Yurttaş Birlikteliği'nin çağrısıyla çok sayıda sivil toplum örgüt, bazı sendika ve siyasi partilerin de destek verdiği "Emeklilerin ve Emekçilerin Bütçe Hakkı" mitingi Tandoğan Meydanı'nda yapıldı.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Ankara Tandoğan Meydanı’nda düzenlenen “Emeklilerin ve Emekçilerin Bütçe Hakkı” mitingine katıldı. Yurttaş Birlikteliği’nin çağrısıyla yapılan mitinge destek veren Özel, miting çağrısının ardından yapılan görüşmeyi anlatarak şöyle konuştu:
“Dediler ki ‘Siz her hafta sonu miting yapıyorsunuz. Ancak biz bütçe başlamadan bir miting yapmak istiyoruz. O gün siz miting yapmasanız olur mu?’ Dedik ki, ‘Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz.’ Sordular, ‘Bizim mitinge gelir, bir selamlar mısınız?’ Dedim ki ‘Alnından ter akan, emeğiyle geçinen emekçiyi selamlamayacağız da, hakkı yenilen emeklileri selamlamayacağız da kimi selamlayacağız?’”
Özel, bütçe hakkının tarihsel kazanımına dikkat çekti:
“Bütçe hakkı, insanlığın en önemli kazanımıdır. Bütçe Meclis’ten doğmaz, Meclis bütçe hakkından doğar. Eskiden tek adamlar karar verirdi. 12’nci yüzyıldan bu yana verilen mücadeleyle, ‘Ben bilirim’ diyenlerin yetkileri sınırlandı. Bütçe hakkı, bu mücadelenin sonucudur.”
"O ZAMAN MEYDANLAR MECLİSTİR"
Türkiye’deki yeni yönetim sistemini eleştiren Özel, Meclis’in işlevsizleştirildiğini vurguladı:
“Şimdi burada iki gün sonra bir bütçe görüşülecek. Maalesef 2016’da yaşananlar ve ardından OHAL şartlarında yapılan bir anayasa değişikliği ile rejime kasteden bir anayasa değişikliği ile artık bakanların meclise gelmediği, kürsüyü emaneten yemin için kullanıp gittikleri, sözlü soru sorulamayan, gensoru verilemeyen, bakanları düşürülmeyen, bütçesi geçmese dahi yeniden değerleme oranıyla artırılıp devam eden bir hükümet sistemi geldi. İşte 12’nci yüzyıldan beri gelen bir kazanımın uğradığı erozyon, yüce Meclisin anlamını kaybetmesi, değersizleşmesi ve ‘Ben bilirim, ben’ diyen birinin, bir tek adamın her kararı vermesi, denetimden kaçması ve sürekli ‘Ben hesabı ve beş yılda bir sandıkta veririm’ dediği noktaya geldik. Oysa demokrasi sadece beş yılda bir oy kullanıp vatandaşın çekildiği, onun bildiğini yaptığı, sandıkta kazanırsa geçmişini aklayıp geleceğini meşrulaştırdığı bir düzen değildir. Demokrasi, adil sandık ister, doğru bir seçim sistemi ister, ardından hakkaniyetle yönetmek ve sürekli hesap vermek ve denetlenmek ister. O yüzden birileri, ‘Oyu aldım, beş yıl ben bilirim. Sen beni seçtin, gerisini ben seçerim. Rektörü ben atarım, valiyi ben atarım, emniyet müdürünü, bakanı, bürokrat ben atarım. Beş yıl keyfime bakarım’ diyen bir anlayışa karşı işte madem Meclis anlamsızdır, madem bütçe hakkı artık tanınmamaktadır o zaman Meclis meydandır, meydanlardır, sokaktır. İşte bugünkü bu birlikteliğinizin, Yurttaş Birlikteliği’nin ortaya koyduğu iradenin kıymeti de tam buradadır. Doğru yerdesiniz, doğru yapmaktasınız, siz tarihin doğru tarafındasınız, tek adam yine kaybedecek, yine yurttaş bütçe hakkını söke söke alacaktır.”
Asgari ücret ve emekli maaşlarındaki düşüşe dikkat çeken Özel, çarpıcı kıyaslamalar yaptı:
“Asgari ücret eskiden 7 çeyrek altın alabiliyordu, bugün 2 çeyrek altın alabiliyor. En düşük emekli maaşı 8 çeyrekten 1,5 çeyreğe geriledi. Bu bir sömürü değil, gasp edilmedir. Bu ülkede emeklilerin hakları çalınmaktadır.”
Özgür Özel, partisinin tekliflerini şöyle açıkladı:
“39 bin liralık asgari ücret teklifimizi, esnafa 10 bin 500 liralık sosyal güvenlik prim desteğiyle birlikte ilan ettik. Emekliler 8 çeyrek altından 1,5 çeyreğe gerilediyse, kaybettiğini arayacağı yer de bellidir. Biz bu kaybı 3 Kasım 2002’de yaşadık. O gün şirket gibi yöneteceğim diyenler kazandı. Bugün kurdukları şirketin adı: Kara Düzen Anonim Şirketi, yani KADAŞ.”
Konuşmasının sonunda meydandaki katılımcılara çağrıda bulunan Özel, şu ifadeleri kullandı:
“Bir şey, kaybedildiği yerde bulunur. Biz nerede kaybettiysek orada bulacağız. Önümüze gelen ilk seçimde birlikte bir iktidar kurmalıyız. Haktan, hukuktan, emekliden ve emekçiden yana bir iktidar. Bu meydanın susmayan sloganına ben de bir kez daha katılıyorum: Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz.”
AKM'DEN AKIN ETTİLER
Yurttaş Birlikteliği'nin çağrısıyla Ankara’da düzenlenen “Emeklilerin ve Emekçilerin Bütçe Hakkı” mitingi öncesi, çok sayıda sivil toplum kuruluşu, sendika ve siyasi parti Atatürk Kültür Merkezi (AKM) önünde bir araya geldi.
AKM Metro çıkışında başlayan yürüyüş, mitingin yapılacağı Tandoğan (Anadolu) Meydanı’na doğru devam etti. Yürüyüşe siyasi partiler, demokratik kitle örgütleri ve meslek birlikleri de katıldı.
Yurttaş Birlikteliği Platformu Sözcüsü Avukat Şenal Sarıhan, şunları söyledi:
"Ülkenin yüzde 10'unu dahi oluşturmayan bir kesim bizim emeklerimiz ve çabalarımız üzerinden bizden yüzbin kat çok daha iyi koşullarda yaşıyorlar. Ben biliyorum torunlarınız varsa onlara artık çikolatalar alamıyorsunuz. Torunlarınız varsa onların canının çektiği bir meyveyi kilolarca taşıyıp eve alamıyorsunuz. Ekmeklerin fiyatları arttı ama evimize giren ekmeğin miktarı azaldı. Üniversiteye giden çocuklarımız varsa burs peşinde koşuyorsunuz. O burs bir tek kitap almalarına yarıyor ama o çocuklarımız barınmak, karınlarını doyurmak, beyinlerini bilgiyle donatmak istiyorlar. Eşinize onun istediği herhengi bir giyisiyi artık alamıyorsunuz. Evde iki kişi bile çalışsanız oturup hesaplar yapmak zorundasınız. Pazara çıktığınızda artık eskisi gibi pazarın en güzel saatini değil en ucuz saatini arıyorsunuz. Hatta acaba yerlere dökülmüş bir şey var mı diye bakıyorsunuz. Bu, bir ülkede yoksulluğun derinleştiğinin işaretidir.
Yoksulluk sınırı bile 90 bin lirayken hangimizin evine 90 bin lira maaş giriyor? Bugün parlamentoda uzun bir zamandan beri bütçe görüşmeleri var. Bütçe hakkı, emeğin hakkı anlamına gelir. Çalışmanın karşılığı anlamına gelir. Emeğimizin hakkı ne yazık ki parlamentoda karşılanamıyor. 'Şu Meclis'in duvarları çok kalın' derdim. Sonra o duvarların içinde de kısa bir süre bulunma 'şansım' oldu. Orada da içerinin ve dışarının duvarlarının ses geçirebilmesi için halkın daha yüksek sesle, daha örgütlü mücadele etmesine ihtiyaç olduğunu her seferinde gördüm. Burada taleplerimizi ortak bir şekilde ifade etmek için bulunuyoruz. Yurttaş birlikteliği aslında bir ülkenin temelidir. Eğer yurttaşlar bir aradalığı örgütlü bir biçime dönüştürebiliyor, örgütleri arasında dayanışmayı güçlendirebiliyor ve hep birlikte seslerini yükseltebiliyorlarsa halk olmayı başarmış olurlar. İşte bugün emekli sendikalarımız, derneklerimiz, kadın erkek hep birlikte Tandoğan'dan Parlamento'ya sesimizi duyurmak için bir aradayız. Bu bir aradalığı daha da büyütmek gerekiyor."