Buldan: HDP'nin gündeminde seçim ittifakı yok

Buldan: HDP'nin gündeminde seçim ittifakı yok
Pervin Buldan,3'üncü yol söylemlerinin seçim ittifakı olarak anlamlandırılmasına ilişkin konuştu. "Gündemimizde seçim ittifakı yok" dedi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, partisinin grup toplantısında konuştu. Seçimde 3'üncü yol tartışmalarına ilişkin açıklamalarda bulundan Buldan'ın konuşmalarından öne çıkanlar şu şekilde:

Toplumu faşizm karanlığında boğmaya çalışanların karşısında HDP programıyla, ilkeleriyle, özgür ve eşit yaşam fikriyatıyla halklara çaresiz ve alternatifsiz olmadığını gösteren aydınlık bir yoldur. HDP'yi yeterince tanımayanlar bizim 3'üncü yol dememizi seçim ittifakı olarak anlamlandırmaktadır. Buradan bir kez daha ifade ediyorum; HDP'nin gündeminde seçim ittifakı yoktur. 

Şu an gündemimiz seçim ittifakı değil, en geniş demokrasi ittifakıdır. Tüm toplumsal ve siyasal kesimler, emek ve demokrasi güçleri, aydınlar ile beraber direniyoruz. 3’üncü yol egemen sömürücü güçlerin dışında kalan demokratik kamuoyunun kendisidir. 3’üncü yol klasik bir muhalefet tarzını benimsemez, kısa vadeli düşünmez. HDP’ye bakan 7 Haziran’ı, 31 Mart’ı, 24 Haziran’ı ve burada yaşanan ve yaşatılan başarıları görür. Bu dönem biz muhalefetteyiz ama bilinmeli ki ilk seçimde HDP sorumluluk alacak ve bu ülkenin yönetiminde mutlaka olacaktır.

'AKP-MHP halka hayal sattı'

Bir yanda yönetim krizi devam ederken diğer yanda ekonomik, toplumsal ve salgın krizi halkı canından bezdiriyor. Tek adam yönetimine geçiş olan 16 Nisan referandumunun 4’üncü yılındayız ve bu 4 yıl içerisinde yaşananları hep birlikte gördük ama hatırlatmakta fayda var.

AKP-MHP ittifakı referanduma giderken ülkeyi ‘işsizliği bitireceğiz, demokratik standartları yükselteceğiz’ diyerek Türkiye toplumuna büyük sözler verdiler, ‘hayal sattılar’. Kendi çıkarlarını halkın ülkenin çıkarları gibi göstererek halkı yanılttılar ve halka onlarca kez yalan söylediler. Türkiye bugün açık cezaevi hali yaşamaktadır. Türkiye Avrupa Konseyi’ne üye 47 ülke içerisinde en fazla tutuklu ve hükümlü oranına sahip bir ülke haline geldi. Bu sonuç şaşırtıcı değildir, İmralı’da sürdürülen ağırlaştırılmış tecrit hukuksuzluk rejimini yönetim biçimi haline getirme çabalarının bir sonucudur. Bu hukuksuzluğun devamı olarak kayyum darbesiyle seçme ve seçilme özgürlüğünü de ortadan kaldırdığını hep birlikte gördük. Ülke ekonomisini sarayın paralel ekonomisine dönüştürüp yandaşlarını ve kendilerini kalkındırdılar. Tek adam yönetimi bir kriz ve çöküş sistemidir. Bu sistem rant, liyakatsizlik, talan sistemidir. 

'İnsanların patates alamayacak duruma getirilmesinin itirafıdır'

Askıda ekmek derken şimdi bayat ekmek satılır hale geldi. İnsanlar peyniri gramla, domatesi taneyle, yağı bardakla alır duruma getirilmiştir. Dün patates dağıtmaya başladılar, insanların patates alamayacak duruma getirilmesinin itirafıdır. İktidar ve yandaşları kasalarla götürürken halkın payına gramla hayata tutunmak kalmıştır. Yandaşlarını doyurmak için özelleştirmeyle satılmadık arazi bırakılmamıştır. Bunların sistemi Cumhurbaşkanlığı emlak sistemidir, sarayları kamu arazisi satış ofisi gibi çalışmaktadır. 

Merkez Bankası'nın 128 milyar doları ortada yok. Kamuoyu bunu soruyor, cevap vermiyorlar çünkü veremiyorlar. Biz cevabı biliyoruz Merkez Bankası'nın yedek anahtarı kimdeyse paralar ondadır. Hırsız evin içindeyse kilit işe yaramaz. HDP ile uğraşmayı çok iyi bilen hakimler savcılar, zerre kadar hukukla bağınız kaldıysa 128 milyar doları soruşturun.

'Salgını AKP'nin ekonomik siyasi gündemine göre yönettiler'

AKP’li olmayana yurt yok diyorlar. Yandaş olmayana bu ülkede rahat vermeyeceğiz diyorlar. Bir yerde zulüm artıyorsa zalimlerin sonu da yaklaşıyor demektir. İktidar ektiğini mutlaka biçecektir. Halk bu zulümlerin hesabını öyle bir soracak ki bunların felekleri şaşacak. Cumhurbaşkanlığı gidiş sistemi artık yolcudur, sarayın kepenk kapatacağı günler yakındır.

Yönetilmeyen salgın krizi iktidar açısından büyük bir başarısızlık haritası vardır. Bu gerçeğin üstünü yalan rakamlarla örtemeyecekler. Salgını tehdidin boyutuna göre değil AKP’nin ekonomik siyasi gündemine göre yönetmeye çalıştılar.

İzmir’de yatak olmadığı için evine gönderilen Aslı bu ülkede hayatını kaybetmedi mi? Gece gündüz fedakarca çalışan, salgında bir bir can veren doktorlar, sağlık emekçileri bu ülkede görev yapmıyor mu? Tıklım tıklım kongre salonlarını doldururken kepenk kapattırdığınız esnaf, ceza kestiğiniz vatandaş hangi ülkenin vatandaşıdır?

İstanbul Sözleşmesi

İstanbul Sözleşmesi’nden çıkıldığı günden bu yana 12 bine yakın şiddet olayının yaşandığını basından gördük, takip ettik. Polisler şiddete uğrayan kadınların başvurularını almamakta mahkemeler koruma kararı vermemektedir. Diyarbakır’da Roza Kadın Derneği’ne baskın yapıldı ve 8 kadın gözaltına alındı. Devletin gözaltı operasyonlarıyla sokaktaki erkek şiddeti kadınları eş zamanlı olarak hedef almaktadır. Bunun önünü açan AKP-MHP’nin kadın düşmanı politikalarıdır. Danıştay’a hukuksuz kararın bir an önce iptal edilmesini talep ettik.

HDP olarak Kadınlar İçin Adalet kampanyamızı başlatmıştık. İkinci ayağı olan kadın yoksulluğuyla mücadele için de 5 Nisan tarihinde start verdik. Yaratılan yoksulluktan etkilenen kadınların diyeceklerini evlerden, tarlalardan, sokaklardan Meclis’e taşıyacağız.