TBMM Başkanı

Temmuz 1968…

CIA'in İstanbul'daki istasyon şefi Duane Clarridge, Gümüşsuyu'ndaki bir apartman dairesinin geniş penceresinden Dolmabahçe rıhtımını seyrediyordu.

*

Evsahibi Betty Carp'tı.

Sovyet devrimi öncesinde Rusya'dan İstanbul'a kaçan, Macar kökenli Musevi bir ailenin kızıydı. Henüz 16 yaşındayken, ABD'nin Osmanlı büyükelçisi Henry Morgenthau tarafından İstanbul'daki Amerikan Büyükelçiliği'ne santral memuresi olarak işe alınmıştı. Rusça, İngilizce, Fransızca, İtalyanca, Almanca, Rumca ve Türkçe biliyordu. Zekası, işbitiriciliği etkileyiciydi. Daktilo memuresi yapıldı. 1919-1922, milli mücadelemiz sırasında Amerikan yazışmalarının tamamına şahit oldu. Amerikan vatandaşı oldu. Musevilikten Protestanlığa geçti. ABD'ye götürüldü, istihbarat eğitimi verildi. CIA kurucu başkanı Allen Dulles'in sevgilisiydi, evli ve üç çocuk babası CIA başkanıyla fırtınalı bir aşk yaşıyorlardı, Allen Dulles 1921'de İstanbul'da görev yapıyordu, o dönem tanışmışlardı. İkinci dünya savaşından sonra tekrar İstanbul'a döndü, artık santral memuru değil, bildiğin CIA casusuydu. İstanbul'da Ankara'da geniş çevre yaptı, bizim lavuk siyasiler ve angut bürokratlar, bu cıvıl cıvıl cilveli Amerikan güzelinin ağzının içine bakıyordu, yüzlerce vatan hainini devşirdi, muhbir haline getirdi. CIA'in bu memleketi ahtapot gibi sarıp sarmalamasında, büyük emeği vardı. “Ataşe” ayağıyla Türkiye'de 50 sene faaliyet gösterdi, 1964'te emekli oldu, İstanbul'dan ayrılmadı, 84 yaşında ölene kadar İstanbul'da yaşadı. Hiç evlenmedi, mirasçısı yoktu, vaftiz belgeleri Tünel'deki Protestan Kilisesi'ndeydi, ikametgahı ömrü boyunca Beyoğlu'ydu, hiç ev satın almamıştı, antika eşyaları, paha biçilmez halıları, Hacer isimli yaşlı hizmetçisiyle birlikte kirada oturuyordu.

*

Temmuz 1968…

CIA'in İstanbul'daki istasyon şefi Duane Clarridge, işte bu efsane casus kadının, o zamanlar 74 yaşında olan Betty'nin Gümüşsuyu'ndaki apartman dairesinden Dolmabahçe rıhtımını seyrediyordu.

*

“Tam bağımsız Türkiye” sloganları atan üniversite öğrencileri, Altıncı Filo'yla İstanbul'a gelen ve şehri gezmek üzere karaya ayak basan Amerikan bahriyelerini denize döküyordu… Dewey Maroni kodadını kullanan Duane Clarridge, çaresizce ve öfkeyle seyrettiği bu manzarayı asla unutmadı. Seneler sonra hatıralarını kitap olarak kaleme aldı, “Dolmabahçe'de gördüğüm manzara, terörizmle uğraşmamın başlangıcı oldu” diye yazdı!

*

Gayet netti. Amerikan çıkarlarına karşı çıkmak “terörizm”di!

*

Yedi ay sonra.

Şubat 1969.

Üniversite öğrencilerinin Altıncı Filo protestoları devam ediyordu, Taksim'de miting yapacaklardı, valilikten resmi izin alınmıştı. “Emperyalizme Karşı Mustafa Kemal Yürüyüşü” yapacaklar, Beyazıt'tan başlayıp, Dolmabahçe üzerinden Taksim'e gireceklerdi.

*

Aniden… Dinci basın devreye girdi. “Müslüman Türkiye, komünistlere ölüm” manşetleri atılmaya başlandı. Köşe yazarı kisvesi altındaki tetikçiler “memlekete ihanet eden bu hainleri toprağa gömme vakti gelmiştir” diye makaleler döşeniyordu. “Ey müslümanlar, kızıl kafirlerle topyekün savaş kaçınılmaz olmuştur, sağ kalan gazi olur, canını veren şehitlik şerefini kazanır” diyen bile vardı. Camilerin önünde megafonlarla anonslar yapıldı, cuma namazı çıkışında ahali kışkırtıldı, “cihada hazır olun, din elden gidiyor” deniyordu.

Yazının tamamı için tıklayınız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Yılmaz Özdil Arşivi