Engin Altay'dan seçim kararı değerlendirmesi: 14 Mayıs Erdoğan ve bu ucube yönetimin veda günü olacak

Engin Altay'dan seçim kararı değerlendirmesi: 14 Mayıs Erdoğan ve bu ucube yönetimin veda günü olacak
CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, seçim 14 Mayıs’ta yapılmasına yönelik alınan kararı değerlendirdi. Altay, "Cumhurbaşkanı beklenen imzayı attı, beklenen kararı aldı, şimdi söz millette" dedi.

CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 14 Mayıs’ta seçim kararı almasıyla ilgili “Seçimler hayırlı olsun. Bugün Sayın Cumhurbaşkanı beklenen imzayı attı, beklenen kararı aldı, şimdi söz millette. 14 Mayıs inşallah Erdoğan ve bu ucube yönetimine veda günü olacak. 14 Mayıs’ın demokrasi tarihimizde de çok önemli bir yeri var. 73 yıl sonra Türk demokrasisi için de yeni bir miladın başlangıcı olacak. 14 Mayıs Türkiye’nin temiz devlete, temiz topluma, temiz yönetime kavuştuğu günün ve Türkiye’de Cumhuriyetin demokrasiyle taçlanmaya başladığının ilk günü olacak, hayırlı uğurlu olsun. Seçimleri sevk ve idare edecek Yüksek Seçim Kurulu’nun da bu süreçte talimatla değil, hukuk normlarıyla çalışması milletin en büyük beklentisidir” dedi.

Erdoğan’ın yeniden cumhurbaşkanı adayı olmasıyla ilgili olarak da “Burada kararı verecek olan Yüksek Seçim Kurulu’dur. Onun da sicili maalesef bozuk. Erdoğan’ın cumhurbaşkanı olup olamayacağıyla ilgili en doğru yorumu ve görüşü aziz milletimiz 14 Mayıs’ta ortaya koyacaktır” değerlendirmesini yaptı.

CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, TBMM’de bugün düzenlediği basın toplantısında, seçim kararı ve depremden sonra yaşananlarla ilgili değerlendirmelerde bulundu. Altay şunları söyledi:

Yüksek Seçim Kurulu’nun da bu süreçte talimatla değil, hukuk normlarıyla çalışması milletin en büyük beklentisidir”

“Seçimler hayırlı olsun. Bugün Sayın Cumhurbaşkanı beklenen imzayı attı, beklenen kararı aldı, şimdi söz millette. 14 Mayıs inşallah Erdoğan ve bu ucube yönetimine veda günü olacak. 14 Mayıs’ın demokrasi tarihimizde de çok önemli bir yeri var. 73 yıl sonra Türk demokrasisi için de yeni bir miladın başlangıcı olacak. 14 Mayıs Türkiye’nin temiz devlete, temiz topluma, temiz yönetime kavuştuğu günün ve Türkiye’de Cumhuriyetin demokrasiyle taçlanmaya başladığının ilk günü olacak, hayırlı uğurlu olsun. Seçimleri sevk ve idare edecek Yüksek Seçim Kurulu’nun da bu süreçte talimatla değil, hukuk normlarıyla çalışması milletin en büyük beklentisidir.

“YSK’nın İYİ Parti’nin başvurusunu reddetmesi anlaşılır değil”

Deprem bölgesi dikkate alındığında milyonlarca insanın ikameti değişmişken, İYİ Parti’nin Yüksek Seçim Kurulu’na yaptığı başvuruyu reddetmek hangi mantıkla izah edilebilir çok merak ediyorum. Anlaşılır değil. YSK’nın böyle anlaşılır olmayan, hukuk normlarıyla bağdaşmayan; geçmişte sicilinde epey vukuatı da var. Mesela 2017 referandumunda ‘mühürsüz oylar geçerlidir’ diye açıklama yapmak YSK’nın sicilinde var. Mesela, 2019 Mart İstanbul seçimlerini her şey çok açık ve çok netken ‘hiçbir şey olmasa da bir şey olmuştur’ mantığına riayet ederek, aynı zarfın içindeki 3 pusulayı geçerli sayıp bir pusulayı geçersiz sayıp İstanbul seçimlerini iptal etmek de YSK’nın ritüelinde var. Yüksek Seçim Kurulu’nun İYİ Parti’nin başvurusunu reddetmesi beni şaşırtmadı.

“Parmak boyasının herkesin vicdanını, içini rahatlatacak bir uygulama olduğunu da söylemek isterim”

Normal şartlarda gerek olmayabilir. Esasen biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak ve Millet İttifakı olarak herkes emin olsun ki sandıklara hakimiz. Bütün sandıklarda, sandık kurulu üyelerimiz, bütün okullarda okul görevlilerimiz, bütün sandıklarda müşahitlerimiz ve bütün il, ilçe teşkilatlarında seçim masalarımız hazır. Bizim bir endişemiz yok. Ancak milyonu aşkın insanın ikametini değiştirdiği bir ortamda, parmak boyasının herkesin vicdanını, içini rahatlatacak bir uygulama olduğunu da söylemek isterim.

Sayın Cumhurbaşkanı bugün seçimleri açıkladıktan sonra, depremle ilgili de değerlendirmelerde bulundu ve dedi ki, ‘İlk gün bakanlar oradaydı. İkinci günde ben gittim.’ Sayın Cumhurbaşkanı ilk gün bakanların orada olmasının, bakanların cisminin orada olmasının, devletin orada olduğu anlamına gelmediğini bilmen lazım. İlk gün devletin orada olduğunu anlamamız için, ilk gün arama kurtarma ekipleri ve ekipmanları olmalıydı. Vinçleri, ekskavatörleri, hiltileri olmalıydı. Kazmaları, kürekleri olmalıydı. İlk gün çadır ve battaniyeler oraya ulaşmış olmalıydı. İlk gün seyyar mutfakların kurulmuş olması gerekirdi. İlk gün seyyar tuvaletlerin olması lazımdı. İlk gün ekmek ve suyun oraya ulaşması lazımdı. Erdoğan, ulaşmadı. Senin bakanların orada boy gösterince, devlet de orada boy göstermiş olmuyor. İlk gün orada kahraman ordumuzun olması gerekirdi, yoktu. Vallahi de yoktu, billahi de yoktu. Sen de günleri şaşırmışsın, ‘ikinci gün oradaydım’ dedin. Cumhurbaşkanlığının sitesinden bakıyoruz sen oraya 7’sinde değil, 8’inde gitmişsin.

Kaynak:ANKA Haber Ajansı