Haber: Ali Isıyel
Haydarpaşa Garı'nda Kalyon, Cengiz ve Kolin ortaklığıyla yürütülen kazı çalışmalarında işçiler 3 aydır maaşlarını alamıyor. Kötü çalışma koşulları altında köle gibi çalıştırılan işçiler taleplerinin karşılanması için mücadele veriyor.
Haydarpaşa Garı, hızlı tren projesi kapsamında 7 yıl önce inşaata girdi. Yaklaşık 1,5 yıl önce ise, Marmaray tren hattını Haydarpaşa Garı'na bağlayacak olan rayların inşası sırasında 1700 yıllık tarihi barındıran arkeolojik alan ortaya çıktı.
Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu, çıkarttığı bir kararla Haydarpaşa'da bulunan arkeolojik alanı İstanbul Arkeoloji Müzeleri Müdürlüğünün denetimine verdi. Müdürlük ise burada kazıların yürütülmesi maksadıyla arkeolog ve sanat tarihçilerini görevlendirdi. Kazıların yürütülmesi işlemini de Marmaray projesinin yüklenicisi KKC Marmaray firması üstlendi.
KKC Marmaray; Kalyon, Kolin ve Cengiz inşaat firmalarının ortaklaşa kurduğu bir şirket.
Servis yok, yol parası karşılanmıyor
Kazı alanında 400'ün üzerinde işçi çalışıyor. İşçilerin çoğu 60-65 yaşının üzerinde ve birçoğu Beylikdüzü, Esenyurt gibi emekçi mahallelerden geliyor. Sabah saat 08.00'da mesai başlıyor Haydarpaşa'da. Beylikdüzü'nden gelen emekçiler, sabahın karanlığında evlerinden çıkarak bunca yolu geliyorlar ve şirket işçilere yol parası vermiyor. Üstelik, bir dakika bile geç kalan işçiler geri gönderiliyor ya da o gün hiç çalışmamış sayılıyorlar.
Yemekleri evlerinden getirip taşların üzerinde, çamurların içinde yiyorlar
İşçiler, yemeklerini de kendileri evlerinden getiriyor. İnşaat alanında bulunan bir yemekhane olmadığı için, yemek molalarında evlerinden getirdikleri yiyecekleri taşların üzerinde yahut barakalarda yemek zorunda kalıyorlar. Yağmur yağdığı zaman ise kazı alanı çamur oluyor ve bu çamurun içinde yemek yemek zorunda kalıyorlar.
Maaşlarını alamayan işçiler, yemeklerini de evden getiriyor
Hijyenin adı yok
Tuvaletler ise yetersiz. İnsanlık onuruna yakışmayacak koşullarda çalışan işçiler, hijyenik koşullarla uzaktan yakından alakası olmayan tuvaletleri kullanıyorlar. Öte yandan, Patronların Ensesindeyiz adına burada çalışma yürüten temsilci, işçilerin salgın bir hastalığın burada başlaması durumunda tüm işçilerin hastalanacaklarını düşündüklerini ve ilaç alacak dahi paralarının olmadığını söyledi. Son günlerde artan corona virüs paniği ve burada çalışan işçilerin yaş ortalamasının yüksek olması sebebiyle, sözkonusu bir salgın durumunda kazı alanında çok ağır bir tabloyla karşılaşılabilir.
PE temsilcisi, işçilere para ödememenin patronlar arasında bir hak olarak görülmeye başlandığına değinerek "Patronlar işçilere maaş ödememek için kriz bahanesine sığınıyor. Bir patron ödemeyince ve buna bir yaptırım olmayınca diğer patronlar da ödemiyor" şeklinde konuştu.
İşçiler için yapılan tuvaletler hastalık saçıyor
Patronların Ensesindeyiz harekete geçti
İnsanlık dışı çalışma koşulları bunlarla da sınırlı kalmıyor. 3 aydır maaşlarını alamayan işçiler, Patronların Ensesindeyiz (PE) Dayanışma Ağı'yla iletişime geçti. Bunun üzerine harekete geçen PE, işçilerin örgütlenmeleri ve hak taleplerini daha örgütlü bir biçimde dile getirmeleri konusunda işçilere destek oldu. Sesleri yükselen işçiler, bu kez de patronların baskısıyla karşı karşıya kaldı. İsmini öğrenemediğimiz ancak proje müdürü pozisyonunda bulunan bir şahıs, özellikle son bir haftadır işçiler üzerinde ciddi baskı kurma çabasında.
Proje müdürü işçileri odaya çekerek tehdit etti
Son olarak 2 işçiyi odaya çekerek tehdit ve tahrik içeren cümleler kuran proje müdürü, haklarını alamadıklarını ve bu nedenle ilaçlarına, faturalarına para ayıramadıklarını belirtince "Sen provokatör müsün? Onların avukatı mısın?" şeklinde bir tepki verdi. Daha sonra işçinin çıkışının verilmesini isteyen proje müdürünün bu tavrı karşısında işçiler "3 aydır maaşlarını alamadıklarını söyleyen işçiler mi provokatör, yoksa 3 aydır maaşları ödemeyenler mi suçlu?" diye sorarak arkadaşlarının arkasında durdu ve işten çıkarma gerçekleşmedi.
Yaşanan bütün bu hak ihlâlleri ve işçilerin maaşlarını alamamaları üzerine iletişime geçtikleri PE, Haydarpaşa İşçi Komitesi'ni kurarak işçiler arasında örgütlenme başlattı.
Çavuşluk düzeni, feodal çağları andırıyor
Ne var ki baskılar yalnızca müdürlerin ve patronların eliyle gerçekleşmiyor. Burada, feodal dönemleri andıran bir uygulamaya başvuruluyor. Bugünkü modern tanımla 'formen' diye bahsedilen ancak tam anlamıyla 'çavuşluk' yapan birtakım insanlar burada emekçilere kötü muamalelerde bulunuyor. İşçileri birbirine düşürerek birlikteliklerini yıkmaya çalışan fitneci çavuşlar, deyim yerindeyse sopalarını işçinin sırtından indirmiyor.
Çavuşlarla birlikte baskı oluşturan bir diğer grup ise puantörler. İşçiler haksızlıklara karşı seslerini yükseltmeye başlamadan önce uzaktan "Gel buraya, adın ne senin?" diye bağıran puantörler, işçilerin örgütlenmeleri sonrası ve özellikle son 2-3 gündür işçilerin yanlarına giderek daha insani bir iletişim kurmaya başladı.
"Taşeron sistemi işçi sınıfının koronavirüsüdür"
Bugün, Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası (BTS) Haydarpaşa'nın önüne gelerek bir basın açıklamasında bulundu. "İşçiler kardeş, patronlar kalleş" yazılı pankart açılan eylemde "Sadaka değil alın terimizi istiyoruz" ve "Taşeron sistemi işçi sınıfının koronavirüsüdür" dövizleri de kullanıldı.
Cuma günü basın açıklaması gerçekleştirecekler
13 Mart 2020 Cuma günü saat 12.30'da ise burada işçiler bir basın açıklaması yapacak. Bugün konuştuğumuz işçiler, cuma günkü basın açıklamasına tüm medya kurumlarını ve vatandaşları davet etti. Öte yandan, böylesi önemli bir projede 400'ün üzerinde işçinin bu şekilde mağdur edilmesine sanat tarihçileri ve arkeologlar da tepkili. Cuma günkü basın açıklamasına katılması beklenen sanat tarihçileri ve arkeologlar, 1700 yıllık tarihi kazıyarak gün yüzüne çıkaran emekçilere reva görülen muameleye karşı işçilerin yanında yer alıyorlar.
İşçiler kararlı olduklarını belirtiyor. Özellikle PE aracılığıyla örgütlenmeleri sonrası haklarını kazanacaklarına daha çok inanmaya başlayan işçiler, taleplerini de şöyle sıralıyor:
- 3 aydır yatırılmayan maaşlarımızın derhâl ve toplu olarak tarafımıza verilmesi.
- Maaşlarımızın AGİ'ler (Asgari geçim indirimi) dahil tamamının bankadan düzenli ödenmesi.
- Öğle yemeklerimizin firma tarafından karşılanması veya yemek paralarının ücretlerimizle beraber her ay topluca ödenmesi.
- Firmalar işe geliş gidişlerimizde servis hizmeti vermediği için yol paralarımızın İBB İstanbul Abonman Kartı aylık bedeli tutarınca her ayın başında ücretlerimizle beraber ödenmesi.
- İnsan sağlığına uygun dinlenme, yemek ve tuvalet alanlarının acilen düzenlenmesi.
- Yöneticilerin işçiye köle gibi davranmasına karşı insan onuruna uygun davranış gösterilmesi.
Patronların Ensesindeyiz Haydarpaşa İşçi Komitesi