“Sis Dağının başında borana bak borana
Tonguç Babayı da istiyoruz horona”
O, elleri nasırlı, yüzleri nurlu kavruk köylü çocuklarına bir eğitim destanı yazma olanağı verdi.. Bilinçle, birey olarak bir ülkeyi kucaklama felsefesini ögretiyordu...
Onlar Anadolu’nun dört bir yanına dağılmış 21 Köy Enstitüsü'nde toprak çanaklarda güneşi yudumluyor, çeliğe su veriyordu; her sabah enstitü bahçesinde el ele omuz omuza tuttukları horonlarda Tonguç Baba’yı da horona katılmaya işte böyle çağırıyorlardı. Onların Tonguç Baba'sıydı eğitim devriminin büyük ismi..
21 Köy Enstitüsündeki neredeyse tüm ögrencileri isimleriyle biliyordu. Hasanoğlan, Kepirtepe, Cilavuz, Gönen, Aksu, Ladik, Çifteler.. Hepsinin kampusunde bir süper star gibi karşılanırdı..
O bir Mihail Bahtin, bir Freire, bir Octavia Paz'dı
Tonguç’un bir eğitim ve kültür devrimcisi olarak değerini de yeterince anlayabilmiş değiliz..
O, Rönesansı’n temel taşı Rabelais romanındaki Mihail Bahtin, Ezilenlerin Pedagoji’sindeki Freire, Latin kültür dünyasındaki Octavio Paz ile birlikte ve karşılaştırılmalı okunduğunda yanına varılabilecek koca bir eğitim devrimcisiydi..
Anlamadık ve de daha kötüsü onu çok üzdük.. Türk eğitim sisteminin kurtuluşuna imza atmak üzere yola çıkanlar durduruldu. Kaldırıldı Köy Enstitüleri.. Ve o projenin mimarlarından İsmail Hakkı Tonguç bakmaya bile kıyamadığı 21 aydınlanma ışığının sönmesini acı çekerek izledi o dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel'le..
İste o ışıkların belki de ana santralini oluşturan Hasanoğlan Köy Enstitüsü'nün içler acısı manzarasını Cumartesi ve Pazar günü Görkemli Hatıralar'da ortaya çıkardık.. İçimiz kan ağlayarak. Tarihine küs, kavgalı bir anlayışın ortaya bizi getirdiği noktaydı o manzara..
Bu manzaraya son vererek o unutulmaz egitim yuvasının anılarını yasatmak için kolları sıvayan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş'a da Milli Eğitim Bakanlığı izin vermedi.
Hasanoğlan romanını yazan o köylü çocuklardan utanın!
1940'lı yıllarda Hasanoğlan'da tren istasyonu yok. En yakın istasyon 6 km mesafede Lalahan'da.. Oradan tasınan kalaslar o köylü çocukların omuzlarındaydı.. İmece usulüyle taşlar da taşındı. Trakya'dan Kepirtepeli çocuklar Hasanoğlanlılarla dayanışmaya geldi. 5 km mesafeden köye su taşındı borularla.. Hasanoğlan'ın bu öyküsünü düşünün ve şimdiki haline bakın. Her şey bir kenara o çocukların o yürekten emeğine yazık ettiniz.. Hayatta olanlar Görkemli Hatıralar'ı ağlayarak izlemiş. "Keşke görmeseydik bunları" diyen onlarca mesaj geldi bana..
Ah ah.. Köy Enstitülü çocuklar yaşasaydı ve Hasanoğlan'ın şu halini görmemesi içinTonguç Baba'nın önüne kendilerinden kurulu kuleler yapardı. Onu ağızlarının dolusu horona çağıran çocuklar..
Yazık..