YSK itirazları reddetti. Erdoğan’ın üçüncü kez cumhurbaşkanı adayı olmasını onayladı. Zaten aksi beklenmiyordu. Toplumda etkisi olmadı. Sıradan bir olaymış gibi karşılandı.
Siyaset kurumu da önemsemedi. Muhalefet üzerinde durmadı.
İtiraz edenler bile farklı sonuç beklemiyordu.
Çünkü herkes kararın hukuki değil, siyasi olacağını biliyordu.
Çünkü herkes hukukun rafa kalktığının tanığıydı.
Çünkü herkes Türkiye’nin artık hukuk devleti olmadığının farkındaydı.
Çünkü herkes YSK’nın farklı bir karar almayacağını biliyordu.
Peki o zaman Erdoğan’ın adaylığına neden itiraz ettiler diyeceksiniz?
Kayda geçsin diye!...
YSK Başkanı Ahmet Yener dün saat 17.00’de ekranların karşısına çıktı kısa bir açıklama yaptı.
Anayasa’nın 77, 101, 106 ve 116 maddeleri ile 6271 sayılı Cumhurbaşkanı seçim kanununun 3, 6,8 ve 8A maddeleri toplu değerlendirildiğini söyledi. İtirazların reddedildiğini açıkladı.
Açın Anayasa’yı o maddeleri okuyun. Cumhurbaşkanlığı ile ilgili anayasa ve yasa maddeleri.
Birlikte bakalım mı?
Kısaca; Anayasa’nın 77. Maddesi Cumhurbaşkanı seçiminin beş yılda bir yapılacağını, 101. Maddesi bir kimsenin en fazla iki defa cumhurbaşkanı seçilebileceğini, seçilmesi için salt çoğunluk gerektirdiğini 106. Maddesi Cumhurbaşkanı makamının boşalması halinde ne olacağını, Cumhurbaşkanı ve bakanların yargılanma şartını, 116. Maddesi seçimin yenilenmesi şartını düzenliyor. Meclis karar alırsa Cumhurbaşkanı’nın üçüncü kez aday olabileceğini belirtiyor.
6271 sayılı yasa Anayasa maddelerinden farklı değil. Yasallaştırılan hali de diyebiliriz. 3 Madde bir kişi en fazla iki defa cumhurbaşkanı seçilir diyor. 6 Madde 40 yaş ve yüksek okul şartı getiriyor. 8 Madde aday gösterme şartlarını düzenliyor…
YSK Başkanı bu maddeleri sıraladı, itiraz reddedildi dedi…
Ben de dinlerken eeee dedim…
Eeee gerisi yok mu?
YSK bu Anayasa ve yasa maddelerine dayanarak nasıl bir hukuki yorum yaptı ki Erdoğan’ın aday olabileceği sonucuna vardı?
İzah etmeleri gereken bu… Burası hukuk devletiyse biz de bu ülkenin vatandaşlarıysak YSK’nın Erdoğan’ın ikinci kez aday olduğu sonucuna nasıl vardığını bilmek hakkımız.
Yasa maddelerini sıralamakla iş bitmiyor. Nedenini ve niçinini de herkesi tatmin edecek şekilde açıklamak zorundalar.
Maddeleri sıralayarak iş bitmiyor. Hukuki gerekçe lazım!
Bakın mesele şu.
İtiraz edenler diyordu ki, Anayasa’nın 101 Maddesi ile yasanın 3 Maddesi açık ve net: Bir kişi iki defadan fazla cumhurbaşkanı adayı olamaz. Erdoğan 2014 ve 2018’de seçildi. 2014’te ilk kez seçilirken Anayasa’nın 101 maddesi de (en fazla iki kez seçilebilir) yürürlükteydi.
Saray çevresi ise 2017 yılında yapılan Anayasa değişikliğini milat kabul etmekte 2018 yılındaki seçimin Erdoğan’ın yeni sistemde girdiği ilk seçim olduğunu iddia etmekteydi. Onlara göre bu ikinci seçim olacak. 2014 seçimi eski sistemde kaldı. O sayılmaz!.. Erdoğan’a göre de 2017 referandumuyla kilometre sıfırlandı.
Gerçekten kilometre sıfırlandı mı? Yoksa 2014 yılındaki seçimde sayılmalı mı?
Kararı kim verecek?
YSK… Karar verdi mi?
Verdi ama eeee dedirtecek şekilde. Temelsiz, gerekçesiz.
Hukuki değil siyasi!...
Neden mi böyle düşünüyorum.
Çünkü YSK’nın tam aksi yönde verdiği karar metni var. YSK üyeleri yeni gözlerinden kaçmış olabilir diye karar numarasını da vereyim. Karar no: 2663…
Mesele şu. 2001 yılında yasaya baro başkanlarının görev süresi iki dönemden fazla olamaz maddesi konuluyor. Ali Çetin Aygün 2000 yılında Karabük Baro Başkanı seçiliyor. 2002 yılında bir kez daha seçiliyor. 2004 yılında aday olup bir kez daha seçiliyor. Yani üçüncü defa…
Bir grup avukat 2001 yılında getirilen iki dönem kuralını hatırlatarak itiraz ediyor. Aygün de ilk döneminin yasadan öncesinde olduğunu sayılmaması gerektiğini söylüyor.
Yani 2001’ deki düzenlemeyle kilometre sıfırlandı demek istiyor.
İlçe ve il seçim kurulları haklı buluyor. Konu YSK’ya geliyor.
Yüksek Seçim Kurulu yasaya geçici madde ile daha önceki dönemi dışında bırakan bir hüküm koyulmamış. Bu sebeple 2000 yılındaki seçimde sayılır. Aygün’ün üçüncü dönemidir. Seçimin yenilenmesine Aygün’ün aday olamayacağına karar veriyor.
O günkü YSK bu kararı aldı…
Bugünkü YSK tam tersi karar aldı…
O günkü YSK’nın gerekçesini biliyoruz.
Bugünkü YSK’nın gerekçesini bilmiyoruz.
O gün hukuk vardı, bugün?
( Not: Hiçbir faydası olmayacak ama ben de kayda geçsin diye yazdım)