Haber: İrem Yıldırım
2018 yılında Türkiye'de erkek şiddetiyle 440 kadın öldürüldü. 2019 yılı temmuz ayına kadar yaşama hakkı elinden alınan kadın sayısı ise 245'e ulaştı.
İstanbul Sözleşmesi karşıtı yürütülen kampanyalar, 6284 yasasına karşı yükselen sesler, tahrik indirimleri, katillerin kravatla ceza indirimi alması, tacizcilerin ve tecavüzcülerin ceza almaması, iktidarın erkek şiddetini meşrulaştıracak söylemleri sonucu yaşanan ve giderek çoğalan kadın cinayetlerine; "Ölmek istemiyorum" diye bağıran ve öldürülen tüm kadınların, ölmek istemeyen tüm kadınların sesi olan Emine Bulut eklendi.
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Genel Temsilcisi Gülsüm Kav, "Emine Bulut ve o kız çocuğunun sesi temel kanunlarımıza, haklarımıza saldıranların eseridir. Kendi eserlerini görsünler." dedi.
"KADIN HAKLARINA YÖNELİK SALDIRILARIN EN ACI SONUCU BUGÜN YAŞANAN OLAYDIR"
"Emine kardeşimiz ve sadece o değil geride bıraktığı küçük kardeşimize bu son dönemdeki kadın haklarına saldırının sembolü olduğunu düşünüyorum. Kadınlara yönelik şiddetin çok yerinde bir çözüm yolu var o da İstanbul Sözleşmesi. Bunun yanı sıra kadınlar hiçbir zarar görmeden yapabileceklerimiz var; önleyici tedbirleri almamız ve koruma kanunlarını uygulamamız sonucunda zaten suç ciddi bir şekilde azalacaktır. Zarar gördükten sonra da etkili bir ceza uygulamamız, etkin bir kovuşturma yapmamız gerekiyor. Bütün bu adımların hepsinin tersine bir durum söz konusu."
"Bizim koruma kanunumuz 6284'e ve onu kapsayan, tüm yönleriyle çözümü gösteren İstanbul Sözleşmesi'ne yani kadınların kazandığı haklara karşı saldırı var. Bunun en acı sonucu da işte böyle yaşadığımızı düşüyorum. Ne koruma kanunu kullanıyor, tam tersi ona saldırı başlatılıyor, ne de kovuşturma süreçleri yapılıyor. Şule Çet davasında da örnekleri olduğu gibi. Delillerin doğru toplanması, etkin bir kovuşturma yapılması ve sonra da etkili bir ceza verilmesi konularında ki Şule Çet Davası'nda verilmesi için elimizden geleni yapıyoruz. "
"EMİNE BULUT VE O KIZ ÇOCUĞUNUN SESİ HAKLARIMIZA SALDIRANLARIN ESERİDİR"
"Kısacası 4 temel basamak var; kadınların eşit haklarının olduğu tüm toplum tarafından bilinmesi, toplumsal cinsiyet eşitliğinin politika haline getirilerek şiddetin ortaya çıkmasını önleyici bir toplum yaratma çabası, hemen böyle bir toplum yaratamasak da bir kadın tehlike altındaysa 6284'ün belirttiği gibi hemen korumak için harekete geçilmesi. Üçüncü bir adım da ola ki koruyamadık bir kadın zarar gördüyse etkili bir kovuşturma gerekiyor ve etkili bir ceza vermek gerekiyor. Bu durumda da tam tersine bir duruş söz konusu olduğu için cinayetler bunun sonucu olarak artıyor. 'Neden artmasın ki?' diye sormak istiyorum çünkü çözüm yollarının tam tersine adımlar atılıyor ve en son neye mal olduğunu da tüm yetkililerin, herkesin ve kadınların bu haklarına savaş açan kadın düşmanı erkeklerin görmesini istiyorum. Emine Bulut ve o kız çocuğunun sesi temel kanunlarımıza, haklarımıza saldıranların eseridir. Kendi eserlerini görsünler."
"İSTEDİKLERİ AİLE BU MU?"
"6284'e aile yıkan diyenler bir annenin öldürüldüğü, kız çocuğunun buna tanık olduğu ve babanın fail olduğu bu tabloya baksın, bu mu istedikleri aile? Kadınlar ölmek istemiyorum diyor, kim ölmek isteyebilir ki? Kadınlar bundan daha az ne isteyebilir? Bu kanun kadınların ölmemesini, şiddet görmemesini sağlayıcı kanundur. Bu bile mi fazla kadınlara?"
"BU KONUDA FARKLILAŞAMAYIZ"
"Dünya görüşlerimiz farklı olabilir ama hiç kimse böyle bir insanlık dramına "olsun" diyemez. 'Kadınlar bu şekilde çocuklarının gözü önünde öldürülsün, zarar görsün' gibi bir konuda faklılaşamayız. Bu yüzden her görüşten insanı bu konuya sahip çıkmaya, geride kalan kız çocuğumuza da bu yaşadıklarıyla baş etmesini sağlayacak bir hayat vermeye çağırıyorum, onun nezdinde tüm çocuklarımız için. Geride kalan kız çocuğumuz adeta bu toplumun geleceğinin sembolüdür. Bu davanın da kesinlikle takipçisi olacağız. "