Tunceli Hozat'ta fişleme suç sayılmadı: Karar 9 yıl sonra çıktı

Tunceli'de 2012 yılında ortaya çıkan fişleme skandalı, 9 yıl sonra savcılığının "kovuşturmaya yer yoktur" kararıyla kapatıldı.

Ferit DEMİR/TUNCELİ

Tunceli'nin  Hozat İlçesi’nde İlçe  Emniyet Amirliği ile İlçe Jandarma komutanlığı tarafından 2012 yılında başta dönemin Bağımsız Belediye Başkanı Cevdet Konak, AKP ilçe Başkanı İshak Aydın dahil olmak üzeri, birçok  üst düzey bürokrat, devlet memuru , öğretmen ve yüzlerce vatandaşın fişlendiği belgelerinin ortaya çıkmasından sonra Hozat Cumhuriyet savcılığı soruşturma başlatmıştı.

Türkiye'de ilk kez 2012 Kasım ayında  ortaya çıkan fişleme belgelerinin basında yer almasından sonra İçişleri bakanlığı konuyla ilgili soruşturma başlatmış ve dönemin İlçe emniyet amiri  Çağlar Şen belgelerin  yayınlanmasından  sonra  evinde beylik tabancasıyla intihar etmişti.
Fişlemelerin ardından Hozat Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından konuya ilişkin “Hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetmek” suçlamasıyla soruşturma başlatırken TBMM İnsan Hakları Komisyonu bünyesinde oluşturulan araştırma komisyonu da Tunceli'ye gelerek araştırmalarda bulunmuştu.

ia.jpg

NEREDEYSE İLÇENİN TAMAMI FİŞLENMİŞTİ

2012 Kasım ayında ortaya çıkan fişleme belgelerinde fişlenen kişiler ile ilgili   kimlik bilgilerinin yansıra, kilo, boy, göz rengi, saç rengi, fiziki özellikleri ile birlikte özel hayata  dair bilgileri , ailesel bilgiler , kimler ile görüştükleri, gibi bilgiler ve sempati duydukları terör örgütleri ve üyesi bulundukları siyasi partiler de yer alıyordu. Fişleme belgelerinde  Devlet memurları için ayrıca farklı bir sayfa açılmış ve ilçedeki tüm bürokratlar ile birlikte devlet memurlarının tamamı fişlendiği ortaya çıkmıştı.

TBMM ARAŞTIRMA KOMİSİYONU KURMUŞTU

Hozat'ta fişleme belgelerinin basında yer alması sonrası ve ilçe emniyet amirinin intihar etmesi ile birlikte TBMM İnsan Hakları Komisyonu  bünyesinde  dönemin AKP Milletvekili  Mehmet Metiner Başkanlığında araştırma komisyonu kurulmuş  ve Tunceli'ye gelen TBMM araştırma komisyonu günlerce araştırma yapmış ve daha sonra hazırladığı raporda  fişleme belgelerinin doğru olduğunu açıklamıştı.

cevdetkonak.jpeg

SAVCILIK BELGELER DOĞRU, KISITLI KESİM İLE PAYLAŞILMIŞ VE İSTİHPARİ BİLGİ AMACIYLA YAZILMIŞ

2012 Kasım ayında Fişleme belgelerinin ortaya çıkması sonrası Hozat Cumhuriyet savcılığının başlattığı soruşturma 9 yıl  devam etti ve savcılık suç duyurusu  sonrası 9 yıl boyunca fişleme mağdurlarının ifadesini almış İlçe Emniyet Amirliği ve İlçe Jandarma Komutanlığı hakkında soruşturma yürütmüştü. Hozat Cumhuriyet Başsavcılığı 18 Şubat 2021 tarihinde konuya ilişkin kovuşturmaya yer olmadığına dair verdiği kararda fişleme belgelerinin doğru olduğunu kısıtlı bir kesim ile paylaşıldığı belirtilerek kararda şu bilgilere yer verildi ; "Tüm dosya kapsamlı bir şekilde incelendiğinde, müştekiler her ne kadar  kişisel veriler hukuka aykırı  bir şekilde kaydedildiği  gerekçesiyle  bu işlemleri yapan kamu görevlilerinden  davacı ve şikayetçi  olmuş olsalar da 5237 sayılı TCK madde 135'te  düzenlenen kişisel verilerin  kaydedilmesi suçunun oluşabilmesi için kişinin yetkisiz 3. kişilerin bilgisine sunmadığı,  istendiğinde  başka kişilere açıklayarak  ancak sınırlı bir çevre ile  paylaştığı, herkes tarafından bilinmeyen ve kolaylıkla  ulaşılması ve bilinmesi mümkün olmayan, kişinin kimliğini belirleyen ve belirlenebilir kılan, kişiyi toplumda yer alan diğer  bireylerden ayıran ve onun niteliklerini  ortaya koymaya elverişli gerçek kişiye ait her türlü bilginin anlaşılması gerektiğinin  görüldüğü ve  mevcut dosyada müştekilerin hakkında  bilginin anlaşılması gerektiğinin  görüldüğü ve  mevcut dosyada  müştekilerin  hakkında düzenlenen bilgi formların da yer alan bilgilerin içeriğinin yukarıda detaylı  olarak açıklandığı şekli ile bu suçun unsurlarının oluşabilmesi için gerekli kapsama girmediği ve ayrıca Tunceli İl Jandarma Komutanlığı  ile yapılan yazışmada  düzenlenen bilgi formlarının  ana başlıkları ile  bir istihpari çalışma  niteliğinde tanzim  edildiği şeklinde  ibarenin de yer aldığı göz önüne  alındığında  müştekilerin ifadelerinde bahsettiği, hukuka aykırı kişisel  verilerin fişlenmesi iddiasının  isnat edilebilir  bir olgu olmadığı ve  soyut beyanlar dışında elde veri bulunmaması sebebiyle  kovuştuma imkanının bulunmadığı anlaşılmıştır"

karatas.jpeg

'AİHS'NİN 8'İNCİ MADDESİ İHLAL EDİLDİ'

Başsavcılık tarafından verilen kovuşturmaya yer yoktur kararına Sulh Ceza Hakimliği nezdinde itiraz edeceklerini söyleyen Avukat Barış Yıldırım, “Karar içeriğinde yapılan işlemin istihbari bir işlem olduğunu, bundan kaynaklı olarak Türk Ceza Kanunu'nun 135'inci maddesinde tanzim edilen kişisel verilerin hukuka aykırı olarak kaydedilmesi suçunun meydana gelmeyeceği belirtildi. Biz netice itibariyle bu karara karşı Sulh Ceza Hakimliği nezdinde itiraz hakkımızı kullanacağız" dedi.

Yapılan çalışmanın istihbari bir çalışma olduğu değerlendirmesine katılmadıklarını belirten Yıldırım, "Öncelikle Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 8'inci maddesinde güvence altına alınan özel ve aile hakkında saygı hakkı ilkesinin biz burada ihlal edildiği kanaatindeyiz. Zira basına yansıdığı şekliyle bu soruşturmada mağdur olduğunu düşündüğümüz müvekkillerimizin çeşitli istihbari faaliyet olarak değerlendirilmeyecek kişisel verileri, kişisel eğilimleri, ailesel bilgileri, siyasal eğilimleri, kişisel zevkleri yani özel hayat olarak değerlendirilebilecek pek çok olgu kayıt altına alınmış. Bu devletin güvenliği ile ilgili bir mesele değil. Açıkçası burada yapılan kişi haklarının ihlal edilmesi. Netice itibariyle tüm hukuksal yolları tüketeceğiz. Türkiye Cumhuriyeti devleti bir hukuk devletidir. Bir hukuk devletinin olmazsa olmazlarından biri de kişilerin temel ve hak hürriyetlerinin güvence altında olmasıdır” dedi.

TBMM KOMİSYONU HUKUKA AYKIRI DEMİŞTİ

Fişleme olayının ortaya çıkmasının ardından TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu bünyesinde kurulan alt komisyonun kente gelerek incelemelerde bulunduğunu hatırlatan Avukat Yıldırım, “Netice itibariyle komisyonun raporunda da tespitlerinde de yapılanın hukuka aykırı olduğu ortaya konulmuştu. Bu yönde açıklamalar da yapıldı. Fiil çok açık olmasına rağmen soruşturmanın çok uzun sürmesi Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 36. Maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkının unsurlarından olan makul sürede yargılanmanın tamamlanması prensibine de aykırıdır. Yani gerek müvekkillerimize yönelik hukuka aykırı fiil gerekse de soruşturmanın bu kadar uzun sürmesi de müvekkillerimizi mağdur etmiştir” diye konuştu.

FİŞLENEN AKADEMİSYEN: SAVCILIK FİŞLEMEYİ KABUL EDİYOR

O dönem kardeşi ile birlikte fişleme listelerinde adı geçen Akademisyen Yalçın Çakmak, “Savcılık bize yolladığı tebligatta, yapılan işlemin jandarma komutanlığı ile yapmış olduğu müzekkereler sonucunda bir fişleme, istihbarat bilgisi olduğunu kabul etmekte fakat bunun bir suç olmadığını dile getirmekte” dedi.

Yapılan fişlemelerin kimlerin elinde bulunduğu konusunda endişeleri olduğunu dile getiren Çakmak, “Biz bu fişlemelerin kimlerin eline geçtiğini de bilmiyoruz. Ve aynı zamanda bu fişlemelerin muhtevasının da gelişigüzel ve tamamen bu bilgileri tutan kişilerin, istihbarat notlarını tutan kişilerin kendi algılarına göre tuttuğunu da görmekteydik. Çünkü gerek şahsıma gerek kardeşime yönelik o fişlemelerde dile getirilen hiçbir şey doğru bilgileri yansıtmamaktaydı. Dolayısıyla ben Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı bir insan olarak yaşamsal bir endişe duyuyorum. Çünkü bu fişlemelerin şu anda kimlerin elinde olduğunu, hangi istihbarat birimlerinin, ya da kişilerin elinde olduğunu bilmiyoruz. Dolayısıyla savcılık verdiği kovuşturmaya yer yoktur kararını hukuk dışı buluyorum. Buna dair de avukatımız vasıtasıyla gerekli adli başvuru ve itirazlarımızı gerçekleştireceğiz” ifadelerini kullandı.