Demet Akalın: Adam ne yapsa yaranamıyor, keşke herkes reisle beş dakika geçirebilse
Demet Akalın, Sabah gazetesinden Sonat Bahar'a tartışmalı konserlerle ilgili açıklamalarda bulundu. Akalın, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın ne yapsa yaranamadığını ileri sürerek, "Keşke herkesin reisle 5 dakika geçirme şansı olsa" dedi.
Akalın'ın açıklamasının ilgili bölümü şöyle:
"Bu konserler için Cumhurbaşkanı'na teşekkür ettikten üç gün sonra anladılar ki, ben Mihriban'ı okuyamamışım! Teşekkür ettim öyle anlaşıldı. Ama beni geçen hafta kim aradı? Selda Bağcan... Bana destek oldu, ondan önce de Mahsun Kırmızıgül aramıştı. Geçen sene de otobanı övmüştüm, Cumhurbaşkanımız beni aramıştı. Adam ne yapsa yaranamıyor. İnsanların biraz daha önyargısız bakması gerekiyor konulara. Keşke herkesin Reis'le beş dakika geçirme şansı olsa. Ben Cumhurbaşkanımızla sohbet ederken, dayımla, abimle, ailemden biriyle sohbet eder gibi hissediyorum, derdimi o rahatlıkla anlatıyorum.
Demet Akalın'a yanıt
Demet Akalın'ın bu röportajına Otizm Gönüllüsü Sedef Erken Twitter üzerinden yanıt verdi. Erken, daha önce Erdoğan'la Otizm Eylem Planı başlatılırken 5 dakika görüştüğünü ve 8 yıldır verilen sözlerin yerine getirilmesini beklediğini ifade etti.
Erken Twitter'da yaptığı paylaşımda şu ifadeleri kullandı:
Benim 2012’de Otizm Eylem Planı başlatılırken 5 dk görüşmüşlüğüm var, hâlâ otizm konusunda verdiği sözlerin yerine getirilmesini bekliyorum, Demet hanım daha kısa sürede sonuç aldıysa demek
bu arada yıllardır çalışıp planın içeriğini hazırlayan da biziz, tek yapılması gereken uygulamaktı, bıraktım tümünü çalıştay, kavuştay, seminer yapma dışında 1 tek maddede ilerleme olaydı razıydım, 8 sene şaka değil, bizim oğlan 6 yaşındaydı, 14 oldu o aradaDünyada siyasetçiler giderek Sosyal Politikanın önemini, geleceğin ekonomi ile beraber en önemli başlığı olduğunu kavrıyor, bu konuda başarılı olamayanlar kaybedecek.
Bana göre bizde sadece iktidar değil top yekün muhalefet de henüz bunu gereği gibi algılayamamış durumda.
Bugün baktığınızda son değişikliklerle Aile ve Sosyal Politikalar bir bakanlık bile değildir, gittiler Çalışma Bakanlığı ile birleştirdiler, büyük hata.
Bu hatanın acilen düzeltilmesi gerekir. Sosyal Politika o konuyla ilgili evet ama bizim gibi bir ülkede beraber yönetilemez.
12 milyon engelli vatandaşın yaşadığı bir ülkede bu işi Yaşlı Hizmetleri ile birleştirir tek Genel Müdürlük yaparsanız elinizde 80 milyonu içine alan bir alan bulursunuz. Tek Genel Müdürlükte 80 milyon insanı ilgilendiren konuyu çalışamazsınız. İki büyük karpuz tek koltuk olmaz.
Bunlar; yani Yaşlı Hizmetleri de Engelliler konusu da saha çalışması gerektiren işlerdir. Bu kadar çok konuyu tek bürokratın çözmesini beklerseniz oturur bütün gün evrak imzalar, çünkü sahaya bir çıksa zaten yıllarca geri dönemeyeceğini ve sorunlara boğulacağını bilir.
Dolayısıyla bürokrat ne yapar, idare-i maslahat...
Oysa Sosyal Politika alanı kapıları bizzat çalmayı gerektiren bir alandır.
Sizi bir kez "yandım" diye arayana sosyal hizmet uzmanlarınızla, doktor, eğitimci ve her türlü destek ekiple 360 derece çözüm üretmenizi gerektirir.
Dolayısıyla sosyal politikalarda başarı için çok iyi bir organizasyonunuz olması gerekir.
Liyakate ve performansa dayalı akılcı sistemler, uzmanlaşmış personel, işini ve insanları seven, insan haklarından haberdar ekipler gerekir.
Aksi halde sadece "mış gibi" yapabilirsiniz.
"Yıllarca bu bile yoktu" denilen birkaç iyileştirme de eskidi, 2005 geride kalalı çok oldu.
AB müktesebatı ile gelen bu önemli alanları iyi bilmeyen, Dünya'dan bihaber, BM vizyonundan bihaber, "bizdendir" kadrolarla hiçbir yere gidilemedi.
Olan kime oldu? Vatandaşa...
Biz de o vatandaşlardan mıyız?
Evet
Oğlumun 8 yılını çöpe attınız. Helal etmiyorum.