CHP lideri Kılıçdaroğlu miting sonrasında aralarında benim de olduğum bir grup gazeteciyi soruları yanıtlamak üzere otel odasına çağırdı. En sıcak gündem, elbette ki seccade hadisesiydi. Kılıçdaroğlu’na Erdoğan’ın Bağcılar’da mitinge seccadeyle çıktığını hatırlattım.
Şu yanıtı verdi CHP lideri:
“Kul hakkı yiyenler, bu sorgulamayı yapamaz. Açık ve net söylüyorum. Erdoğan kul hakkı yiyen bir insan. Ben yemeyen bir insanım. Kim dürüst?”
Fox TV’den Gülşah İnce’nin sorusu üzerine o geceye dair şunu söyledi:
“Biz önümüze bakamayız. Önümüzde koruma vardır. ‘Burada merdiven var, aman dikkat edin’ diye uyarırlar. Ona göre ayağımızı atarız. Üstelik yalnız değilim. İsmail Müftüoğlu da orada. Kalabalık bir grup vardı. Bizim partililer vardı.”
Voice Of Amerika’dan Hilmi Hacaloğlu’nun “Bu tartışmadan iktidara ekmek çıkar mı?” sorusu üzerine şöyle dedi:
“Çıkacağını sanmıyorum. Burada samimiyet önemli. İstismar değil. Ben samimiyim. O istismar ediyor. Halkın da bunu anlayacak ferasetle sahip olduğuna inanıyorum.”
Dün ayrıca…
Kılıçdaroğlu’nun da şahit gösterdiği, eski Adalet Bakanı İsmail Müftüoğlu ile görüştüm. Çünkü seccade hadisesinin gerçekleştiği iftar davetini, Müftüoğlu’nun lideri olduğu İstanbul Platformu düzenlemişti.
ATEŞ VE BÜLBÜL SECCADEYİ KALDIRMADI
Müftüoğlu’na göre Ataşehir’deki bir lokantada yapılan iftardan sonra eski AK Parti milletvekillerinden Azmi Ateş ve emekli Danıştay üyesi Taha Erdinç Bülbül, akşam namazını lokantada kılmak istedi.
İşletmenin sahibi C.D. ofisini gösterip iki seccade verdi. Ateş ve Bülbül namazdan sonra başkaları kılar diye seccadeleri kaldırmayıp öylece bıraktı. İşte, Kılıçdaroğlu’nun fark etmeden bastığı seccadeler bunlardı.
Müftüoğlu, dün yazılı açıklama yaparak, “Kılıçdaroğlu’nun bir dahli olmadığı gibi ihmal sonucunda gelişmiştir” dedi.
Hükümeti eleştiren Müftüoğlu, şöyle devam etti:
“İçinde bulunduğumuz ekonomik, sosyal ve siyasal problemlerin üzerini seccadenin boyutu örtmeye yetmiyor.”
Müftüoğlu, seccade hadisesine dair olarak sorularımı yanıtladı.
İftar organizasyonundan biraz bahsedebilir misiniz?
Her sene parti genel başkanlarına iftar veririz. Bu sefer davete Kemal Bey ve Temel Bey döndüler. Nitekim 11 Nisan salı günü Temel Bey konuşacak. Diğerleri “Geliriz” derlerse onlar da konuşacak. 31’inde Kemal Bey teşrif etti. Biraz erken geldiği için arka odaya aldık, sohbet ettik. Zaman yaklaşınca içeriye geçtik.
İftardan önce yerde bir seccade yoktu, değil mi?
Yok, efendim, alakası yok. İftardan sonra biz kısa bir konuşma yaptık. Kendisine rahat konuşabilmesi için imkan sağladık. Çok oturaklı, ibret verici, herkesi kucaklayıcı bir konuşma yaptı. Çok takdir topladı. Konuşma bitince dedim ki “Kahve isterseniz içeride beraber içelim.” “Hay hay” dedi. İçeriye geldik, konuşuyoruz. İkimiz de birbirimize bakıyoruz. Aşağıda bir şey var mı, yok mu, farkında değiliz.
Kemal Bey’in iftara katılacağını öğrenen aday adayları rica etti “Görüşebilir miyiz” diye. Dedim “Gelsinler, görüşsünler.”
İftar açıldıktan sonra Azmi Ateş ile Taha Erdinç Bülbül hemen geldiler, namazlarını kıldılar. Seccadeyi buranın sorumlusu olan Cüneyt Dengiz veriyor. Cüneyt Bey arkasını takip etmeyip çıktığı, onlar da toplayıp kenara koymadıkları için bu seccadeler kaldı. Biz de üzerine geldik. Görmedik.
Onlar niye kaldırmıyor?
Başkaları kılar düşüncesiyle bırakmışlar. Arkadaşların kastının olması mümkün değil. Tanıdığımız bildiğimiz dostlarımız bunlar. Bir yanılgı var. Ben bile göremedim. İsmail bey, benim gibi bir adam görmez mi? Daha sonra resimler piyasaya servis edilince gördüm ve vahlandım. Hadi, ben görmedim. Canan Hanım (Kaftancıoğlu) da görmedi. Kemal Bey geldi, o da görmedi. Arkada 15-20 kişi var. Bekliyorlar görüşebilmek için. Böyle bir hal.
Ortam mı karanlıktı?
Yok, halılar aynı renkte aşağı yukarı. O fark edilemedi.
Ne kadar vakit geçirdiniz?
Azami 10 dakika. Çünkü adaylar geldiler, kendilerini tanıttılar, resim çektiler ve çıktılar. Kemal Bey’i yolcu ederken de farkında değilim. Kemal Bey de fark etmedi.
Cumhurbaşkanı seccadeyle miting kürsüsüne çıktı. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Kılıçdaroğlu’nu suçladı. Ne düşünüyorsunuz?
Tamamen haksız bir ithamdır. Kemal Bey son derece edepli bir insan. Manevi değerlere dikkat eden bir insan olduğunu görüyorum. Ancak bunlar tabi fırsattan istifade etmeye kalkan, bitmişliklerinin bir başka şekilde örtülmesine gayret eden adamlar. Burada kasıt olması mümkün değil. Tamamen ihmal var. Basiret bağlanması mı diyelim, anlayamadım.
Bakın İmamı Azam’ın bir kıssası var. Küfeliler diyor ki “Sinek kanı namazı ifsad eder mi?” İmamı Azam da diyor ki “Hüseyin’in kanı yere dökülmüş. Onun değil de sineğin kanının seccadeyi kirletip kirletmediğinden bahsediyorsunuz.” Durum bu.
Seccade kutsal, ona basmak günah mıdır?
Alakası yok efendim, ne kutsallığı var? Temiz bir yerde namaz kılınsın diye kullanıldığı, bazen halıların üzerinde namaz kılındığı için kullanılmadığı hepimiz tarafından bilinmektedir. Bu kutsallığı, bunları kendilerine rant çıkarmak için dillendirip durmuşlardır. Yoksa kutsallığı yoktur.
Ona basmak günah mıdır?
Bir defa bu isnatta bulunmak en büyük günahtır.
Altılı Masa’nın en çalışkan neferi
CHP lideri ve cumhurbaşkanı adayı Kılıçdaroğlu, ilk mitingini dün Trabzon’da gerçekleştirdi.
Planlı bir miting değildi.
Denebilir ki iktidar baskısından ötürü biraz mecbur da kalındı.
CHP lideri, grup toplantısı için bu hafta Trabzon’u seçmişti ve bu amaçla Atatürk Meydanı’nda üç bin kişilik çadır kurulacaktı. Trabzon Valiliği ve Büyükşehir Belediyesi “Olur” demişti. İddiaya göre AK Parti Trabzon Milletvekili Salih Cora’nın müdahalesiyle bir gün önce izin iptal edildi.
Ardından AFAD devreye girdi.
Şehirde sıcak havalar azar azar bastırmışken, AFAD mitingden bir gün önce ürkütücü bir uyarı yayınladı.
O uyarı şöyle:
“Meteorolojiye göre yarın Trabzon’da kuvvetli fırtına bekleniyor. Ağaç ve direk devrilmesi, çatı uçması ve baca gazı zehirlenmelerine karşı dikkatli olun.”
CHP’liler direnerek, yasaklanan çadır yerine meydanda miting kürsüsü kurdu.
Miting kalabalıktı
Ramazan günü olduğu (Kimileri iftara kadar uyuyordur), erken bir saatte düzenlendiği ve önceden bir hazırlık yapılmadığı hesaba katılırsa, mitingde ciddi bir kalabalık katıldı.
Atatürk Meydanı hınca hınç doluydu.
Kadınlar ve gençlerin çokluğu ve coşkusu göze çarpıyordu.
Millet İttifakı ortaklarından da rağbet vardı. Bu rağbet, ittifakın kaynaşmışlığını kanıtlıyor.
Yüzü liderine dönük ve ayakta...
Benim en çok dikkatimi çeken, Kılıçdaroğlu’nun adaylığı ilan edilene kadar rakibi diye görülen Ekrem İmamoğlu’nun kampanyaya adanmışlığı oldu. İmamoğlu, aylardır “Altılı Masa’nın en çalışkan neferi ben olacağım” diyordu.
Gerçekten, en çalışkan nefer olduğunu memleketi Trabzon’da gösterdi.
İmamoğlu, ev sahibi gibiydi.
Önce o söz aldı.
Liderine Trabzonspor forması ve kaşkolu ile kasket hediye etti. Bu esnada, kürsüye bakan bir binaya, Kılıçdaroğlu ve İmamoğlu’nun fotoğraflarının bulunduğu, “Kasketleri taktık, başlıyoruz” yazılı pankart asıldı.
Kılıçdaroğlu konuşurken dakikalar boyunca yüzü CHP liderine dönük halde ve ayakta bekledi, İmamoğlu. Kılıçdaroğlu, bu fotoğrafı Twitter’da “İşte benim evladım” diye paylaştı.
İnce rüzgarını kesebilir
İmamoğlu’nun mitinglerde, “Oyları bölmeyin” çağrısı yapması Muharrem İnce’ye olan yönelimi kesmeyi amaçlıyor.
O da biliyor ki…
Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanı adaylığı kesinleştikten sonra, İmamoğlu’nu ve Yavaş’ı destekleyenler İnce’ye aktı. İmamoğlu, bu oyu Kılıçdaroğlu’na çevirme stratejisini izliyor.
İmamoğlu’nun milliyetçi ve muhafazakar seçmendeki imajı Kılıçdaroğlu’nun yelkenlerini şişirecektir. Önümüzdeki hafta İmamoğlu’nu Tokat ve Amasya’da mitingde göreceğiz. Ardından Karadeniz’i gezecek.
İmamoğlu’nun çabasına Mansur Yavaş ve İyi Parti lideri Meral Akşener’in de omuz vermesi gerekiyor. Cumhur İttifakı’nda Türkiye tarihinin en aşırı sağ koalisyonu kurulmuşken,
Millet İttifakı’nın zaferi eli CHP’ye oy vermeye gitmemiş olan milliyetçi ve muhafazakarları ikna etmekten geçiyor.
Bu arada, Trabzon’da dün açık ve sıcak bir hava vardı.
Değil fırtına kopması…
Yağmur damlası bile düşmedi.
Bir ağaç ve direk devrilmiş, bir çatı uçmuşsa AK Parti Trabzon İl Başkanlığı çevresinde olmuş olmalı.