Türkiye’yi sarsan üç olay

.

Bir: Sekiz yaşındaki Narin’in dere yatağında ölü bulunması…

İki: Erdoğan’ın ‘Atatürk’ün askeriyiz’ diyen teğmenlerden ayıklama yaparak ordudan atılacaklarını ilan etmesi…

ÜÇ: Dilan ve Engin Polat çiftinin enerji dolu şaşalı tahliyeleri…

Sondan başa giderek Narin’den başlayalım mı?

Anne ve babası adını Narin koymuş. Narin; kırılacak derece ince ruhlu demek. Ama o anne, o baba Narin’e narin davranmamış. Sevmemişler katlı vaciptir diyenlere boyun eğmişler. Narin’i teslim etmişler!..

Katil belli mi?

Evet belli. Olan bitini bilen herkes… Belki bütün köy… 18 gündür susuyorlar, ağızlarını bıçak açmıyor. Neden?

O köy hangi tarikattan? O köy Hizbullah’ın kontrolünde mi?

Narin’in gittiği kuran kursunu kim yönetiyor? O kursta ne öğretiliyor?

Artık mesele caniyi bulmakla, caninin suç ortaklarını ortaya çıkarmakla kapanmaz.

Narin’in neden öldürüldüğünün sosyolojik boyutu da ortaya çıkarılmalı. Tamamı akraba olan o köyün yapısı incelenmeli…

Narin meselesi basit bir cinayet değil. Her şeyden önce cinayeti işleyenler profesyonel katil!.. Öldürüp çuvala koyup dere yatığının içine gömmüşler. Bulunmasın diye, köpekler koku alıp keşfetmesin diye. Bunu yaparken de iz bırakmamışlar…

Kim bu profesyonel adamlar? Narin’in akrabaları mı? Amcaları, kardeşleri, yiyenleri işin için de mi? Köy halkı nasıl bu kadar profesyonel davrandı? Onları kim eğitti? Hem sessizce cinayet işlemek hem cesedi saklamak hem de suskunluğa bürünme konusunda…

Kim eğitti?

O köy kimin hangi örgütün, hangi cemaatin, hangi tarikatın köyü?

***

Geçelim mi teğmenler meselesine….

Erdoğan sekiz gün düşündü, taşındı. Sonunda bu meseleden darbe çıkaralım mağduriyet yaratalım diyenlerin cephesine katılmaya karar verdi. Kime kılıç çektiniz diyerek racon kesti…

Sonucun ne olacağı belli. Ele başı diye yaftaladıkları bazı teğmenleri ordudan atacaklar. Erdoğan zafer kazanmış başkomutan edasıyla bir kez daha kürsüye çıkacak. Yine İmam hatipliler toplantısı mı organize bekler, teğmenleri hain göstermek için yeni bir imam hatipler toplantısını mı bekler; bilemem… Ama bazı teğmenlerin canını yakacağı açık…

İbreti alem olsun diye yapacaklar!.. Sabah yazarı tiyo verdi; İsmail Hakkı Dümbüllü’ nün askerlerisiniz diye de ordudan atabilirler!

Madem suç; o halde törene katılan teğmenlerin tümünü atsalar.

Ona güçleri yetmez…

O zaman, teğmenler çemberinin ortasına geçen, yemin ettiren, okul birincisi kadın teğmeni de atsınlar.

Ona da güçleri yetmez…

Kamuoyu tepkisini göze alamazlar…

***

Gelelim Dilan- Engin Polat çiftinin tahliyesine…

Hukuk boyutuna fazla girmeyeceğim çünkü bu ülkede hukuk yok. 40 yıl hapsi istediğin kişiyi tahliye ediyorsan gerisi boş laftır. Ya kanıtsız 40 yıl hapis istemek abes ya da 40 yılla yargılanan kişileri özgürsünüz ne yaparsanız yapın demek abes!..

İkisinden biri… İkisi bir arada olmaz. Olursa hukuk olmaz…

Ben meselenin sosyolojik boyutuyla daha çok ilgiliyim.

Bu ne şatafatlı hayat diyeceğim ama onlar AKP iktidarının aynası gibi… AKP iktidarının oluşturduğu bir grup insanın portresi, simgesi gibiler…

AKP iktidarı da görkemli yapılara, gösterişli kutlamalara, oluk gibi para harcanan etkinliklere, tanıtımlara itibardan tasarruf olmaz diye milyonlar akıtmıyor mu?

Dilan/Engin Polat çifti de aynısını yapıyor. Tahliye oldukları gün enerji dolu şarkılı türkülü kutlama yaparak nerede kalmıştık dediler…

Onlara itibar sağlayan bu tutumları… Onlar da itibarlarından tasarruf etmiyorlar…

Dilan duruşma hakimine ne dedi?

Benim yedi milyon takipçim var dedi… Ne demek istedi?

Erdoğan ve AKP yönetimi şapkayı önüne koyup düşünsün 21 yıldır yönettiği Türkiye’de ahlak çöktü yaşanıyor…

Kolay para kazanmak, vergi vermemek, devletten avanta ihale almak, garibanı soyup soğana çevirmek, mafyacılık oynamak, uyuşturucu işi yapmak, kara para aklamak, milleti kazıklamak sıradanlaştı…

İşin kötüsü marifet sayılmaya başlandı!

Hele hele bigudilerine Euro dolarsan yedi milyon hayranın kapıda seni bekliyordur…

Erdoğan’ın Türkiye’sinin son durumu budur

Türkiye Haberleri