‘Antrenörlük Türkiye’de yapılacak iş değil’

‘Antrenörlük Türkiye’de yapılacak iş değil’
Yılmaz Vural, takımdaki oyunculara verilen para miktarını eleştirerek, 'Antrenörlük Türkiye’de yapılacak iş değil' dedi.Eyüp Belediyesi, spor tarihine adını altın harflerle yazdıran ünlü isimleri ‘’Sporun Yıldızları...

Yılmaz Vural, takımdaki oyunculara verilen para miktarını eleştirerek, 'Antrenörlük Türkiye’de yapılacak iş değil' dedi.

Eyüp Belediyesi, spor tarihine adını altın harflerle yazdıran ünlü isimleri ‘’Sporun Yıldızları Eyüp’te’’ programıyla sporseverler ile buluşturdu. Programa konuşmacı olarak katılan Yılmaz Vural, takımdaki oyunculara verilen para miktarını eleştirerek, “Antrenörlük Türkiye’de yapılacak iş değil” dedi.

Gençlerin spor olan ilgisini arttırmak için Eyüp Belediyesi, Eyüp Kültür ve Sanat Merkezinde “Sporun Yıldızları Eyüp’te” isimli program düzenledi. Programa Amatör Kulüpler Birliği Başkanı Yahya Sünnetçi, Öz Alibeyköy Spor Kulübü, Alibeyköy Spor Kulübü, Nişancı Kale Spor Kulübü, Araphan Spor Kulübü, Emniyettepe Spor Kulübü ,İmar Spor Kulübü’ndeki genç isimler katıldı.

Ali Gültiken’in moderatörlüğünde gerçekleşen programda konuşmacı olarak katılan Yılmaz Vural ve Semih Yuvakuran, Eyüp’teki genç sporseverlere tecrübelerini anlattı. Oynadığı takımlardan hiçbirisinin kendisini memnun etmediğini söyleyen Yılmaz Vural, antrenörlüğün Türkiye’de yapılacak iş olmadığını ifade etti.

“ANTRENÖRLÜK TÜRKİYE’DE YAPILACAK İŞ DEĞİL”

Türkiye’deki spor kulüplerinde oyuncu, antrenör ve yönetici üçgeni olduğunu ifade eden Vural sözlerine şu şekilde devam etti:

‘‘Oluşan bu yapay üçgendekilerin hiçbiri birbirlerine güvenmezler. Kimsenin birbirine güvenmediği bir sistemin içerisinde çalışıyorsunuz. Herkes para kazanmak istediği için size verilen 28 gençten maçta oynattığınız 11 tanesi hariç hepsi sizi düşman olarak görüyor. Türkiye’deki oyunculara verilen ödeme biçimleri oynamayan oyuncuya göre organize edildiği için müthiş bir dengesizlik var. Bu adam oynamak zorunda çocuğu var. Kendi pozisyonunda oynayan arkadaşını düşman gibi görüyor. Yani antrenörlük Türkiye’de yapılacak iş değildir. Siz gidip spor takımında kulu olmayan bir düzeni kurmaya çalıştığınız için bütün enerjiniz gidiyor. Benim gibi davranırsanız; ben 24 takım değiştirdim, böyle giderse 48 tane olur.”

“90’LI YILLARDA FENERBAHÇE’DE TAM BİR FİYASKOYDU”

Spor takımlarının oyuncularının yaşadığı zorlukları da anlatan Semih Yuvakuran, “Eskiden Galatasaray takımının tesis binası rezil bir haldeydi ve antrenman sahası topraktı. Koskoca Galatasaray takımının antrenman sahası, kiremit tozundan yapılmış toprak saha. Antrenman yapıyorsunuz yarım saat geçmeden itfaiye arabası geliyor sahayı sulamaya. Ben söyle şansız bir dönemden geldim. Şimdiki spor kulüplerinin kamp yaptıkları alanlar 7 yıldızlı otel gibi. 90’lı yıllarda Fenerbahçe spor kulübünde oynadığım zamanlar, bir faciaydı. Soyunma odasının ortasında kocaman bir soba, biz bu sobayla ısınıyorduk. Duşlar ise, herkes aynı yerde yıkanıyor bölmeler yok. Ben şaşırdım koskoca takımın soyuma odasına bak dedim. Tuvalete bir girdim ki, yemenin ederim insan sarılık olur. Tuvalet taşı kurulduğundan beri hiç değişmemiş artık yeşermiş. Ben orada hiç tuvalete girmedim’’ dedi.

Konuşmanın sonunda, Gençlerin sorularını cevaplayan Yılmaz Vural ve Semih Yuvakuran gençlerle birlikte fotoğraf çektirdi.