Özel'den Şentop'a: Hadsizlikten başka bir şey değil

CHP'li Özel Meclis Başkanı Şentop'un CHP'ye ilişkin sözlerine yanıt verdi ve "Bütün cümleler hadsizlikten başka bir şey değildir" dedi.

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, TBMM’de basın toplantısı düzenledi. Özel; İsmailağa Cemaati’ne bağlı Hiranur Vakfı’nın kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel’in kızını 6 yaşındayken 'evlendirmesi' ile ilgili; “İktidar partisinin olayı mümkün olduğu kadar hafif ve üstünden geçerek, olayı gündemden düşürme çabasının farkındayız. Ama mızrak çuvala sığmıyor. Bugün ortaya çıkan ve aslında hep ortada olan Adalet ve Kalkınma Partisi’ne yakın bazı gazetecilerin bugün hakimiyet sağladıkları deliller, onları da utandırmıştır. Ayrı ayrı özür dilemeye başladılar” dedi.

Özel, olaya ilişkin iddianamenin kabul edildiğini ve Mayıs 2023’e duruşma gün verildiğini hatırlatarak, “Niye mayısa gün veriyorsun? Bu kadar önemli bir konuda, kamuoyunun bu kadar hassas olduğu bir konuda bir an önce ilk mahkemenin görülmesi, ilk ifadelerin alınması gerekmez mi? Ne için mayıs? İddianamede sözde eş için 67 yıl isteniyor, sözde baba için 22 yıl isteniyor. Bunlar tutuksuz yargılanacaklar. Buradan bütün vatandaşlarımızın vicdanlarına sesleniyorum” diye konuştu.

'Artık tarafsızlığı tartışmalı'

Özel, TBMM Başkanı Mustafa Şentop’un AKP’nin anayasa teklifi için Cumhurbaşkanlığındaki toplantıya katılması ve ardından da teklifte imzacı olmasıyla ilgili de şunları söyledi:

Artık tarafsızlığı tartışmalı. Özür dilemesi gerekirken bunu eleştirenlere TRT kamerasından, Belgrad’dan canlı yayın açtırıp, oradan cevap yetiştirmeye çalışıyor ve diyor ki ‘Anayasa’da tarafsızlık yazmıyor.’ Anayasa’yı yazanlar Meclis Başkanı’nın tarafsız olması gerektiğini, Türk milletinin aklını alaya almamak için oraya yazmamışlar, tarafsızdır diye. Diyor ki ‘Meclis içinde ve dışında partisinin toplantılarına katılamaz.’ Daha ne yazsın sana. Tarafsız yazmıyor diye o da toplantıya gitmiş. Toplantıya katılamaz yazmış, katılmışsın. Sen Meclis’te oy kullanamaz, şahsına sataşılmadıkça tartışmalar dahil olamazsın. Diyor ki ‘Orada grup başkanvekilleri de Meclis başkanvekilleri de yazıyor’. Türkiye bu tartışmayı çok yapmış, demişler ki ‘Meclis başkanvekilleri nöbetleşe yaptıkları için nöbetleri sırasında tarafsızdır. Onun dışında katılsınlar.’ Sizinki de katılıyor, yıllardır bütün partilerinki katılıyor. Ama Meclis Başkanısın, oy kullanamıyorsun. Anayasa diyor ki ‘Bir tarafta oy kullanmasın’. Gitmiş toplantıya katılmış, utanmadan ve sıkılmadan ‘Ben tarafım, tarafsız yazmıyor’ diyor. Bu sözün İngilizcesi, Fransızcası, İspanyolcası filan yok. Arapçası varsa da bir yerlerde vardır. Meclis Başkanı tarafsızdır ve tarafsızlığına halel getirecek hiçbir şey yapmaz.

Hakem örneği

“Diyor ki ‘Ben Yassıada tekliflerine de imza attım, kimse ses çıkarmadı.’ Yalan” diyen Özel, o dönem TBMM Genel Kurulu’nda yaptığı itirazı Meclis tutanaklarından okuyarak, geçmiş TBMM Başkanlarının Şentop gibi “hatalar yapmadığını” söyledi. Özel, “Sıcak siyasetin içinde tartışma konusu bir meseleye imza atarsa taraf olur, bunun artık tarafsızlığı kimsenin kabul etmeyeceği, yönettiği oturumlarda verdiği kararlar tartışmalıdır. Ben çocukken Beşiktaşlıydım diye maçın hakeminin Beşiktaş forması giydiğini gördünüz mü?” diye sordu.

“Bari toplanıyorsun, gizli toplan. Şekli bozma, millete küfreder gibi yapma. Hadi yaptın, bari özür dile” sözleri ile Şentop’a seslenen Özel, “Bir de sonra savunuyor bunu, bir de gidiyor imza atıyor. Tam bir rezalet” dedi.

'Kılıçdaroğlu YÖK Başkanı'na telefon açtı'

Özel, AKP Grup Başkanvekili Özlem Zengin’in de bir taraftan anayasa değişikliği teklifine destek çağrısı yaptığını ve bir yandan da CHP’yi eleştirdiğini belirterek, şunları söyledi:

Biz her konuda eleştiriye açığız. Genel Başkan helalleşme sürecini başlatırken neler söyledi, biliyorsunuz. Tutanak altında da söyledim, geçmişte yapılmış hatalardan, çekilmiş acılardan ders almak ve husumet çıkarmamak lazım. Kaldı ki bu başörtüsü meselesinde geçmişte CHP’de görev yapmış birkaç ismin, tutup da bugün CHP’yi o sürecin sorumlusu gibi gösteriyor, haşa. Ne iktidardayız, bu kardeşiniz okuduğu okulda o gün başörtüsü yasağına karşı çıkanlar arasında. Bunu herkes biliyor, 100 kez konuştuk. Yaşıyor, Kemal Kılıçdaroğlu telefon açıyor YÖK Başkanına. Diyor ki ‘Niye uğraşıyorsunuz çocukların başörtüsü ile’. Diyor ki ‘Siz karşısınız’. Diyor ki ‘Bırakın uğraşmayın bu işlerle’, Genel Başkan olduğu dönemde. Bu sorun öyle çözüm sürecine giriyor. Üniversitelerde o günden sonra bu sorun olmaktan kalktı.

'Kanun teklifini hukukçular inceliyor'

O dönem bazı yanlışların içinde olmuş kişiler, CHP’de şu göreve gelmiş iki, üç kişinin ismi üzerinden bütün bir dönem. Bu tuhaf bir fırsatçılık, açıkça bir istismar. Saçma sapan bir şey. Bugün geldiğimiz noktada bir kanun teklifi verilmiş. Kanun teklifini hukukçular inceliyor. Genel başkan yardımcılarımız inceliyor. Pazartesi günü Merkez Karar Yönetim toplantımızda, o kanun teklifinin içeriği üzerinden ve meselenin siyasi olarak değerlendirilmesi üzerinden açıklamayı CHP yapacak. Ama bu süreçte mümkün olduğu kadar buna istismarcı bir şekilde yaklaşmanın kimseye faydası yok. AK Parti’ye de faydası yok. İki yüzlülükleri ortaya çıkıyor, başka bir şey ortaya çıkmıyor.

'Bu kararı kim verdi?'

Zengin’in “Ocak sonunda gelir, şubat sonu kanunlaşır” diye başörtüsü teklifine ilişkin takvim açıklamasına da tepki gösteren Özel, şunları açıkladı:

Bu kararı kim verdi? Nerede verdi? Belli ki külliyede verdiler. Peki şubat nereden çıkmış? Ben bunlara diyorum ya çakma Orban diye. Orban seçim sandığında kendi sandığına faydası olsun diye, başka bir sandıkta başka bir şey oylattırıp, oradan gelecek rüzgar ile kendi yelkenini şişirmeye çalıştı ya, seçimi kaybedeceğini anlayanlar şimdi başörtüsü üzerinden bir anayasa değişikliği yazmışlar. Eylül, ekim ayında konuşuyorduk. İki gün sonra, haftaya geliyor, öbür gün geliyor. Bugüne geldik, yazdılar ve verdiler. Şimdi, şubat sonu. Neden şubat sonu? Sonra Cumhurbaşkanının onayında da biraz bekletip, iki, üç sandığı bir araya getirmek. Hani siz temel hak ve hürriyetlerde referandum yapılmasına karşıydınız. Cumhurbaşkanı öyle söylemişti henüz. Sonra Adalet Bakanı ‘Öyle söylemedi de böyle söyledi’ diyerek, aslında niyetin ne olduğunu tekrar açık etmişti zaten. Mesele baştan aşağıya metinle, şekil ile, imzacılarla, takvimlendirme ile Adalet ve Kalkınma Partisi’nin bu süreci istismar etme çabasından başka bir şey de kokmamaktadır.

'Hadsizlikten başka bir şey değil'

Özel, açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Özel, Şentop’un açıklamalarına ilişkin soru üzerine; “Şentop’un CHP ile ilgili kurduğu o bütün cümleler hadsizlikten başka bir şey değildir. Şu anda Şentop TBMM’nin başkanı değil sarayın buraya atadığı memur statüsüne indirmiştir kendisini. Emir ve komuta zinciri içindedir, sarayın yaveridir. Sarayın yasamanın başına atamaya çalıştığı kayyumun tekidir. CHP’ye bu kadar sıcak bir konu üzerinden böylesine yaptığı bir eleştiri, kendi suçluluğunu ve kendi görevini kötüye kullanmayı örtme çabasından başka bir şey değildir. Kendisini bu parlamentonun tarihine kara lekelerle yazdırmıştır” dedi.

Özel; CHP’nin, AKP ve MHP’nin anayasa değişikliği teklifi ile ilgili kararını, Merkez Yönetim Kurulu’nda tartışacaklarını ve burada karar alındıktan sonra konunun ‘altılı masadaki’ diğer partilerin genel başkanları ile konuşulabileceğini söyledi. Özel, “Ondan sonra da Altılı Masa’nın birlik ve bütünlük halinde bir tutum içinde olacağını öngörüyorum, tahmin ediyorum. MYK toplantısından önce benim bir şey söylemem, içinde bulunduğum kuruma saygısızlık olur” diye bilgi verdi.

Özel, sözlerini şöyle sürdürdü:

Anayasalar her doğana yapılır, siz Erdoğan’a yaptınız. Anayasalar her doğanın geleceğini düşünerek değiştirilir, siz Erdoğan’ın seçim kaygıları ile anayasa değiştiriyorsunuz. CHP olarak bu süreci mümkün olduğu kadar katılımcı ve çoğulcu yürütülmesi gerektiğini hep savunduk ve savunacağız. Ayrıca Alevi, Kürt olduğu için veya toplumda bir başka sebepten ötekileştirilmiş kişilerin de güvence altına alınması, tüm etnisiteler, mezhepler ve tüm ötekileştirilenlerin güvence altına alındıkları değişikliklerin de hep birlikte sade, kısa ve net bir şekilde yazılması lazım. Siz anayasaya ne yazarsanız yazın, uygulayıcıların kötü niyetini de görmek lazım. Siz soruyu sorun bir basın mensubu olarak, sizinle ilgili anayasada ne yazıyor? Basın hürdür, sansür edilemez. Bu kadar net, kısa bir anayasa söylemi olabilir mi? Peki bugün Türkiye’de sansür kanunu çıkmadı mı? Basın sansür ediliyor mu, edilmiyor mu? Otosansür yok mu? Sopa tepede mi, değil mi? Özlem Hanım anayasayı temel güvence görüyorsa, harika bir güvencede olan fikir özgürlüğünün ve basının istismarcı bir iktidar tarafından da ne hale getirildiğini görsün.

Kaynak:ANKA Haber Ajansı