TBMM Başkanvekili Celal Adan’ın başkanlığında toplanan TBMM Genel Kurulu'nda Tarım ve Orman Bakanlığı ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'nın 2026 yılı bütçeleri görüşülüyor. Bütçeler üzerinde grubu olan siyasi partiler görüş ve önerilerini dile getiriyor.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'nın bütçesine ilişkin söz alan İYİ Parti Bursa Milletvekili Selçuk Türkoğlu, şöyle konuştu:
"Sosyal devlet, tabii ki vatandaşının, özellikle de dezavantajlı kesimlerin barınma meselesini çözmek zorunda. Bu, bir bağ bağışlamak değildir; bu, bir lütuf değildir, bu bir himmet değildir, görevini yapıp bir de üstüne üstlük fazlasıyla övünülecek bir konu da değildir, kaldı ki görevinizi de yapamıyorsunuz. Yıl 2022, diyorsunuz ki '500 bin adet sosyal konut, 250 bin adet arsa, 50 bin adet iş yeri.' Bu arsalar nerede? İlk Evim ilk Arsam Projesi'yle alakalı teslim edilmiş bir tane arsamı mı var? Yok. '100 bin sosyal konut yapacağız' dediniz değil mi? 'Fiyatları böyle olacak' dediniz. İstanbul'dakilerin eylemine katıldım, Eskişehir'dekine, Bursa'dakine, Kemalpaşa'dakine, Gemlik TOKİ'dekine; neredeyse hepsi feryat ediyor. 1 milyon 700 bin lira ile 2,5 milyon Bursa'da, 2,5 milyon ile 3,5 milyon ve üzeri İstanbul'da... TOKİ arsaya para veriyor mu? Vermiyor. Bir konut için en önemli maliyet ne? Arsa. Arsa yok, vergi yok, harç yok. Sizin bu yaptığınız şartlarda verin müteahhitlere, hadi Rizeli müteahhitlere verin, sizden daha çok konut üretirler."
"ÇİFTÇİYİ YÜZDE 40 BORÇLANDIRMAK ÖVÜNÜLECEK BİR ŞEY DEĞİL"
İYİ Parti Tekirdağ Milletvekili Selcan Taşcı, tarımsal üretime, faiz ödemelerine aktarılanın on beşte 1'i pay ayrılan bütçenin üretim bütçesi olamayacağını söyledi. Garanti ödemelerine aktarılanın sadece bir kısmının sulama projelerine aktrılması halinde susuzluk ve kuraklıkla başa çıkılabileceğini belirten Taşcı, şunları söyledi:
"'Millî gelirin yüzde 1'ini tarımsal üretime ayıracaksın' diyen Tarım Kanunu'na uymayan yani aslında dolayısıyla kanun tanımaz bir bütçedir bu. Geleneksel iktisat metaforu, yarış heybesinde satacak pamuğu olanlar ile olmayanlar arasındadır ve pamuğu olan kazanır. Pamuk metaforundan yola çıkıyorsak ürettiğimizden fazlasını ithal ediyoruz biz artık bu alanda yani kaybedenler kulübündeyiz. Atatürk'ün bağımsızlık emanetinin sahibi ilan etti iktidar milletvekillerinin bazıları sabah kendilerini, soruyorum öyleyse: Kendimize yeter üretim hacmine sahip ürünleri bile ithal etmek bağımsız bir ülkenin yapacağı iş midir? Yüzde 90'larda yeterlilik seviyesine sahip olduğumuz buğdayın yüzde 70'ini ithal ederek, aynı şekilde kuru baklagillerin yarısından fazlasını ithal ederek; yüksek kaliteli ürünü ihraç edip, düşük kaliteli ithalat yaparak yani Türk milletini kendi toprağında, kendi eliyle yetiştirdiğini yiyemez hâle getirerek bağımsız olunur mu?
Gıda enflasyonunda OECD şampiyonuyuz; iklim krizi, fırsatçılar değil, bildiğiniz dümdüz plansızlıktan. Arz fazlası ürün tarlada kalıyor, arz eksiğinden fiyat yükseliyorsa plansızlıktır bunun adı. Müsebbibi de kişisel almayın, siz değilsiniz Sayın Bakan, yıllara dayanan bir çöküş yaşanıyor Türk tarımında. Büyükşehir Yasası'ndan derhâl geri dönmeliyiz mesela. Tarımsal sulamaya su saati takılır mı Allah aşkına? Tarım, stratejiktir, mili güvenlik gereğidir ve tarım alanlarının, bitkisel üretimin, hayvancılığın yarısından fazlasını kaplayan bir alanda üretimin köküne kezzap dökülmüştür bir gecede bu yasayla. Tahribatı da öyle belediye meclislerinin insafına bırakılmış kırsal alanlarla çözülemeyecek kadar derindir maalesef.
Tarım varlığımızın onda 1'i tarım dışına çıkarıldı bugüne kadar. TOKİ meralarımızdan elini çeksin. Bakın, Gönen Çayı'ndan Seyhan'a, Ergene'ye en önemli su kaynaklarımız sırf sanayi, maden ruhsatları için, ÇED'ler şekil şartı gibi sadece değerlendirildiği için yıllarca zehir akıyor. Havayı, suyu, toprağı kirletene kayırma da olmaz, merhamet de olmaz, bedelini canıyla ödüyor çünkü koca bir ülke dediğim gibi. Trakya'nın son temiz içme su kaynağı Istrancalar'ın kalbine nükleer santrale izin vermeyin mesela tarımsal hasılada Avrupa 1'incisiyiz de nüfusa oranladığımızda böyle çıkmıyor, birbirimizi hiç kandırmayalım. Ziraat Bankası kredileriyle övünülüyor. On yıl önce ürettiğinin onda 1'i kadar borçlu olan çiftçi şimdi yüzde 40'ı kadar, yani çiftçiyi borçlandırmak sürekli övünülecek bir şey değildir. Ahırlar, ağıllar, kümesler boş, hayvancılık ithalatla terbiye edilmez, özellikle süt hayvancılığı, anadan dana olmaz biliyorsunuz ve hep söylüyoruz, iklim şartlarına uyumlu bir üretim haritası bekliyoruz sizden Sayın Bakan."
"ZEYTİNLİKLERİMİZ VE TARIM ARAZİLERİMİZ MADENCİLİK FAALİYETLERİNE MAALESEF KURBAN EDİLDİ"
Doğal çevrenin ranta kurban edildiğini, şehirlerin silüetinin dikey mimariyle bozulduğunu, iklim değişikliğine yönelik olarak gerekli adımların atılmadığını ifade eden İYİ Parti Mersin Milletvekili Burhanettin Kocamaz, şöyle konuştu:
"Üzülerek belirtmeliyim ki ülkemizde kurumadık ve kirlenmedik dere, akarsu, göl ve baraj kalmamış, su kaynaklarımız iyice azalmış, artık alacak nefesimiz, içecek suyumuz, yüzümüzü süreceğimiz temiz bir toprağımız da kalmamıştır. Göreve geldiği günden bu yana ülkemizi neredeyse Avrupa Birliği ülkelerinin çöplüğüne döndüren bu iktidar Avrupa'dan en fazla plastik atık alan ülke konumuna getirmiştir. Madencilik Kanunu'nu neredeyse ayda bir değiştirdiler, her değiştiğinde de orman varlıklarımız, su kaynaklarımız, kültür miraslarımız korunamadı, zeytinliklerimiz ve tarım arazilerimiz madencilik faaliyetlerine maalesef kurban edildi. Bugün doğayı, ormanı, çevreyi ve kültür varlıklarımızı maden ocaklarına, çimento fabrikalarına ve taş ocaklarına karşı koruyacak hiçbir yasa da kalmadı. Maden şirketleri, taş ocağı sahipleri, çimento fabrikaları ve sanayi kuruluşları söz konusu olduğunda bu iktidar doğal zenginliklerimizin, ormanlık alanların ve verimli toprakların, en önemlisi de insan sağlığının hiçbir önemini dikkate almıyor. İnsan sağlığı ve doğal çevre ranta yenik düşmüş, kısa sürede 'ÇED Gerekli Değildir' raporu alınabilirken bu duruma itiraz ederek köyünde suyuna, toprağına ve havasına sahip çıkan vatandaşların karşısına devletin güvenlik güçleri dikilmiştir."
"SAYIN ÇEVRE BAKANI'NA HATAYLILAR ADINA, HATAYLI DEPREMZEDELER ADINA BURADAN TEŞEKKÜR EDERİM"
İYİ Parti Hatay Milletvekili Adnan Şefik Çirkin de deprem bölgesinde yapılan çalışmalar için Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanı Murat Kurum'a teşekkür etti ve yerinde dönüşüm uygulamasının bir ay daha uzatılmasını şu sözlerle talep etti:
"Doğrusunu söylemek gerekir ki Sayın Çevre Bakanı'na Hataylılar adına, Hataylı depremzedeler adına buradan teşekkür ederim. Hatay'a gerçekten çok güzel hizmetlerde bulunmuş, depremde ağır yaralar almış olan Hatay'ın yaralarını sarmak adına neredeyse hafta sekiz, cuma dokuz Hatay'a gelmiştir. Çevre Bakanlığı'nın deprem şehri olduğumuzdan dolayı diğer şeylerini takip etme imkânı bulamadık ancak Hatay'la ilgili bölümünde gerçekten hakkını vermek gerekir. Sayın Bakan Hatay'la ilgili bir kısım hassasiyetlerimizi de aktardıktan sonra Hatay'a daha farklı bakmaya başladı. Tabii, zaman zaman bu teşekkürlerimiz yanlış anlaşılıyor yani farklı değerlendirenler oluyor. Biz kendisi geldiğinde, toplantılarda kendisine teşekkür ediyoruz. Orada basın yok, orada kimse duymuyor ama fikrî namus gereği burada da teşekkürü bir vazife biliyoruz.
Birtakım eksikler mevcut. Yerinde dönüşüm konusunda benim zatıalinize ısrarım devam ediyor. Yani hiç olmazsa bir ay bir hak tanıyın çünkü yerinde dönüşüm Hatay'daki esnafımızı ayağa kaldıracak bir sistemdir, çok güzel bir sistemdir. Müracaatların gecikmesinde Bakanlığın bir kusuru yoktur, Bakanlık tanıyabildiği kadar süre tanımıştır ancak bizim milletimiz vergisini gidip son günde yatıran bir millettir, ihmal etmiştir. Birtakım da eksikliklerden dolayı, deprem bölgesi, kendini de toparlayamamıştır, başka dertleri vardır, müracaatını yapamamıştır. Ben Hataylılar adına, oradaki esnaf adına da en azından bu noktada bir defa daha bu süreyi bir ay uzatmanızı zatıalinizden rica ediyorum."