Bilim insanları beyindeki "iç pusulanın" nasıl çalıştığını tespit etti. Yönümüzü nasıl buluyoruz?
Bilim insanları, beyindeki iç pusulanın nasıl çalıştığını tespit etti.
McGill Üniversitesi’nden bilim insanları, beyindeki sinirsel pusula ya da iç pusula olarak bilinen ve yön duygusunun temelini oluşturan merkezin nasıl çalıştığını anlamak için araştırma yaptı.
Bilim insanları, en son görüntüleme teknikleriyle beyindeki sinirsel değişiklikleri izleyerek yön merkeziyle ilgili yeni bilgiler elde etti.
Araştırmanın, demans (bunama) gibi dejeneratif hastalıklarda hastaların yönünü şaşırmasına ve kaybolmasına neden olan süreçlerde ve çevresel değişikliklerde beynin yön duygusunu nasıl kullandığına da ışık tuttuğu belirtildi.
Araştırmacılar, görsel bilginin beynin iç pusulasını nasıl etkilediğini daha iyi anlamak için kafalarını karıştıracak özeliklere sahip sanal ortama yerleştirdikleri farelerin beyinlerindeki sinirsel aktiviteyi izledi. Sinirsel kayıt teknolojisindeki son gelişmeleri kullanan ekip, beynin iç pusulasının aktivitelerini benzeri görülmemiş doğrulukla tespit etmeyi başardı.
BEYNİN SIFIRLAMA DÜĞMESİ
Farelerin beynindeki yön bulma sisteminin nasıl çalıştığına dair daha net bilgi elde eden araştırmacılar, beyindeki yön bulma hücrelerinin değişen çevrede kendini yeniden yönlendirme yeteneğini nasıl desteklediğini de keşfetti.
Araştırmacılar, yönleri kaybettirildikten sonra beyinlerinin iç pusulasında farelerin yönlerini yeniden bulmasını sağlayan “çevre edinci” adı verilen bir olgunun olduğunu tespit etti.
Harvard Üniversitesi’nden araştırmacı Zaki Ajabi, “Sanki kafa karıştırıcı durumlarda beynin iç pusulasının hızlı bir şekilde yeniden yönünü bulmasını sağlayan bir ‘sıfırlama düğmesi’ varmış gibiydi” dedi.
Ajabi, “Bu bulgular, sanal gerçeklik sistemlerinin yön bulma duygumuzu nasıl kolayca kontrol altına alabileceğini açıklayabilir” ifadesini kullandı.
ALZHEIMER İÇİN ÖNEMLİ
Araştırmanın yazarları, çalışmada kullanılan farelere doğal olmayan görüntüler gösterilmesine rağmen sanal gerçeklik teknolojisinin hızla benimsendiğini göz önüne alarak bu senaryoların insanlara da uygulanabilir olduğunu ileri sürdü.