"Avrupa'da Fire Yok"
Transfer döneminin sessiz takımlarından biri olan Beşiktaş, İstanbul'da 3-1 kazandığı maçın rövanşında gereksiz yere gergin olan Arnavut taraftarların önünde kolay olmayan bir mücadele çıkardı.
Maç, Arnavut taraftarların yaktığı meşalelerden dolayı geç başladı ve tribünlerdeki gerginlik maç boyunca sürdü.
Halihazırdaki Beşiktaş kadrosunun Şenol Güneş'in kafasındaki ideal kadro olmadığını hepimiz biliyoruz. Ancak "Kurt Hoca" elindeki kadro ne olursa olsun bir şekilde verim almayı bilen bir teknik adamdır.
Örneğin, Onur Bulut'tan aldığı sağ açık performans verimi iki maçta gözleri pasını sildi diyebilirim. Her ne kadar Onur profesyonel kariyerinde ileri sağ kanat oyuncusu olarak 81 maça çıkıp 8 gol, 11 asistlik bir performansla oynasa da asıl mevki sağ bek ve Beşiktaş'a gelirken de bu amaçla gelmişti.
Dolayısıyla kısıtlı anlarda oyuncularının performansını yukarı çekmesinden dolayı Şenol Hoca'yı kutluyorum.
67. dakikada 10 kişi kalmasıyla biraz taraftarı ürkütse de Beşiktaş, ilk maçtaki skor avantajının farkında olarak sakin bir oyun oynadı.
Maçın genel istatistiklerinde topla oynamanın %46 olması kırmızı kartın direkt etkisi diyebiliriz. Bunun yanında rakip kaleye 7'si isabetli 10 şut gönderen Kara Kartal, kalesinde 6'sı isabetli 9 şut gördü.
Mert Günok'un soğukkanlılığına ayrı parantez açmak isterim. Her geçen yıl daha soğukkanlı, daha oturaklı bir oyuncu haline geliyor.
Uzun Lafın Kısası: Cenk yok, Ghezzal yok, Rebic daha uçaktan dün inmiş, transferler daha bitmemiş, tarla gibi bir zeminde, gergin bir atmosferde 10 kişi olarak rakibini yenip üst tura çıkıyorsun. Yolun açık olsun Beşiktaş.
ADANA DEMİRSPOR
Adana Demirspor için tarihi bir geceydi. Tarihinde ilk kez Avrupa Kupası maçına ev sahipliği yapan Mavi Şimşeklerin ateşli taraftarı yine maç öncesi koreografisiyle, taraftar şovlarıyla keşke ligimizde böyle taraftarları olan kulüplerin sayısı daha fazla olsa dedirtti.
Ben Adana Demirspor'u Süper Lig'e çıktığı günden beri beğeniyorum aslında. Nokta atışı transferler yaparak son 3 sezondur lige damga vurmayı başardılar. Hatta geçen yıl Montella'nın cesur hamleleriyle bazi maçlarda santraforsuz sahaya çıkan tek takım olmalarina ragmen hücum zenginliği yüksek, golcü bir takım haline gelmislerdi.
Zamanında evimde stickerları olan bir süper yıldız Patrick Kluivert'in ilk teknik direktörlük deneyiminde işi nitekim biraz daha kolay olacak gibi duruyor. Çünkü Adana Demirspor, geçen seneki kadrosundan Gökhan İnler ve Simon Deli dışında önemli bir isim kaybetmedi.
Oturmuş bir kadro, oturmuş bir sistem üzerine yaslanmalarına rağmen Nani gibi bir dünya yıldızı, kulüp tarihinin en pahalı ikinci transferi olan Gravillon, Beşiktaş ve Trabzonspor görmüş Dorukhan geldi.
Ayrıca Belhanda'nın giderek olgunlaşan futbolu, takımı bir orkestra şefi gibi yönetmesi Adana Demirspor için çok kıymetli.
Bu lider özelliğini Galatasaray'da hiç görememiştik.
Dolayısıyla bu takım bu sene de can yakmaya aday.
Bunu Cluj karşısında da gördük. Hazır olmayan, transferleri tamamlanmamış bir takım için maçın son anına kadar disiplinden kopmaması umut vericiydi. Tarihinde ilk kez Avrupa kupası maçı oynayan bir ekip olarak 8 kez Romanya şampiyonu olmuş deneyimli bir ekibi eleyerek üst tura çıkmak bence önemli bir başarı.
Hele ilk yarıdaki %74'lük topla oynama, 2'si isabetli 5 şutluk performans çok tatmin ediciydi.
Cluj diğer temsilcilerimizin elediği rakiplerden de piyasa değeri daha yüksek ve daha deneyimli bir takım üstelik.
Uzun Lafın Kısası: Bu takım bu sene de büyük bir potansiyele sahip. Kluivert'in hocalık ile ilgili yapacakları elbette fark yaratacaktır ama takım kaldığı yerden devam edecek gibi duruyor.