CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Ankara'da CHP Genel Merkezi'nde ev kadınlarıyla bir araya geldi. Kılıçdaroğlı ev kadınlarına; “Söyleyin, Kılıçdaroğlu’nun saraylarda oturma gibi bir beklentisi, düşüncesi yok. Saray değil mütevazı evinde oturacaksın. Vatandaş gibi yaşayacaksın. Vatandaşın derdiyle dertleneceksin. Eğer saraylarda yaşarsan milleti unutursun. Bunlar milleti unuttular, diyeceksiniz. Bu kadar açık, bu kadar net" sözleri ile seslendi. Kılıçdaroğlu, “Diyebilirsiniz ki bu parayı nereden bulacaksınız? Hiç endişe etmeyin. Bu kardeşiniz 27 buçuk yıl Maliye’de çalıştı. Para nasıl toplanır, bütçe nasıl yapılır, tasarruf nasıl yapılır, hepsini biliyorum. Hiç endişe etmeyin o beşli çetelerden milyar dolarları alacağım, millete vereceğim. Benim hiç kimseden korkum yok. Çünkü verilmeyecek hesabım yok” dedi.
Toplantıya; CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka da katıldı.
Kürsüye, “Türkiye seninle gurur duyuyor”, “İktidar” sloganları ile çıkan Kılıçdaroğlu, “Bir dakika… İktidar olmak için çalışmak lazım. Bir. İki, nasıl çalışacağız? Kadın Kolları Genel Başkanımız (Aylin Nazlıaka) konuşma yaparken güzel bir şey söyledi. ‘Beşik sallayan kadın, isterse dünyayı da sallar’ diye” dedi.
Kılıçdaroğlu, ev hanımlara şöyle seslendi:
'İktidardakini değiştirmemiz gerekiyor'
Kadın olsun erkek olsun, yaşlı olsun genç olsun Türkiye büyük bir sıkıntı içinde. Bu sıkıntıyı en yakından hissedenler de kadınlar. Dolayısıyla Türkiye’yi bu girdaptan çekip çıkarmamız lazım. Hepimizim huzura, rahat yaşamaya ihtiyacı var. Hepimizin çocukları iş sahipleri olsun, elleri ekmek tutsun diye beklentilerimiz var. Ama bugünün Türkiye’sinde bunları yeteri kadar yapamıyoruz. O zaman ne yapmamız gerekiyor? İktidardakileri değiştirmemiz gerekiyor.
'Demokratik yollarla beyefendiyi yolcu etmemiz lazım'
Geldin kardeşim, 20 yıldır çalışıyorsun. 20 yılın sonunda işsizlik, yoksulluk, fakirlik bıraktın. Türkiye’nin buradan çıkması lazım. O zaman demokratik yollarla beyefendiyi yolcu etmemiz lazım. Yani sandığa gitmemiz lazım.
İki, siz konuşurken doğal olarak itiraz edenler, suçlayanlar olabilir. Kavga etmenin hiçbir mantığı yok. Onları sakin bir şekilde dinlemek, sonra da kendi düşüncelerinizi onlara aktarmak… Dolayısıyla çalışırken; neyi, nasıl yapacağımızı çok iyi bilmeliyiz. Hangi ortamda neyi söyleyeceğimizi çok iyi bilmeliyiz. İnsanları kaybetmek değil, insanları kazanmalıyız. İnsanları kazanacağız ki Türkiye de kazansın.
'Deyin ki kılıçdaroğlu, siyasete girdiği gün mal varlığını kendi internet sitesine koydu'
İktidarda olanlar, yani devleti yönetenler; mal, mülk sahibi oluyor iseler artık onlar kendi mallarını, mülklerini korumak için çaba harcarlar. Vatandaşı korumak için değil. Bunu da gittiğiniz her yerde söyleyin. Deyin ki Kılıçdaroğlu, siyasete girdiği gün mal varlığını kendi internet sitesine koydu. Eşinin yüzüğüne kadar oraya koydu. Tamamı kendi alın terimle kazandığım. Bir insan alın teriyle kazandığından utanmaz. İnsan nereden utanır? Çalar, çırparsanız utanırsınız. Mal varlığınızı açıklamazsınız.
'Söyleyin, Kılıçdaroğlu’nun saraylarda oturma gibi bir beklentisi, düşüncesi yok'
Yine söyleyin, Kılıçdaroğlu’nun saraylarda oturma gibi bir beklentisi, düşüncesi yok. Saray değil mütevazı evinde oturacaksın. Vatandaş gibi yaşayacaksın. Vatandaşın derdiyle dertleneceksin. Eğer saraylarda yaşarsan milleti unutursun. Bunlar milleti unuttular diyeceksiniz. Bu kadar açık, bu kadar net.
'Söyleyebilirsiniz, Kılıçdaroğlu geldiğinde bir yıl içinde Türkiye’de yurt sorununu tamamen çözecek'
Yine söyleyeceksiniz… ‘Oğlumu, kızımı yetiştirdim. Üniversite sınavını kazandı… Yurt bulamıyoruz. Nerede kalacak benim evladım, kızım?’ diye soracaksınız. Bu derdi çeken çok fazla anne var. Bir yer kiralamaya kalksa bir anne söyledi, kira parasını ödeyemiyorsunuz. Oysa sosyal devlette her çocuğun bir yurdu olmalı. Kız, erkek yurtları olmalı. Sıcak, soğuk suyu olmalı, geniş bant internet erişimi olmalı, kütüphanesi, güzel bir yemekhanesi olmalı. Ne annenin ne babanın gözü arkada kalmamalı. Devlet, benim çocuklarıma bakıyor denmeli. Bunlar 20 yıldır yapamadılar. Şunu söyleyebilirsiniz, Kılıçdaroğlu geldiğinde bir yıl içinde Türkiye’de yurt sorununu tamamen çözecek. Her anne, baba güven içinde kızını, oğlunu yurda yerleştirecek.
'İktidar olduğumuzda kadınların hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecek'
Beslenme çantaları… İlkokula başlayan çocuğun beslenme çantaları. Anneler, beslenme çantalarına koyacak doğru dürüst ekmek bulamıyorlar. Bırakın başka şeyleri koymayı. Belediye başkanları arkadaşlarıma söyledim. Bulunduğunuz beldede yoksul aileler varsa, o çocukların beslenme çantalarını siz alacaksınız. Beslenme çantalarına gıdaları siz koyacaksınız. Dolayısıyla çocuk, okula gittiği zaman beslenme çantasını açtığında ona uygun yiyecek o beslenme çantasında olmalıdır. Bunu şimdi biz belediyelerimiz aracılığıyla yapıyoruz. Allah nasip eder iktidar olduğumuzda, kadınların oylarıyla; göreceksiniz ki hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecek. Hiçbir çocuk beslenme çantam boştur da demeyecek. Okulda yiyeceğini diğer öğrencilerle birlikte karnı doymuş olarak evine gelecek.
Allah nasip eder iktidar olduğumuzda bunu Türkiye’nin genelinde, her yerde yapacağız
Söyleyin. Belediye başkanları arkadaşlarıma söyledim. Seçildiğiniz andan itibaren vatandaşlar arasında hiçbir ayrım yapmayacaksınız. Ama bir pozitif ayrımcılık yapacaksınız. Fakir mahallelerden başlayarak bol miktarda kreş açacaksınız. Anne güven içinde getirebilmeli, çocuğunu kreşe yerleştirebilmeli. Çocuk orada sosyalleşebilmeli, eğlenebilmeli, çocuk orada bir şeyler öğrenebilmeli. Anne de düğüne, taziyeye, alışverişe, komşuya gider… Arkadaşları ile beraber bir şeyler yapmak ister. Ama bilir ki benim oğlum, kızım kreşte güven içinde besleniyor, uyuyor, arkadaşları ile eğleniyor, yeni şeyler öğreniyor. Bunu bütün belediye başkanı arkadaşlarım yapıyorlar. Allah nasip eder iktidar olduğumuzda bunu Türkiye’nin genelinde, her yerde yapacağız.
'Dayıyı, torpili bitireceğiz'
Matematikte Türkiye yedincisi olan, sözlüde elendi. Akıl alacak şey değil. Deyin ki gittik, Kılıçdaroğlu bize söz verdi. KPSS’de kim kazandıysa yerleşecek, sözlü sınavı kaldıracağız. Dayıyı, torpili bitireceğiz. Kim kazandıysa aynen devlet hizmetine yerleşmiş olacak.
'Aile destekleri sigortası bir haktır, lütuf değildir'
Deyin ki Kılıçdaroğlu, iktidara geldiğinde Aile Destekleri Sigortası’nı çıkaracak. Aile Destekleri Sigortası bir haktır, bir hak. Lütuf değildir. Yani şu, geliri olmayan veya geliri asgari ücretin altında olan bütün ailelere devlet yardım yapacak. Ama yiyecek dağıtarak değil. Kadının hesabına düzenli bir aylık yatıracak. Kadın gidecek; işçi, emekli, memur gibi oradan sosyal hakkını alacak, çoluk çocuğun rızkını sağlayacak. Diyeceksiniz ki neden erkeğin değil de kadının hesabına parayı yatırıyorsunuz? Çünkü ihtiyacı en iyi bilen kadındır. Bu işi en iyi yapan kadın. Bunun için Aile Destekleri Sigortası’nı anlatın. Aile Destekleri Sigortası, bir güvencedir ve sosyal devletin görevidir. Sosyal devlet; fakirin, fukaranın yanında olan devlet demektir. Sosyal devlet, yoksulun hakkını teslim eden devlet demektir. Bu sizin hakkınızdır bu bir lütuf değildir. Hak isteyeceksiniz ki adalet de gelsin.
'Bir evladımızın aç kalması 85 milyonun aç kalması demektir bana göre'
EYT’lilerin mücadelesini yaptım. En sonunda kabul ettiler. Şimdi kanun teklifi gelecek. Orada eksiklikler varsa eksiklilerin tamamını bir şekliyle çözeceğiz. Çölyak hastası olan çocuklarımız var. Belediye başkanlarımız bu konuda çok dikkatli davranıyorlar. Onlar için katkı yapıyorlar. Bir evladımızın aç kalması 85 milyonun aç kalması demektir bana göre. Bir ailenin karanlıkta kalması 85 milyonun karanlıkta kalması demektir. Bir ailenin suyunun kesilmesi 85 milyonun, ailenin suyunun kesilmesi demektir. Bu ne demektir? Bizim iktidarımızda Allah nasip ederse göreceksiniz hiçbir aile karanlıkta kalmayacak. Hiçbir ailenin suyu kesilmeyecek. Hiçbir aile gelirim yoktur demeyecek, geliri olacak. Ve sosyal devletin güvencesi altında olacak.
14 madde halinde esnaf için ne yapacağımızı açıkladık
Esnaf Bakanlığı kuracağız. Stopajdan şikâyet ediyorlar. Kaldıracağız. 14 madde halinde esnaf için ne yapacağımızı açıkladık. O broşürümüzü alın. Dolayısıyla bunu rahatlıkla anlatabilirsiniz. Esnafın ve çiftçinin, Esnaf Kefalet Kooperatif veya Tarım Kredi Kooperatiflerinden veya bankalardan çektikleri kredilerin faizlerini bir hafta içinde sıfırlayacağız. Esnaf zaten mahvolmuş. Bütün bunların hepsini yapacağız.
'Verilmeyecek hesabım yok'
Diyebilirsiniz ki bu parayı nereden bulacaksınız? Hiç endişe etmeyin. Bu kardeşiniz 27 buçuk yıl Maliye’de çalıştı. Para nasıl toplanır, bütçe nasıl yapılır, tasarruf nasıl yapılır, hepsini biliyorum. Hiç endişe etmeyin o beşli çetelerden milyar dolarları alacağım, millete vereceğim. Benim hiç kimseden korkum yok. Çünkü verilmeyecek hesabım yok. Eğer ülkenize, halkınız için çalışıyorsanız, evlatlarınız için çalışıyorsanız, alın teri dökenler için çalışıyorsanız, emek harcayanlar için çalışıyorsanız, bizi doyuran insanlar sabahın köründe tarlaya gidip çalışırken onların hakkını savunuyorsanız hiçbir şeyden korkmayacaksınız. Çünkü onlar size destek verecektir.”