Hazal Ocak / Hazar Dost
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun Yüksek Seçim Kurulu (YSK) başkan ve üyelerine 'ahmak' dediği gerekçesiyle açılan davanın dün görülen duruşmasında karar çıktı. Mahkeme İmamoğlu'na 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası ve siyasi yasak verdi.
İmamoğlu hakkında verilen karar tepkilere neden olurken; İmamoğlu İBB'nin Saraçhane'deki binası önüne çağrı yaptı. Çağrıya ilk karşılık veren İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener oldu. Akşener, Ankara'dan İstanbul'a geldi. Vizyon temaslarına Almanya'nın başkenti Berlin'de devam eden CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da hemen programını iptal ederek özel uçakla İstanbul'a geldi. CHP'li büyükşehir belediye başkanları da İmamoğlu'nu yalnız bırakmadı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ni yerel seçimlerde kazandıktan sonra kucaklaştıkları video viral olan ve seçim sürecini birlikte yürüttükleri CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu da dava boyunca ve sonrasında İmamoğlu'nun yanındaydı.
Dün Saraçhane'de tarihi bir konuşmaya imza atan İmamoğlu, bugün için de altılı masayı oluşturan liderlerle birlikte Saraçhane'de olacaklarını açıklayarak desteğe çağırdı.
Saraçhane'de toplanmalar başladı. Alana girişte bomba araması yapıldı. Konuşmaların yapılması için kurulan platforma "Millet iradesine sahip çıkıyor" ifadelerine yer verildi. İmamoğlu'na destek için altı partinin yanı sıra Sivil Toplum Kuruluşları (STK) ve sendikalar da alanda.
Alana gelen vatandaşlar "Gün gelecek, devran dönecek, AKP halka hesap verecek" sloganları attı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Saadet Partisi Genel Başkan Vekili Sabri Tekir, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ve Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal ve Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, İBB binasına giriş yaptı. Liderleri, İmamoğlu karşıladı.
CHP'nin büyükşehir belediye başkanları sahneye geldi. İmamoğlu'na destek için Saraçhane'ye gelen belediye başkanları şöyle:
- Adalar Belediye Başkanı Erdem Gül
- Bakırköy Belediye Başkanı Bülent Kerimoğlu
- Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat
- Kadıköy Belediye Başkanı Şerdil Dara Odabaşı
- Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç
- Şişli Belediye Başkanı Muammer Keskin
- Büyükçekmece Belediye Başkanı Kemal Çebi
- Avcılar Belediye Başkanı Ali Kılıç
- Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık
- Esenyurt Belediye Başkanı Kemal Deniz Bozkurt
- Ardahan Belediye Başkanı Faruk Demir
- Artvin Belediye Başkanı Demirhan Elçi
- Bilecik Belediye Başkanı Melek Mızrak Subaşı
- Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan
- Burdur Belediye Başkanı Ali Orkun Ercengiz
- Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan
- Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan
- Kırklareli Belediye Başkanı Mehmet Siyam Kesimoğlu
- Sinop Belediye Başkanı Barış Ayhan
- Yalova Belediye Başkanı Vefa Salman
- Tekirdağ Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Albayrak
- Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Gürün
- Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer
- İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer
- Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş
- Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen
- Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu
- Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek
- Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar
- Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş
Liderler protokolde harf sırasına göre oturdu.
'16 milyon insanımızdan ne istiyor bu insanlar?'
İşte İBB lideri Ekrem İmamoğlu'nun tarihi buluşmada yaptığı tarihi konuşma:
"Saygıdeğer genel başkanlarımız, çok değerli demokrasiye inanan, hemşehrilerim, hanımefendiler, beyefendiler, gençler, çocuklar, demokrasiye inanan yüze Türk milleti evinize hoş geldiniz. Burası Saraçhane, burası sizin eviniz. Burası milletin evi. Burada siz ne derseniz o olur. Ne derseniz o olur. Ama önce sizlere soru sormak istiyorum. Bana bu sorunun cevabını vermenizi istiyorum. Ülkeyi yönetenlerin milletimizle ne alıp veremediği var? Sizden ne istiyorlar? 31 Mart'ta oyunuzu kullandınız, saymadılar. Zarfa attığınız 4 oy pusulasından - bu arada bu 4, o dört değil- 3'ü geçerli, büyükşehir belediyesi için kullandığınız oy ise geçersizdir dediler. Sizin helal oyunuzu iptal ettiler, seçimi yenilediler. Sizin seçtiğiniz büyükşehir belediyesine eskiden bizden bir gün önce kamu bankalarından bol bol kredi verirlerdi. Sizin seçtiğiniz yönetime tam 3 buçuk yıldır bankalardan bir kuruş vermiyorlar. Sizin seçtiğiniz yönetim çok daha uygun koşullarda fonlar bulup getiriyor. Bu defa da uydurma bahanelerle aylar, yıllar geçiyor onay vermiyorlar. Sizinle alıp veremedikleri ne var bunların? 16 milyon insanımızdan ne istiyor bu insanlar?
Hepimizin çok yakından bildiği, eskiden bu şehirde taksilerle ilgili kararları İBB alırdı. Artık taksi kararları İstanbul'dan değil Ankara'dan alınacak diyorlar. Daha ilginç şeyler var. Mesela bu çok komik. Eskiden Gezi Parkı'nın mülkiyeti sizin seçtiğiniz büyükşehir belediyesine aitti. Yok dediler, Gezi Parkı artık vakfa ait olacak, biz yöneteceğiz dediler. Daha onlarca örneği sayabilirim. Siz ne yaptınız, bir kere değil iki kere üst üste belediye başkanı seçtiniz. Onlar sizin seçtiğiniz belediye başkanını görevden alıp hapsetmek için mahkemeden karar çıkardılar. Üstelik baktılar mahkemenin hakimi istedikleri gibi karar vermeyecek, onu sürüp başka hakim getirtip karar çıkarttılar. Bu ülkeyi yönetenlerin sizinle ne dertleri var?
'Yok, öyle kolay kaçmak yok'
(Hükümet istifa sloganları atıldı)
Yok, öyle kolay kaçmak yok. Onları gönderecek altı siyasi partinin lideri burada.
(Hak, hukuk, adalet sloganları atıldı)
Bakın size bir şey söyleyeyim. Bu ülkeyi yönetenler hasta, hasta. Hem de çok hasta. Bunlar milletin iradelerine karşı alerjisi olan insanlar. Milli irade kendilerinden yana bir karar verirse hiç sorun yok ama başka türlü bir karar çıkarsa bütün arızalar başlıyor. Milli iradeyi geçersiz kılmak için ellerinden geleni yapıyorlar ama yapsınlar, nafile, nafile, nafile.
'Ne din ne iman gözetiyorlar'
Ne hukuk, ne ahlak gözetiyorlar. Ne din ne iman gözetiyorlar. Her şeyi yok sayıyorlar. Gözleri hiçbir şey görmüyor. Bugün burada işte bu büyük kalabalığı harekete geçiren sizlerin ortak vicdanıdır. Hepimiz birbirimiz için buradayız. Haksızlığa ve adaletsizliğe karşı buradayız.
Milyonlarca insan harekete geçiyor. Demokrasi için ayağa kalkıyor. Demokrasi ve özgürlük için hak, hukuk ve adalet için ayağa kalkıyor. Bu bir adalet refleksidir. Sizler ortaya koyduğunuz şey bu rızanın kalktığının kanıtıdır. Vicdansızlığın olduğu anlarda olur. Dün de oldu, şimdi de oluyor. Milletin iradesine alerjiden varsa, seçim sonuçlarını hazmedemiyorsan tavsiyemiz siyaset yapmayacaksınız. 16 milyon İstanbullu senin gözünde bir ve eşit değilse, 85 milyon vatandaşımızı eşit görmüyorsan bu ülkeyi yönetiyorum diyemezsiniz. Bu ülkeyi yönetmiyorsunuz sadece birtakım çıkar gruplarını, seçilmiş dernekler, karanlık odakları yönetiyorsunuz. İsraf düzeni kurdular ve sonsuza kadar sürsün istiyorlar. İstanbul'un canına okuyan bir düzendi bu. Ben seçimden önce yetki isterken, görevi verin bu israf düzenini yok edelim dedim. Hatta şeffaflıktan asla vazgeçmeyeceğimizi ilave ettim.
'İstanbullunun insafsız bir yönetime tahammülü yok'
Kişilere, gruplara, vakıflara, cemaatlere, partilere, kişisel yakınlığınızın olduğu bu tarz kurumlara yakın olmayacağız dedik. İstanbullular beni bunun için seçtiler. İsraf düzenine hep birlikte son verdik. Bütçemizi 16 milyon İstanbullunun emrine sunduk. Bir avuç insan avucunu yaladı. Bugün bize yapılanların tümü işte bu yüzden. Bu sadece israf düzenine son vermekle kalmadık. İstanbul'da insaf düzeni kurduk. İnsan düzeni onların bilmediği şey. İnsaf düzeni adalet demektir.
(Hak, hukuk, adalet sloganları atıldı)
İstanbul, 3.5 yıldır vicdana ve mantığa uygun bir şekilde yönetiliyor. İstanbul'da artık hiçbir zaman İstanbullunun heba edecek bir düzene asla izin vermeyecek. Artık İstanbullunun adaletsiz kısacası insafsız bir yönetime tahammülü yok. Türkiye'de aynen bu şiarla görevini bu şekilde yapan 11 belediye başkanımız sayesinde de Türkiye'de millet israf düzenini istemiyor. 1001 numara çeviriyorlar. Cumhuriyet, yöneticilerin hadlerini bildiği bir rejimdir. Kim olursa olsun, hangi partiden olursa olsun halkın oylarıyla seçilmiş bir yöneticiyi haksız biçimde görevden almak haddiniz bilmemektir. Hukukla bağdaşmaz. 100. yılına girerken Türkiye Cumhuriyeti bu ülke vatandaşlarının kanıyla hep birlikte mücadele ederek kurulmuştur. Cumhuriyet herkes eşit olsun diye kuruldu. Cumhuriyet kimsesizlerin kimsesidir. Atatürk'ün dediği gibi 'Toplumda en yüksek hürriyetin sağlanması ve korunması için Cumhuriyet kuruldu.' Bu yüksek hürriyeti nasıl kuracağız? Atatürk, 'Milli egemenliğin kurulmasıyla' diyor. 'Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir' diyor.
Türkiye yol ayrımındadır. Milli egemenliği kabul edenlerle, milli iradeye alerjisi olanlar arasında bir yol ayrımındayız. Milli egemenliği, kayıtsız şartsız kabul edenlerin yanında duracaksınız. Hepimize eşit saygı, sevgi duyulmasını istiyorsunuz adres altılı masa.
'Söz veriyorum'
İBB Başkanı olarak 16 milyonun yetki verdiği bir kardeşiniz olarak altılı masanın en çalışkan neferi olacağım. Genel başkanlarımın ve hepinizin huzurunda söz veriyorum. Türkiye'nin işte buna çok ihtiyacı var.
Çünkü 6 liderin birlikte ortaya koydukları iradenin Türkiye için ne kadar hayati, ne kadar değerli olduğunu görüyorum, biliyorum. O nedenle kendilerine saygı duyuyorum, şükran hissediyorum.
Bugün burada oldukları, İstanbullunun iradesine sahip çıktıkları için ayrıca teşekkür ediyorum.
Altı lider, bu ülkenin bütün renkliliğini ve çeşitliliğini yansıtan, 85 milyonun tamamını kapsayan bir anlayışa ve temsiliyete sahiptir.
'Benim arkamda sığınacak mahkemelerim yok, büyük millet var'
Ve en önemlisi, toplumun bütün kesimleriyle, bütün siyasi aktörlerle iletişim kurmaya, müzakere etmeye, çözüm bulmaya hazır bir liderlik sergiliyorlar. Türkiye’nin işte buna ihtiyacı var. Ben ortak akla, ortak aklın iradesine inanıyorum. Toplumun birlikte, barış içinde ortak bir geleceği inşa edebileceğine inanıyorum.
Onlardan ve onların dikte ettirdiği yok hükmündeki kararlardan korkmuyorum. Benim sığınacak hakimlerim, savcılarım, mahkemelerim yok. Benim arkamda bu büyük millet var! Sizler varsınız, sizleer…
Bu milletin birliğini inşa etmeye karar vermiş, bu masanın vatansever liderleri ve onların kurduğu Türkiye İttifakı var. Sizler şimdi, bugün burada, yeniden ve çok daha güçlü şekilde birlik iradesi ortaya koyuyorsunuz. Bugün burada konuşan saygıdeğer liderler işte bu beklentinin siyasi iradesini temsil ediyorlar…Buradaki birlik iradesi, toplumu yoksulluğa, adaletsizliğe, çaresizliğe mahkum etmeye çalışan iktidarın karşısında ülkenin tek umudu, yegane çaresi ve en büyük gücüdür.
'Bu ittifak acizlerin devrine son verecek'
Buradaki irade, Türkiye’nin demokratik ve güçlü bir devlete, huzurlu ve zengin bir topluma, eşit ve özgür yurttaşların ortak geleceğine kavuşmanın umudu, iradesi ve teminatıdır. Bu ittifak basiretin ve ferasetin ittifakıdır. Bu irade ve bu ittifak, zorla baskıyla, yargı darbesiyle bu ülkeyi yönetebileceklerini, milli iradeye şekil verebileceklerini zanneden acizlerin devrine son verecek.
Bugünden itibaren Türkiye için yeni bir dönem açılıyor. Cumhuriyetin ikinci yüzyılında demokrasisi tahrip olmuş, vatandaşları yoksulluğa mahkum edilmiş, meclisi çalıştırılmayan, adaleti çökmüş bir ülke olmaktan kurtulacağız. Bu ülkede kurdukları Bozuk Düzeni ortadan kaldıracağız.
Rahmetli Bülent Ecevit’in sözleriyle söylersek…
“Bozuk düzen onarılır, ama bu düzen bozuk da değil, çürümüş düzendir ve çürümüş her şey gibi çürüğe çıkarılmalıdır.”
Kamplara ayrılmış, kutuplaştırılmış aziz milletimizi yeniden birleştireceğiz. Hayat pahalılığına son vererek, ekonomiyi rayına sokacağız. Ülkeye özgürlüğü ve demokrasiyi getireceğiz, medyayı bağımsızlaştıracağız.
Kazandıran slogan ile bitirdi: Her şey çok güzel olacak
Hürriyet şairi Namık Kemal’in dediği gibi…
“Zulüm ne kadar pervasız olursa olsun, zulmün binasını biz yıkarız.
Dünyanın merkezine gömseler de, yerküreyi patlatır çıkarız.”
Umudunuz hiç eksik olmasın, birlikte karanlık günleri yeneceğiz. Asla öfkeye kapılmayacağız ama kararlı olacağız. Çünkü bu dava bana açılmış bir dava değil. Bu dava ülke, adalet, eşitlik davası.
2023 çok güzel olacak. Yalnız benim ya da senin için değil. Bütün vatandaşlarımız için çok güzel olacak. Herkes kazanacak. Hepinizi çok seviyorum. Her şey çok güzel olacak. Her şey çok güzel olacak."