Bu hatayı yapan pişman oluyor! Uzmanlar gençleri tercih sürecinde uyarıyor
YKS sonuçlarının açıklanmasının ardından milyonlarca aday için üniversite tercihi süreci başladı. Uzmanlar, özellikle son yıllarda artan kararsızlık ve tatminsizlik oranlarına dikkat çekerek tercih döneminin yalnızca bir sıralama değil, hayatın önemli bir yol ayrımı olduğunu vurguluyor.
Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Uzmanı Prof. Dr. Servet Bayram, üniversite ve bölüm seçiminin bireyin gelecekteki yaşam kalitesi, mutluluğu ve mesleki başarısını doğrudan etkilediğini belirtti. Adayların uzun vadeli bir yaşam planı yapmaları gerektiğini söyleyen Bayram, şu ifadeleri kullandı:
“Bu bakımdan psikolog veya psikolojik danışmanlardan profesyonel mesleğe yönlendirme-mesleki rehberlik hizmetlerinin alınması, bu hizmetleri alırken yapay zeka destekli kişiselleştirilmiş tercih opsiyonlarının uzmanla birlikte değerlendirilmesi önemli olacaktır. Bu ikili mekanizma eş güdümü, mezuniyet sonrası iş hayatına daha kolay uyum sağlamayı ve yaptığı işten tatmin duymayı da sağlayacaktır.”
Yanlış tercihin psikolojik uyum sorunları ve okul terkine yol açabileceğini belirten Bayram, mesleki rehberlikte kullanılan testlerin yalnızca bölüm seçimi değil, adayın kendini tanıması açısından da işlevsel olduğunu belirtti:
“Mesleki rehberlik sürecinde kullanılan mesleki yönelim envanterleri, kişilik testleri öğrenciye sadece 'Hangi bölüme gitmeliyim?' sorusunu değil, 'Ben kimim, ne istiyorum ve neye uygunum?' sorularını da sorma ve cevaplama şansı verir. Bu süreç, öğrencinin öz farkındalık geliştirmesine, dış baskılardan sıyrılarak daha bilinçli ve içten gelen kararlar almasına olanak tanır.”
En ideal tercihin, hem adayın puanına uygun hem de kişiliği ve beklentileriyle uyumlu olması gerektiğini belirten Bayram, bu bilinçle yapılan tercihin üniversite yaşamını daha doyurucu kılacağını söyledi.
Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bölüm Uzmanı Prof. Dr. Macid Ayhan Melekoğlu da adayların profesyonel kariyer testlerinden yararlanmasını önerdi.
“Özellikle Holland'ın Mesleki Tipler Kuramı (RIASEC), MBTI ve çoklu zeka kuramı gibi teoriler temel alınarak geliştirilen envanterler öğrencinin mesleki eğilimlerini anlamasında yardımcı olur.” diyen Melekoğlu, yanlış tercihin sosyal ve duygusal etkilerine de dikkat çekti:
“İlgi duymadığı bir alanda kendini ifade edemeyen öğrenci, sosyal çevresine karşı da çekingen veya uyumsuz olabilir. Bunun sonucunda da üniversite yaşamı yalnızca akademik değil, sosyal ve duygusal anlamda da yıpratıcı hale gelir. Dolayısıyla, bireyin kendi benliğiyle uyumlu tercihler yapmaması, genel yaşam doyumunu ve mutluluğunu doğrudan olumsuz etkileyebilir.”
Melekoğlu, tercih sürecinde karşılaşılan stresin nedenlerine değinerek, günümüz gençliğinin belirsizlik, hızla değişen iş dünyası ve dijital karşılaştırmalarla karşı karşıya olduğunu söyledi.
“Günümüz gençliğinin karşı karşıya kaldığı belirsizlik ortamı, hızlı değişen iş piyasası, küresel krizler ve dijital dünyanın getirdiği karşılaştırmalı yaşam tarzı, kararsızlık ve tatminsizlik oranlarını artırmaktadır. Özellikle gelecek kaygısı, gençlerin tercih listelerini oluştururken gerçekçilikten uzaklaşmalarına ve içsel motivasyonlarını göz ardı etmelerine sebep olabiliyor.”
Ayrıca, “FOMO” etkisine de dikkat çeken Melekoğlu, şu değerlendirmede bulundu:
“FOMO (Fear of Missing Out) gibi psikolojik etkiler, öğrencilerin sürekli en iyi seçeneği kaçırıyor oldukları düşüncesiyle karar verememelerine ve son kararlarından pişmanlık duymalarına yol açar. Bu da tercih sürecinin uzamasına ve adayın kendine güveninin zedelenmesine neden olabilir. Sürekli daha iyiye ulaşma arzusu, mevcut seçeneklerin değerini düşürerek tatminsizlik döngüsüne girilmesine yol açabilir. Bu durum yalnızca tercih sürecini değil, üniversite yaşamı boyunca yaşanabilecek sık bölüm değişikliklerini, üniversite terklerini ve psikolojik zorlanmaları da beraberinde getirebilir.”
Psikolog Prof. Dr. Asil Özdoğru ise adayların kişisel ilgi ve beklentilerinin yol gösterici olabileceğini belirterek, şöyle konuştu:
“Gençlik döneminde arada kalmışlık ve değişiklikler oldukça doğaldır. Önemli olan tüm tercihlerimizin artı ve eksileri barındırdığını bilmek, mantık ve duygularımız arasında dengeli bir yol izlemek, yalnız ve çaresiz olmadığımızı hissetmek, araştırma ve öğrenmekten vazgeçmemek diyebiliriz. Aile, arkadaş, öğretmen ve danışmanlarla yapılacak görüşme ve değerlendirmeler adayların soru işaretlerini gidermede yardımcı olacaktır.
Üniversiteye yerleştikten sonra yaşanabilecek değişim süreçlerine de değinen Özdoğru, şu önerilerde bulundu:
“Yerleştirme sonrasında bölüm veya üniversite değiştirmeyi düşünen adaylar, aile ve arkadaşlarının yanı sıra öğretim elemanları, akademik ve psikolojik danışmanlarla bu süreci değerlendirmeliler. Gönüllü faaliyetler, staj deneyimleri, mentörlük ilişkileri ve kariyer danışmanlığı gibi süreçler kariyer gelişimi için oldukça faydalı olur. Yükseköğretim sistemi çift ana dal, yan dal, dikey ve yatay geçiş, ulusal ve uluslararası değişim programları, açık ve uzaktan öğretim, ikinci üniversite, lisansüstü eğitim gibi birçok olanağı içinde barındırıyor.”
Kaynak:Anadolu Ajansı (AA)