TBMM Genel Kurul’da 2026 Bütçesi görüşülürken konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, AKP iktidarının bütçesine hayır oyu vereceklerini açıkladı. Hatimoğulları ayrıca İmralı Süreci’ni ve Suriye'deki gelişmelerle ilgili mesajlar verdi.
Hatimoğulları, konuşmasına tutuklu siyasetçiler Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ, Leyla Güven ve Ayşe Gökkan’a selam göndererek başladı.
SURİYE İÇİN ADEM-İ MERKEZİYETÇİLİK ÇIKIŞI
Suriye'deki gelişmelere değinen Hatimoğulları, çoğulcu, yerinden yönetimi esas alan demokratik bir Suriye modelinin olduğunu söyleyip, "Suriye'nin tek çaresi ademi merkeziyetçiliktir" dedi.
Hatimoğulları şunları ifade etti:
"Ve değerli Türkiye yurttaşları, Suriye'de rejim değişikliğinin üzerinde bugün itibariyle tam bir yıl geçti. Ama orada sular durulmuyor. Süveyda'da Dürziler, sahil bölgesinde Alevilerin yaşadığı katliamlar büyük bir insanlık dramı ve hala devam ediyor. Bu baskılar Hristiyanlar üzerinde de seküler Araplar üzerinde de yani Sünni seküler Araplar üzerinde de devam ediyor.
Suriye'de çözümün yolu karmaşık ya da dolambaçlı değil. Bütün halkların kimliklerinin siyasi ve hukuki düzlemde özgürce var olabileceği bir model pek hala Suriye'de hayata geçirilebilir. Suriye'nin çoğulcu yapısı göz önünde bulundurulduğunda oranın tek çaresi Ademi Merkeziyetçiliktir.
10 Mart mütabakatından da ifadesini bulduğu gibi Kürtlerin, Arapların, Türkmenlerin, Ermenilerin, Alevilerin, Hristiyanların ez cümle Suriye'deki bütün farklı halkların ve inançların eşit yurttaşlık hakkı temelinde yazılmış olan Demokratik bir Suriye Anayasası Suriye'nin çözümüdür ve reçetesidir. Türkiye'ye bu anlamıyla çok büyük görev ve sorumluluklar düşmektedir. Türkiye'de bu parlamentoya bu konuda da çok büyük görev ve sorumluluklar düşmektedir. Ve şunu gerçekten artık aklımızdan çıkarmalıyız. 914 kilometrelik Suriye sınırımızda Kürt kardeşlerimizle kuracağımız ittifak, Kürt kardeşlerimizle kuracağımız barışçıl ilişki bizim sınırlarımızın güvenliğinin teminatıdır.
Ve dolayısıyla Türkiye'nin Suriye stratejisi tam anlamıyla buraya odaklanmalıdır. Suriye'de çözümün de demokratik entegrasyonun da yolu adil, eşit, seküler, kadın özgürlükçü ve yerinden yönetim demokratik bir Suriye'nin kurulmasının önünü açacaktır"
Hatimoğulları, İmralı Süreci’ne atıfta bulunarak terör örgütü PKK'nın lideri Öcalan'ın sözlerinden alıntı yaptı. Hatimoğulları şöyle konuştu:
"Eğer cumhuriyet bir toplumsal sözleşmeyse bu sözleşmenin en temel eksikliklerinden birisi Kürt kardeşlerimize burada yer verilmemiş olmasıdır.
Kürt meselesi cumhuriyetin kurucu hukuk sözleşmesinin eksik bırakılmış yanıdır ve mutlaka tamamlanmalıdır. Türkiye çoğulculuğu asla bir tehdit ve tehlike olarak görmemelidir. Farklı halklardan ve inançlardan 72 milletten insan olarak bizler Türkiye coğrafyasının her birimiz bir zenginliği, her birimiz kıymetliyiz buradan hareket edilmelidir.
Ve cumhuriyet 2. yüzyılında bütün bu zenginlikleri sahiplenen bir yerde durmalıdır. Bakın Sayın Öcalan'ın şu vurgusunu hatırlatmak isterim. "Bu süreç Kürtlerin cumhuriyete hukuk yoluyla katılımını sağlama ve Demokratik Cumhuriyeti en geniş toplumsal birliktelikle inşa etme sürecidir. "
Dem Parti olarak biz bu ülkenin yararına olacak olan asgari demokratik programı kısaca özetlemek isteriz. Barış ve demokratik çözümün sağlanması. Bu ülke artık çatışma düzeninin yükünü taşımak istemiyor. Barış bu toprakların en insani talebidir hayata geçmelidir. Kürt sorununun demokratik çözümü, halkların ve özgürlüklerin anayasal güvenceye kavuşması hepimizin ortak çıkarınadır."
Süreç için yasalar gerektiğini de Hatimoğulları şöyle ifade etti:
"Hepimizin ama hepimizin kalıcı bir barışı bu topraklarda tesis etmesi lazım. Ve Sayın Öcalan'ın yaptığı çağrı sadece Kürt halkına ya da Dem Parti değil bütün Türkiye halklarına yapılmış bir çağrıdır. Ve şunu özellikle altını çizmek isterim ki PKK bu çağrıya icabet etti. Gereklilikleri yerine getirdi ve geçmiş dönem deneyimleriyle kıyasladığımızda atılmış en somut adımların bu dönem atıldığının altını çizmemiz lazım. Dolayısıyla burada hem devlet, hem muhalefet hem iktidar herkes bu süreci çok doğru bir şekilde okumalı çok doğru bir şekilde değerlendirmelidir. Her kim ki bunu araçsallaştırmaya kalkışırsa kendi kaybeder. Türkiye'ye de ciddi anlamda kaybettirir."
Hatimoğulları ayrıca konuşmasında “asgari demokratik program” başlığıyla 6 temel ilke sundu:
Barış ve demokratik çözüm, eşit yurttaşlık, toplumsal cinsiyet eşitliği, adil bölüşüm, ekolojik yaşam, demokratik yerel yönetimler...
Hatimoğulları bu ilkeleri de şöyle anlattı:
"Dem Parti olarak biz bu ülkenin yararına olacak olan asgari demokratik programı kısaca özetlemek isteriz. Barış ve demokratik çözümün sağlanması. Bu ülke artık çatışma düzeninin yükünü taşımak istemiyor. Barış bu toprakların en insani talebidir hayata geçmelidir. Kürt sorununun demokratik çözümü, halkların ve özgürlüklerin anayasal güvenceye kavuşması hepimizin ortak çıkarınadır. İkincisi Demokratik Cumhuriyet ve eşit yurttaşlık. Türkiye'nin ihtiyacı çatışma, kutuplaşma ve ayrımcılık değil eşit yurttaşlık hakkının anayasal güvence altına alınmasıdır. Üçüncüsü toplumsal cinsiyet eşitliği ve özgürlükçü yaşamdır. Kadınların, LGBT'yi artların, gençlerin, çocukların yaşam haklarını ve özgürlüklerini yok sayan bir bütçe, hiçbir politika demokratik olamaz. Toplumsal cinsiyet özgür ve demokratik yaşamın kuruluş ilkesi olmalıdır. Dördüncüsü adil bölüşüm ve emekçi odaklı ekonomidir. Emekçiler yoksullaşırken sermayeyi koruyan her bütçe toplumsal adaletsizliği daha da derinleştirir. Çözüm çok açık ve çok net. Üretenlerin söz ve karar sahibi olduğu emek, eşitlik, adalet odaklı bir ekonomi. Beşincisi ekolojik yaşam ve iklim adaletidir. Türkiye'nin doğası, toprağı, suyu, ormanları, beton ve rant politikalarıyla yok ediliyor. Özellikle AKP iktidarı hem Türkiye'nin varlıklarını hem bütçesini yandaşa peşkeş çekiyor. Bunun için en acımasız yöntemler kullanılıyor. Doğayı koruyan, iklim adaletini esas alan, enerji ve tarım politikalarını ekolojik dengeyi gözeterek yeniden kuran bir yaklaşım zorunludur, mecburidir. 6ıncısı yerelden başlayan demokratik dönüşümdür. Belediyelere kayyum atayan, belediye başkanlarını ve eş başkanlarını tutuklayan, yerel inisiyatifi bastıran yereli yok sayan yurttaşın seçme ve seçilme hakkını fiilen elinden alan uygulamalardan derhal vazgeçilmelidir. Kayım 21. yüzyılda bu iktidarın kendi eliyle alnına yapıştırdığı bir utanç vesikasıdır. Yerel demokrasi, yerinden yönetim, halkın katılımını merkezine alan bir toplumsal dönüşüm şarttır. Güçlendirilmiş yerel yönetimler olmadan kentlerimiz nefes alamaz. Yerel demokrasiden asla bahsedilemez. Bizler bu demokratik dönüşüm zeminini Dem Parti fikriyle hayata geçireceğiz. Evet değerli yurttaşlarımız. Bu 6 başlık yalnızca Dem Parti'nin değil bu ülkede eşit, özgür, adil ve onurlu bir yaşam sürmek isteyen herkesin ortak paydası olabilecek 6 maddedir."