek asgari ücretin belirlendiğini söyleyen Atalay, TÜRK-İŞ’in talebinin net olduğunu ifade etti. Atalay, asgari ücretin artık bir geçim ücreti haline geldiğini belirtti. Bir yıl içinde gıda, eğitim, kira ve ulaşım gibi temel kalemlerde yaşanan artışların TÜİK verileriyle birlikte dikkate alınması gerektiğini söyledi.
Açıklanan asgari ücretin ne çalışanlar ne sendikalar ne de kamuoyu tarafından kabul edilebileceğini dile getiren Atalay, mevcut yapıyla devam edildiği sürece komisyondan sağlıklı bir sonuç çıkmayacağını düşündükleri için sürece dahil olmadıklarını sözlerine ekledi.
"BU KOMİSYON ADİL BİR KOMİSYON DEĞİL"
Ergün Atalay'ın açıklaması şu şekilde:
"Türk-İş'in talebini ileten bir metni saat 14:50'de, yok 13:50'de Sayın Ramazan Ağar, Bakan Bey'e yazıyı teslim etti. Teslim ettiği anda Bakan'ın odasıydı, Bakan'ın arkasındaki toplantı odasıydı. Yani orası Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nun toplantı salonu değildi.
Ramazan Bey'le toplantıdan evvel konuşmamız şuydu: 'Ramazan Bey yazıyı Bakan Bey'e teslim et, saat ikiye beş kala da kapının önünde basın mensuplarının önünde ol, elindeki metni neye katılmadığımızla ilgili açıklamayı kapının önünde yap.' Ramazan Bey işte Bakan Bey'in yanına geçti, orada o anda zannediyorum Bakan Yardımcısı, TİSK'in Başkanı, bir de Çalışma Genel Müdürü'nün de olduğu bir odada, Bakan odasında yazıyı verdi. Sonra Ramazan Bey sizin huzurlarınıza geldi saat ikide. Oradan da bizim bir buçuk sayfalık neye katılmadığımızın gerekçesini size açıkladı. Değerli arkadaşlar, bundan yarın ayın 24'ü, 2024'ün 24 Aralık'ta biz bir açıklama yaptık. Dedik ki: 'Biz bir daha bu Asgari Ücret Tespit Komisyonu toplantısına katılmayacağız.' Ne oldu? Aradan tam bir sene geçti. Gerekçelerimizi de ifade ettik. Dedik ki: 'Bu komisyon adil bir komisyon değil.'
İşte bu komisyona biz 50 senedir katılıyoruz. Son 2000 yılından bugüne kadar işte bugün 30. oluyor, biz 29 kere katılmışız. Üç kere 'evet' demişiz. Onun dışında 26 kere; bazısına katılmamışız, bazısına muhalefet şerhi koymuşuz, bazısında bir işçi koyduk ilk seferinde, ikinci seferinde bir taşeron işçisi koyduk. Son iki dönemdir komisyonun tamamını, beş kişilik komisyonu -ki bundan 45 senedir işçi sendikalarından oluşuyordu- tamamını işçilerden yaptık.
İşte geçen sene bir gazeteci vardı, bir kuaför vardı, bir enerji işçisi vardı, bir tane de Karayolları işçisi vardı. Bu arkadaşlarımız son iki dönemdir 20 gün Türk-İş'te toplantı yapıyorlar; bu şekli nasıl oluyor, nereden oluşuyor, bu arkadaşlarımıza bir eğitim verdi arkadaşlarımız. Biz hiç bir tane rakam bilmeden 40 kişinin önünde, Başkanlar Kurulu önünde zarfı açıp açıkladılar. Sonunda gene şöyle bir tablo oluştu: Yani burada ne hükümeti ne işvereni kimse kamuoyunda konuşmuyor. Deniliyor ki; 'İşte Türk-İş almadı.' Böyle bir tablo oluştu.
"RAKAMI GÖRDÜKTEN SONRA NE KADAR HAKLI OLDUĞUMUZU ANLADIK"
Geçen sene aldığımız karar çerçevesinde biz bu 3'üncü toplantıya katılmadık. Ki bugünkü rakamı gördükten sonra ne kadar haklı olduğumuzu, katılmamamız gerektiğini yani doğru bir karar verdiğimiz kanaatindeyiz.
Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nun 5 işçi, 5 işveren, 5 hükümet temsilcisinden oluştuğunu anımsatan Atalay, "Ancak yüzde 99 oranında işverenle hükümetin birlikte hareket ettiği bir rakam açıklanıyor" dedi.
TÜRK-İŞ, HAK-İŞ veya DİSK’in örgütlü olduğu yerlerde asgari ücret alan işçi bulunmadığını ifade eden Atalay, şöyle devam etti:
"Dolaylı olarak etkileniyorlar. Asgari ücret, özellikle 10–15 kişi arasında çalışanı olan işyerlerinde geçerli. Bu işyerleri bakkalda da var, kasapta da var, kuaförde de var, lokantada da var. Biz bu insanların hakkını savunmayacak mıyız? Bizim amacımız ülkede bir kriz yaratmak değil. Talebimiz çok net; bu ücret artık geçim ücreti olmuştur ve bu ücretle insanlar geçinemiyor. Bir yıl önce dedik ki gıdadaki artışa bakın, kiraya bakın, eğitime bakın, ulaşıma bakın. Bu kalemleri sepetin içine alın. Geçen seneden gelen yüzde 14,38’lik kaybı ekleyin. Üzerine refah payını koyun, ondan sonra bir rakam çıksın. Antidemokratik bir yapı var ortada.
"KABUL EDEBİLECEĞİMİZ BİR RAKAM DEĞİL"
Bugün açıklanan rakam 28 bin lira. Bu açıklanan rakam ne asgari ücretlinin ne kamuoyunun ne de bizim kabul edebileceğimiz bir rakamdır. Bu yapıdan sağlıklı rakam çıkmayacağını bildiğimiz için katılmadık. Bu rakama göre bir daha düzenleme ihtiyaç görünüyor. Bugün ülkede en çok zorlanan üç kesim var; emekli, işsiz ve asgari ücretli. Bu rakam ne gıdayı karşılıyor ne kirayı ne eğitimi ne ulaşımı. Komisyonun yapısı bu şekilde devam ettiği müddetçe ne asgari ücretli ne emekli ne de biz memnun oluruz.
"BİZ İŞÇİYİ YALNIZ BIRAKMADIK"
Sayın Bakan 'işçilerin talebini aldım' diyor. Biz ayın 12’sinde toplantıya katılmama gerekçemizi yazılı olarak ilettik. Bunun dışında ne bakana ne komisyona herhangi bir rakam talebi sunmadık. Bugün de aynı noktadayız. Geçen seneden gelen kayıplar telafi edilmediği için bu asgari ücret bizim için kabul edilebilir değildir. Bu sistem değişmediği sürece, ister gelecek yıl ister haziran ayında olsun, biz bu masada olmayacağız. Biz işçiyi yalnız bırakmadık. Aksine, iki aydır bu ücretin geçinilebilir bir ücret olmadığını kamuoyunda tartıştırıyoruz. Bugün de aynı noktadayız. Son olarak şunu söyleyeyim: Biz demokrasiden yanayız, özgürlükten yanayız. Emeklinin, işçinin, asgari ücretlinin taleplerini dile getirmek bizim görevimizdir."