Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, 2025 yılı değerlendirme toplantısında Türkiye'nin güvenlik politikalarını ve TSK’nın yurt içi ve yurt dışı faaliyetlerini anlattı.
Medya temsilcileriyle bir araya gelen Güler, terörle mücadelede elde edilen kazanımlarla yeni bir dönemin başladığını belirtti. "Terörsüz Türkiye" sürecinin hem Türkiye hem de bölge için çok boyutlu bir dönüm noktası olduğunu söyleyen Güler, şunları kaydetti:
"40 yılı aşkın süre boyunca enerjimizi tüketen ve ülkemizin en büyük sorunu olan terörün çözümü için Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliği ve stratejik vizyonunda başlatılan Terörsüz Türkiye süreci sadece ülkemizin değil bölgemizin de barış huzur ve istikrarına katkı sağlayacak çok boyutlu kritik bir süreçtir."
Şehitler ve gazilerin mücadeledeki payını vurgulayan Güler, sürecin tüm ilgili kurumlarla koordineli şekilde, "temkinli ve akılcı bir yaklaşımla" yürütüldüğünü belirtti.
Terör örgütünün "fesih kararı" sonrasında teslim olan terör örgütü PKK’nın üyesi sayısında artış yaşandığını belirten Güler, yıl başından bu yana 105, fesih sonrası 69 PKK’lı teröristin teslim olduğunu açıkladı.
Sınır içi ve dışındaki operasyonların sürdüğünü vurgulayan Güler, hedeflerinin"terörün sona ermesi ve tehditlerin tamamen ortadan kaldırılması" olduğunu söyledi.
Suriye ile iş birliğine dikkat çeken Güler, SDG ile Suriye yönetimi arasında imzalanan mutabakatın somut adımlarla desteklenmediğini ifade etti. Güler şu değerlendirmeyi yaptı:
"Başından itibaren duruşumuzu belirledik ve bunda da herhangi bir geri adım atılması söz konusu değil" dedi. Güler, "Suriye'de yeni bir hükümet kurulmuştur, yeni bir devlet başkanı vardır, onlara ülkede düzeni sağlamaları için bir süre tanımak gerekir diye düşünüyoruz. Suriye devlet başkanı ülkesindeki bütün grupları kucaklayacağını açıkladı ve buna uydu, uymaya da devam ediyor. Suriyeli yöneticilerle yaptığımız görüşmelerde kendilerinin SDG’nin entegrasyonuna yönelik tutumunu görüyoruz ve anlıyoruz. Bizim her türlü gelişmeye karşı planlarımız hazırdır, ne yapacağımızı çok iyi biliyoruz, bugüne kadar ne yaptıysak yine aynısını yapmaya gücümüz, kudretimiz vardır"
Güler, İsrail’in Suriye’de yürüttüğü politikaların bölgeyi daha da istikrarsız hâle getirdiğini belirtti. Türkiye’nin ise barışı korumak ve uluslararası hukuka uygun hareket etmekte kararlı olduğunu vurguladı.
1 Ocak 2025’ten bu yana yasa dışı geçişlerin engellenmesinde kayda değer başarı elde edildiğini belirten Güler, "65 bin 350 kişinin geçişi engellendi, 9 bin 694 düzensiz göçmen, 182 terörist ve 1.880 kilogram uyuşturucu ele geçirildi" dedi.
Azerbaycan-Ermenistan barış süreci ve Libya’daki askeri iş birliğine de değinen Güler, Türkiye’nin bölgesel istikrar için yürüttüğü diplomatik çabaların sürdüğünü ifade etti.
Yunanistan’la ilişkilerde diyalog çağrısı yapan Güler, provokatif girişimlere karşı gereken tedbirlerin alındığını belirtti:
"Yunanistan ile aramızdaki sorunların diyalog ve diplomasi yoluyla çözülmesi Ege Denizi'nin bir barış ve iş birliği alanına dönüşmesi yönündeki samimi çabalarımız uzun süredir devam etmektedir. Gelinen nokta Ege'deki gerginliğin karşılıklı anlayış ve diyalogla yönetilebileceğini ortaya koymuştur. Bununla birlikte Yunanistan'ın bölgede zaman zaman gündeme getirdiği tek taraflı girişimlere karşı da gerekli diplomatik adımlar atılmakta uluslararası hukuk temelinde ve mütekabiliyet esasıyla her türlü tedbir tavizsiz şekilde hayata geçirilmektedir. Zaman zaman iki ülkenin liderleri tarafından ortaya konan yapıcı çalışmaları sekteye uğratmaya yönelik eylem ve söylemlerle karşılaşıyoruz. Türk ve Yunan halkları arasına fitne sokmak suretiyle siyasi kariyer yapma çabası içinde olanlar tehdit paranoyasından kurtulmalı süreci baltalamaktan vazgeçmelidirler. TSK, kendisine tehdit oluşturmayan hiç kimse için tehdit değildir. Ancak ülkemize yönelebilecek her türlü tehdidi bertaraf edecek güç ve kararlılıktadır."
Güler, Kıbrıs konusunda da Türkiye’nin iki devletli çözümden yana olduğunu yineledi.
"YUNANİSTAN İSRAİL VE GKRY'NİN ANLAŞMALARI BİZİM İÇİN TEHDİT DEĞİL"
Güler, Yunanistan, İsrail ve GKRY arasındaki iş birliğine ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı:
"Yunanistan, İsrail ve GKRY'nin bir araya gelmesi ve anlaşmalar imzalaması bizim için bir tehdit oluşturamaz. Biz de birçok ülke ile anlaşmalar imzalıyoruz. Ama bu anlaşmaları belli bir ülkeye karşı yapmıyoruz. Gayri askeri statüdeki adalara da İsrail'den alacakları hava savunma sistemlerini yerleştireceklerine dair haberler gündeme geliyor. Buralar adı üzerinde Gayri Askeri Statüdeki Adalar, yani hukuken silahlandırılmaması gereken adalar. Biz bu konuda gerekli çalışmaları yapıyoruz. Öyle çok fazla heveslenmesinler. Yunanistan Savunma Bakanı Dendias 2030 diye bir projeksiyon açıkladı. Artık kadınları da askere alalım diyorlar. Yunan Kara ve Deniz Kuvvetlerine müracaat eden neredeyse kimse yok. Yani personel temini onlar için büyük bir sorun. Daha birkaç gün önce Yunanistan'ın Havacı Astsubayları yönetimi protesto etmek için rapor alarak işe gitmediler. Öncelikle bu problemlere yoğunlaşmaları gerekir"
Gazze’de ateşkesin kalıcı olması için uluslararası toplumun kararlı bir tutum sergilemesi gerektiğini belirten Güler, Türkiye’nin tüm kurumlarıyla yardıma hazır olduğunu ifade etti.
Karadeniz'deki güvenlik risklerine karşı Türkiye'nin Montrö Sözleşmesi’ni dikkatle uyguladığını belirten Güler, bölgede görev yapan mayın temizleme birliklerinin faaliyetlerinin sürdüğünü bildirdi.
Türkiye’nin NATO içindeki katkı sıralamasında yedinci sıraya yükseldiğini açıklayan Güler, 2026 NATO Zirvesi’nin Ankara’da yapılacak olmasının önemine dikkat çekti.
Havacılık alanındaki son gelişmeleri de aktaran Güler, KAAN, Hürjet ve Kızılelma projelerinin ihracat talebi gördüğünü ve modernizasyon çalışmalarının sürdüğünü belirtti. Milli uçak gemisi, TF-2000 ve MİLDEN projeleriyle ilgili somut adımlar atıldığını söyledi.
Türkiye'nin Gazze İstikrar Gücü’ne katılım kararının sürdüğünü belirten Güler, "İsrail istemese de tüm hazırlıklarımız tamam" dedi.
Güler, İngiltere, Katar ve Umman’dan alınacak Eurofighter uçaklarıyla ilgili detayları paylaşarak, ikinci el uçak alımına yönelik eleştirileri reddetti.
S-400 ve CAATSA yaptırımlarına ilişkin olarak ise"ABD ile bu konuda çözüm yönünde temaslarımız devam ediyor" dedi.
İHA AÇIKLAMASI
Güler, 15 Aralık'ta vurularak düşürülen İHA ile ilgili soru üzerine şu değerlendirmeyi yaptı:
"15 Aralık tarihinde F-16'larımız tarafından vurularak düşürülen İHA, tespit edilmesi zor bir hava aracı. Tespit eden arkadaşlara da teşekkür etmek istiyorum. Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle Karadeniz'de İHA ve insansız deniz araçları (İDA) yoğun olarak kullanılıyor. Bizim vurduğumuz İHA da kontrolden çıkmış bir hava aracıydı. F-16'larımız tarafından takip edilerek meskun mahallerin uzağında en uygun ve en emniyetli yerde hava-hava füzesiyle vuruldu. Füzeyle vurulduğu için paramparça oldu. Enkazını arama çalışmaları devam ediyor. Enkaz bulunduğunda yapılacak inceleme sonucunda kamuoyunu bilgilendireceğiz."
Rusya-Ukrayna savaşının Karadeniz'deki deniz ve hava seyahat güvenliğine etkileri sorulan Güler, savaşta İHA ve İDA'ların karşılıklı olarak yoğun şekilde kullanıldığını belirterek, şu yanıtı verdi:
"Bu durum bölgede hem ticaret gemileri, hem yolcu uçakları için büyük tehlike oluşturuyor. 15 Aralık'ta vurarak düşürdüğümüz İHA olayında da hava trafiği için de hemen tedbir aldık. O güzergahtaki uçakları en yakın havalimanlarına yönlendirerek emniyetli şekilde inmelerini sağladık. Uçaklarımızın güvenliğini sağladıktan sonra İHA'yı vurarak düşürdük. Daha sonra sivil hava trafiğinin güvenli şekilde devam etmesini sağladık. Karadeniz'de kritik su üstü ve sualtı tesislerimizi korumak için de gerekli tedbirleri alıyoruz. Sondaj gemilerimiz hayati önemi haiz. Rotasını şaşıran veya kontrolden çıkan İDA’lara karşı veya su altından gelebilecek tehditlere karşı geliştirdiğimiz ve uyguladığımız tedbirlerimiz var."
"KONUŞMA SIRASI BİZE GELECEK"
Türkiye'nin Avrupa Güvenlik Eylemi'ne (SAFE) katılımına ilişkin soru üzerine Güler, Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle bütün ülkelerin savunma harcamalarını artırdığına dikkat çekerek, şunları kaydetti:
"Avrupa da bu konuda eksikliğini fark ederek Avrupa Güvenlik Mimarisi'ni oluşturmaya çalışıyor. Şu an birçok Avrupa ülkesinin mühimmat ve silah noktasında noksanlığı var. Savunma ve güvenlik için birçok silah ve teknolojiye ihtiyaçları var. Bu kapsamda birçok Avrupa ülkesi bizimle iş birliği konusunda istekli. Hal böyleyken başta Yunanistan olmak üzere kendi çıkarlarını Avrupa güvenliğinin önüne koyarak Türkiye'yi bu oluşumun dışında tutmaya çalışan ülkeler olduğunu görüyoruz. Türkiye'nin SAFE programına dahil edilip edilmeyeceğini çok fazla dikkate almıyoruz. Çok ihtiyaç duydukları kritik bir zamanda konuşma sırası bize gelecek"