E-ticarete yönelik kanun teklifi yasalaştı! 'Yeni mali yükümlüler getiriliyor'

E-ticarete yönelik kanun teklifi yasalaştı! 'Yeni mali yükümlüler getiriliyor'
Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi hakkında kanunda değişiklik yapılmasına dair kanun teklifi, TBMM Genel Kurulu'nda kabul edilerek yasalaştı. Kanunla, Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi hakkındaki kanuna yeni terim ve kavramlar ekleniyor. Kanun 1 Ocak 2023'te yürürlüğe girecek. Peki çıkan yeni yasa neyi amaçlıyor ve tüketiciyi korumaya yönelik ne gibi uygulamalar bulunuyor?

Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, TBMM Genel Kurulunda kabul edilerek yasalaştı.

Kanunla, elektronik ticarette (e-ticaret) haksız rekabetin ve tekelleşmenin önüne geçilerek pazara yeni aktörlerin girişinin kolaylaştırılması, pazarın dengeli ve sağlıklı büyümesinin sağlanması amacıyla, ölçekler de dikkate alınarak e-ticaret aracı hizmet sağlayıcı ve e-ticaret hizmet sağlayıcılara yönelik düzenleme yapılıyor.

Seyahat acenteliği, sivil havacılık, bireysel emeklilik, bankacılık, sigortacılık, finansman, sermaye piyasası, ödeme hizmetleri, bahis ve şans oyunları ile elektronik haberleşme alanlarında faaliyet gösteren işletmeler, e-ticaret aracı hizmet sağlayıcı veya e-ticaret hizmet sağlayıcı kabul edilmeyecek.

Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun'a yeni terim ve kavramlar ekleniyor. Peki bu yasa rekabet eşitliğinin sağlanması ve tüketicilerin haklarının genişlemesi yönünde etkili bir düzenleme mi?

ekran-resmi-2022-07-02-15-47-20.png

İstanbul Bilgi Üniversitesi Rekabet Hukuku Merkezi Direktörü Doç. Dr. Kerem Cem Sanlı yasayla ilgili merak edilenleri halktv.com.tr'ye değerlendirdi.

Meclis’e sunulan e-ticaret yasa taslağında neler var? Yasa neyi amaçlıyor?

E-ticaret yasası ya da “Yasa teklifi” konu olarak, elektronik ticaret aracı hizmet sağlayıcılarının (dijital platformların), rekabeti kısıtlayan ve/veya satıcılar ile olan ilişkilerde ortaya çıkabilecek bazı haksız ticari uygulamalarını sınırlayan düzenlemeler içeriyor. Yasa ana fikir olarak, dijital platformların ekonomik açıdan piyasa sistemini tehdit edecek ölçekte büyüdüğünü (veya böyle bir potansiyel olduğunu) ve bunun kamu yararı açısından sorun teşkil edebilecek bazı uygulamalarda bulunduğunu veya bulunabileceğini varsaymakta ve bu nedenle esaslı diyebileceğimiz bazı yasak ve kısıtlamalar içermektedir. Bu kısıtlamalar da net işlem hacmi açısından genellikle belirli finansal eşikleri aşan, yani ekonomik açıdan büyük platformlar açısından getirilmiş gözüküyor.

Önce şunu belirtelim: Neredeyse tüm Dünya’da dijital platformların düzenlenmesine dair yasama çalışmaları var. Bu anlamda mesele Türkiye’ye, ya da Türk hukukuna özgün değil. Özellikle rekabet hukuku dahil pek çok hukuki düzenleme açısından mehaz teşkil eden Avrupa Birliği hukukunda yasal düzenlemeler yapıldı ve E-ticaret Yasa teklifine benzer bir düzenleme olan Dijital Piyasa Yasası (“DMA”) yakında yürürlüğe girecek. Keza ABD’de bazı yasal düzenleme çalışmaları var. Ancak ülkemizdeki düzenleme, benzerlikler içermekle birlikte, AB hukukundaki düzenlemelerden ve bazı modern ülke yasama çalışmalarından ayrılıyor.

Sizce tekelleşmeyi önleyecek bir düzenleme mi?

Temelde dijital platformların neden olacağı ekonomik sorunun, ki bunu yoğunlaşma (“tekelleşme”) sorunu olarak ifade edebiliriz, törpülenmesini amaçlıyor. Yoğunlaşma sorunu sadece dijital piyasalara mı özgü? Hayır, ancak bu piyasadaki yapısal bazı özellikler (ağ dışsallıkları/ölçek ekonomisi, kapsam ekonomisi vs.) yoğunlaşma sorununu derinleştiriyor ve kalıcı olmasına neden olabiliyor. Bu nedenle de dijital piyasaları diğerlerinden ayırmak mümkün. Yoğunlaşma sorununa müdahale edildiğinde de piyasanın daha rekabetçi olacağı, tüketicilerin ve toplumun da rekabetçi piyasadan yarar sağlayacağı umuluyor. Somutlaştırırsak, bu amaca iki eksende yapılacak düzenlemeler ve uygulamalar ile ulaşılacağını düşünülüyor. Birincisi satıcılarla platformlar arasındaki ilişkinin, daha adil, şeffaf ve dengeli kılınması. Haksız ticari uygulamalar başlığı altındaki düzenlemeler bu amaca yönelik sevk edilmiş. İkincisi ise doğrudan yoğunlaşma problemini konu alıyor.

Tasarıda yeni mali yükümlülükler getiriliyor. Bunları nasıl yorumluyorsunuz?

Bunun doğrudan bir rekabet politikası aracı olduğunu söylemek güç. Kanun teklifi, bunu Ticaret Lisansı başlığı altında düzenlemiş ve net işlem hacmine göre kademeli bir lisans ücreti alınıyor. Net işlem hacmi büyüdükçe, lisans oranı artıyor. Artış oranları çok ciddi ve bu ücret, platformun elde ettiği cirodan değil, platform üzerinden yapılan işlem hacmi üzerinden alınıyor. Maddeye bakıldığı zaman, 50 veya 60 milyar üzerinde ciro elde eden bir platformun net işlem hacmi üzerinden (aşan kısım açısından) %20-25 oranında bir lisans ücreti ödemesi söz konusu. Bu tabi, platformun büyümesini engelleyen, ekonomik açıdan daha fazla satış yapılmasını cazip olmaktan çıkaran bir düzenleme. Bunun fiyat artışına neden olması da muhtemel zira bu lisans ücreti bir şekilde satıcılara yansıtılacaktır. Burada anlaşıldığı kadarıyla amaçlanan büyüyen platformları bu lisans ücreti aracılığı ile durdurmak. Bunun yaratacağı belirsizlik, yatırım iştahını da olumsuz etkileyecektir. Dolayısıyla olumlu bir düzenleme olarak (en azından rekabet politikası açısından) değerlendirmek güç.

Rekabetin korunması hakkında bir kanun var iken ve Rekabet Kurumu tarafından uygulanıyorken, bu türden bir yasal düzenlemeye neden ihtiyaç duyuldu?

Bunun yanıtı, bu Kanun’un dijital piyasalar söz konusu olunca yetersiz olma riskini barındırması. Bu hem uzmanlık, hem hızlı müdahale hem de açık ve öngörülebilir kurallar koyulması ihtiyacı ile yakından alakalı. Geleneksel rekabet hukukunun müdahalede geç kalabileceği bazı davranış kuralları açısından yeterli açıklıkta olmadığı ve hatta eksik olabileceği düşünülüyor.

Tasarıda tüketici haklarını koruyan düzenlemeler yok mu?

Tüketici haklarını doğrudan koruyucu bir yasa teklifi değil. Diğer bir ifadeyle teknik bir tüketici hukuku metni değil karşımızdaki. E-ticaret alanında, Ticaret Bakanlığı zaten yakın zamanda muhtelif tüketici hukuku düzenlemeleri yapmıştı (mesela Nisan 2022 yılında Tüketici Kanunu değişikliği, keza Ticari Reklam Yönetmeliği ve Haksız Ticari Uygulamalar Yönetmeliği’nde değişiklikler yapıldı vs.). Ancak tabi ki, Yasa’nın uygulanması ile tüketicilerin bu Yasa’dan fayda sağlayacağı kabul edilebilir. Zira artan rekabet, piyasada fiyatların düşüşünü ve kalite, çeşitlilik gibi diğer faydaları sağlayacaktır. Fakat bunun dolaylı bir etki olacağını söyleyebiliriz. Öte yandan Yasa’da yer alan bazı hükümler, mesela reklam ve indirim kısıtlamaları gibi tüketicinin aleyhine sonuç doğurmaya elverişli. Bu nedenle ilgili hükümlerin özellikle tüketici perspektifinden tartışılması gerekir.

Peki tasarıda e-ticaret siteleriyle ilgili ne gibi düzenlemeler yer alıyor?

Yasa son derece geniş kapsamlı. Tüm düzenlemelere yer vermek mümkün olmaz. Ancak kısaca belirtmek gerekirse, iki grup düzenleme var. Bunlardan bir kısmı, ki haksız ticari uygulamalar başlığını taşıyor, satıcılar ile olan ilişkileri düzenliyor. Burada, platform lehine bozulan ekonomik dengenin, sözleşmesel olarak satıcılar (elektronik hizmet sağlayıcıları) lehine düzeltilmesi, ilişkilerin daha adil ve şeffaf olması amaçlanıyor. Somutlaştırmak gerekirse, platforma tüketiciler tarafından yapılan ödemelerin 5 gün içerisinde satıcının hesabına geçirilmesi, satıcıların kampanyalı satış yapmaya zorlanamaması, platformun tek taraflı sözleşme yapmasının yasaklanması, sözleşmelerin açık ve şeffaf olması ve hesabın askıya alınması halinde, bunun nesnel bir gerekçeye dayandırılması ve satıcıların buna karşı itiraz yolunun açık olması gibi düzenlemeler bu amaca yönelik olarak yer almış.

Bu yasaya kamu yararını sağlamaya yönelik önemli bir adım diyebilir miyiz?

Diğer kategori düzenleme doğrudan rekabeti korumak amaçlı getirilmiş gibi gözüküyor. Burada platformların bazı rekabet karşıtı davranışları yasaklanıyor, yani platformlara kısıtlama getiriliyor. Somutlaştırmak gerekirse, -Platformun markası var ise, bunu markayı taşıyan ürünlerin satışını platform üzerinden yapamaz, -bilinen markalar üzerinden (kendi web sitesine yönlendirecek şekilde) reklam veremez (mutlaka marka sahibinin onay gerekir), -satış nedeniyle elde ettiği veriyi sadece aracılık hizmetleri için kullanabilir başka ortamlarda kullanamaz, -satıcıların verileri başka platformlara taşımasına olanak sağlamalıdır, -platform kendisine ait ticaret ortamları tanıtımını yapamaz, erişim imkanı veremez (aynı net işlem hacmi dışında kalan ortamlar), -satıcıların alternatif kanallardan reklam yapması ya da satış yapması kısıtlanamaz. Bu liste aslında çok uzun.

Bu yükümlülükler, ticaret özgürlüklerini sınırlamakla birlikte, yukarıda belirttiğim gibi, yoğunlaşma sorununu çözümlemeye yönelik. Dolayısıyla kamu yararını koruma amacıyla getirilmiş. Mesela, satıcıların alternatif kanallarda (platformlarda) ürün satmasının sınırlanamaması veya satıcı verilerinin platformlarda arasında taşınması imkanına yer verilmesi ya da herhangi bir kişiden mal veya hizmet edinilmesinin zorlanamaması buna örnek gösterilebilir. Ancak, amacı ve mantığı anlaşılmakla birlikte, bazı sınırlamaların ölçüsüz olduğu da söylenebilir. Bunların rekabeti arttırıp arttırmayacağı veya tüketiciye fayda sağlayıp sağlamayacağı şüpheli. Somutlaştıralım: Yasa teklifi aynı zamanda reklam bütçesine sınırlama getiriyor. Sadece reklam değil, yapılan indirim ve promosyonlar açısından da sınırlamalar var. Bu düzenlemelerin tüketici faydasını anlamak güç. Etkileri karmaşık olacaktır, bu etkilerin hesaplandığını zannetmiyorum. Bununla da sınırlı değil, mesela platformun kendi markasını satması yasaklanmış. Oysa bu çok yaygın bir uygulama ve platformların özgün markaları da var. Bunların akibeti belirsiz. Burada platformun kendini öncelemesi yasaklanabilirdi. Nitekim rekabet hukuku bu tür eylemlere müdahale ediyor. Buna dair soruşturmalar oldu ve ihlal kararı verildi. Bir diğer ilginç sınırlama, ilan alanında faaliyet gösteren bir platformun satışa aracılık yapmasının yasaklanması. Yani işlem platformu diğer piyasaya giremiyor. Yasa bir giriş engeli yaratmış oluyor. Bu düzenlemenin mantığını da anlamak kolay değil.