Eğitim-İş'ten MEB önünde mülakat protestosu
MEB önünde "Kadrolaşmanın adı mülakat" ve "Mülakat değil liyakat" yazılı pankart açan eğitimciler; "Mülakat, haksızlıktır, hırsızlıktır", "Mülakat, kat kat haksızlıktır", "İtaat, sadakat, mülakat", "Mülakat, Yusuf Tekin istifa et", "Mülakata hayır", "Mülakat var diplomaya ne gerek var" yazılı dövizler taşıdı.
Protestoya, mülakat sonucuyla sıralaması düşürülen öğretmen adaylarının yanı sıra Eğitim-iş Genel Sekreteri Seher Ergin, Genel Mali Sekreteri Doğan Dağdelen, Genel Örgütlenme Sekreteri Bülent Metin, Genel Özlük Hukuk ve TİS Sekreteri Yeliz Toy, Genel Eğitim Sekreteri Veli Fırat Şimşek, Genel Basın Yayın ve Uluslararası İlişkiler Sekreteri Hüseyin Selçuk yanı sıra Birleşik Kamu-İş MYK Üyeleri de yer aldı.
Sendika adına basın açıklaması yapan Eğitim-İş Genel Başkanı Kadem Özbay, "Meslektaşlarımızın emeklerini ve diplomalarını yok sayan, iktidarın kendi memurunu seçme sistemi haline gelen bu torpil mekanizmasına karşı kararlılıkla sesimizi yükseltiyoruz. Biz, ülkenin dört bir yanından büyük bir emekle sınavlara hazırlanan, idealleri ve değerleri olan meslektaşlarımız için buradayız" dedi.
Aylarca gecesini gündüzüne katan gençlerin hak ettikleri yere gelmek ve onurlu biçimde meslek sahibi olmak istediklerini vurgulayan Özbay, mülakat sisteminin liyakatı yok saydığını ve torpili meşrulaştırdığını söyledi.
"MÜLAKAT DENİLEN BU GARABET..."
AK Parti iktidarının geldiği noktada emek ve alın terini hiçe saydığını vurgulayan Özbay, "Öğretmen alımlarında üniversite diplomaları yok sayılmış, KPSS’de dereceye girmek bile artık bir kriter olmaktan çıkmış; mülakat denilen bu garabet, temel belirleyici unsur haline gelmiştir. Torpil ve kayırmacılık, insanların haklı olarak isyan ettiği bir noktaya ulaşmış, kamuoyunda büyük bir tepkiye yol açmıştır. "Bey çocukları bey, ırgat çocukları ırgat olmasın" şiarı, Cumhuriyet’in eşitlik felsefesine dayanırken; torpilci zihniyet, halkın çocuklarının emeğini vicdansızca heba ediyor. Tarikat, cemaat ve derneklerin etkisi altındaki kamu görevine alımlar, liyakati devre dışı bırakmış, vatandaşları öteleyen bir ayrıcalıklı zümre yaratma çabasına dönüşmüştür" diye konuştu.
"İLLER ARASI PUAN FARKLARI CİDDİ SORU İŞARETLERİ YARATMIŞTIR"
Bir milyona yakın atama bekleyen öğretmen adayı bulunduğunu, her yıl 100 bine yakın ücretli öğretmen alınırken 23 binin üzerinde öğretmenin emekli olduğunu hatırlatan Özbay, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yalnızca 20 bin öğretmen alımı kabul edilemez. Sözleşmeli ve ücretli öğretmenlik gibi güvencesiz istihdam uygulamaları son bulmalı; demokratik toplumda yeri olmayan arşiv araştırması ve güvenlik soruşturması kaldırılmalıdır. Öğretmen atamaları, şeffaf ve objektif ölçütlere dayalı olarak yapılmalıdır. Milli Eğitim Bakanlığı, yıllardır mülakatları bir araç olarak kullanarak öğretmen adaylarımızın emeğini değersizleştiriyor ve geleceklerini belirsizliğe sürüklüyor. Bakanlık, Danıştay kararını bahane ederek bu adaletsizliği oyalama taktikleriyle geçiştirdi. Kararın açıklanmadığı bir dönemde sonuçları ilan ederek, adayları haftalarca beklemeye mahkum etti.
20 ilde 245 farklı komisyon tarafından yapılan mülakat sıralamalarının açıklanmaması başlı başına şaibe kaynağıdır. Atamalarda şeffaflığın sağlanamaması, iller arası büyük puan farklarının gözlenmesi, adaylar ve kamuoyu nezdinde ciddi soru işaretleri yaratmıştır. Eğitim-İş olarak, MEB’e resmi talebimizi ileterek mülakat sıralamalarının ve atama sürecinin detaylarının kamuoyuna açıklanmasını istedik. Ancak MEB, bunu yapmak yerine, algı operasyonu suçlamasıyla savunmaya geçmiştir. Öğretmen adaylarının mülakat puanları ile KPSS puanları arasındaki tutarsızlıklar, mülakat komisyonlarının tarafsız ve objektif bir değerlendirme yapmadığı izlenimini güçlendirmektedir.
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'in mülakatlarla ilgili açıklamaları ise Bakanlığın şeffaflıktan uzak tutumunu açıkça ortaya koyuyor. Tek bir torpil ve kayırmanın olmadığını iddia eden Bakan Tekin, öğretmen adaylarının itirazlarını küçümseyici bir dille eleştirerek adayların çabalarını görmezden gelmiştir. Üstelik, TRT'nin ana haber öncesinde yaptığı yanlı yayın, kamu yayıncılığı ilkesine aykırı bir şekilde mülakat sistemine yönelik eleştirileri itibarsızlaştırmaya çalışmıştır. Bu tür yayınlar, adalet ve şeffaflık talebimizi daha da güçlendirmektedir."
"BAKAN TEKİN VE YÖNETİCİLER HAKKINDA SUÇ DUYURUSUNDA BULUNACAĞIZ"
Sendika olarak mülakat uygulamasına karşı hukuki süreci işletmeye devam edeceklerini ve Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin ve yöneticiler hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını söyleyen Özbay, şöyle konuştu:
"Eğitim-İş, ötelenen ve mağdur edilen tüm yurttaşlarımıza, mülakat sonuçlarına yönelik itirazlar ve dava süreçlerinde hukuki destek verecek; mülakatlardaki usulsüzlüklerin peşine düşerek, bu vicdansızlıkları sistemleştirenler hakkında suç duyuruları ve idari şikayetlerle sürecin takipçisi olacaktır. Bir kez daha vurguluyoruz. Öğretmenlerimizin kadrolu ve güvenceli istihdam edilmesi, çocuklarımızın nitelikli eğitim hakkının teminatıdır. Öğretmen adaylarımızın alın teriyle hak ettikleri mesleki güvenceyi sağlayacak; torpil ve kadrolaşmanın önüne geçeceğiz. Buradan Milli Eğitim Bakanlığı'na bir kez daha sesleniyoruz. Şeffaf, adil ve liyakatli bir atama sistemi oluşturun. Mülakat adı altında yapılan haksızlıklara son verin. Bu, bir lütuf değil, anayasal bir haktır."