Sinan Ateş’in Katillerini Kurtarma Planı

İsmail Saymaz yazdı: Sinan Ateş’in Katillerini Kurtarma Planı

Sinan Ateş suikastı, üç yıldır devam eden bir saldırı silsilesinin son halkasıydı. Atılan ilk yumruk ile sıkılan son kurşun bağlantılıdır ve aynı suç örgütünün eylemleridir.

Bu suikastin bir suç örgütünün eylemi olduğuna ilişkin delil mi arıyorsunuz?

Ateş’ten sonra saldırıların bıçak gibi kesilmesi bile başlı başına bir kanıttır. Çünkü o ana kadar ‘Vur’ diyenler Ateş’ten sonra ‘Dur’ demiştir.

Nasıl Sinan Ateş suikasti, bir suç örgütünün eylemiyse; Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada, sanıkların savunma stratejisi de bir organizasyonun ürünüdür.

Azmettirici Doğukan Çep, tetikçi Eray Özyağcı ve Özyağcı’yı suikast mahallinden motosikletle kaçıran Vedat Balkaya, Emniyet’te, savcılıkta ve defalarca çıktıkları hakimliklerde bir gün olsun dile getirmedikleri bir senaryoyu duruşmalarda anlattılar.

‘Senaryo’ sözcüğünü seçerek kullanıyorum.

HANİ, VEFASIZLIKTANDI?

Özyağcı, ifadelerinde, “Gösterdiğim vefaya karşılık vermediği için aramızda husumet oluştu, kendisini yaralamak için birtakım planlamalar yaptım” demişti.

Azmettirici Çep de “Ateş’i ve yanındakileri tanımam, böyle bir olayın olacağını bilmiyordum” diye konuşmuştu. Tetikçi Özyağcı’ya araç bulması için yardım ettiğini, cinayet işleyeceğinden haberdar olmadığını öne sürmüştü.

19 ay sonra bugün ifadelerini değiştirdiler.

Bu kez Çep, “Azmettirici benim” dedi.

Ateş’le 2019’da Aziz Mahmut Hüdai Camisi’nde karşılaştığını, Hasan Ferit Gedik’i öldürmekten aldığı cezanın çözümü için ondan yardım istediğini ileri sürdü. Ateş’in 1 milyon TL istediğini, 650 bin TL verdiğini, davayı çözmeyince ayağından vurmaya karar verdiğini iddia etti.

O FOTOĞRAFI BEN YAYINLAMIŞTIM

Bu anlatımlarda tek doğru, Ateş ve Çep’in Aziz Mahmut Hüdai Camisi’nde 8 Mart 2019’da sabah namazında karşılaşıp fotoğraf çektirmiş olması.

Zaten o fotoğrafı geçen yıl ben yayınlamıştım.

Ancak Çep, camideki karşılaşmayı eksik anlatıyor.

Ateş, yalnız değildi.

İstanbul’u ziyaret ettiği bir gün Ülkü Ocağı’nın yöneticileriyle namaza gitmişti. Yanında hali hazırda Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcısı olan Ömer Şanlı, Deniz Güzelay ve Kadir Ensar Ejder de dahil 50’ye yakın kişi var.

Şanlı, ek soruşturmada şüpheli.

Ejder, tutuklanıp bırakıldı.

Güzelay’ın da Ayşe Ateş’in ifadesinde adı geçiyor

Ateş ile Çep arasında böyle bir diyalog yaşanmış olsaydı, yaşarken o’na cephe alan üç eski ‘ülküdaşı’ hatırlar ve anlatırdı değil mi?

NEREDEYSE EŞİ AZMETTİRDİ DİYECEKLER

Gelelim, senaryodaki ‘cinayet’ bölümüne.

Tetikçi Özyağcı, Emniyet ifadesinde suikast anlarını şu şekilde anlatmıştı:

“Ateş’in bacaklarına doğru 3-4 el ateş ettim. Selman’ın (Bozkurt) silah çekmesi üzerine can güvenliğimi düşünerek, Ateş’i etkisiz hale getirmek maksadıyla hızlı şekilde ateş etmem neticesinde şahıs hareketsiz kaldı.”

Özyağcı, savcılıkta “Amacım yaralamaktı. Sendelerken önüme doğru düşünce amacımın dışında mermiler bacaklarının dışındaki bölgelere isabet etti” demişti.

Özyağcı, bugün bambaşka bir sahne anlatıyor.

Ateş’in bacaklarına ateş ettiğini, yanındaki iki kişinin kendisine nişan aldığını iddia ediyor. Kaçarken “Reisi vurduk” diye bağırtılar duyduğunu savunuyor.

Öldürücü kurşunun, Ateş’in teyzesinin oğlu, bacanağı ve yakın koruması Selman Bozkurt ile öğrencisi Ahmek Keçik tarafından sıkıldığını ima sürüyor. Neredeyse, “Eşi Ayşe Ateş azmettirdi” diyecekler.

KİM BU, MUSTAFA KEMAL?

Tetikçi Özyağcı, olay yerinden motosikletli Balkaya tarafından kaçırıldı. Konya-Ankara yolunda benzinlikte indiler.

İddianameye göre…

Ülkü Ocakları Genel Merkez yöneticisi Tolgahan Demirbaş’ın kullandığı 06 BSG 441 plakalı araçla Gölbaşı’na götürüldü. Ardından Emre Yüksel yönetimindeki, MHP’ye tahsis edilmiş olan, ancak Ülkü Ocakları Genel Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım’ın makam aracı olarak kullanılan 06 AT 5021 plakalı çakarlı araçla aynı gün İstanbul’a kaçırıldı.

Özyağcı, ifadesinde, kendisini Gölbaşı’na götüren araca ilişkin “Sürücüyü tanırım, adını vermek istemiyorum” demişti. Kendisini Gölbaşı’ndan İstanbul’a götüren farklı, sürücünün aynı olduğunu söylemişti.

Bugün ise Ankara-Konya yolunda kendisini alan aracı Mustafa Kemal adlı bir arkadaşının kullandığını ileri sürüyor. Gölbaşı’nda yarım değil, dört gün saklandığını ve İstanbul’a değil, İzmir’e gittiklerini ileri sürüyor.

“Mustafa Kemal kim ve nereden çıktı?” diyeceksiniz.

İhtimal, Özyağcı’yı sakladığı iddiasıyla 2 Şubat 2023’te evinde arama yapılan ve bulunamayan Mustafa Kemal Aygün’ün ismini söyleyecekler. Aygün’ü, yokluğunda suça dahil edecekler.

Balkaya ise ifadelerinde, tetikçinin bindiği aracın sürücüsü için tarif edici hiçbir cümle kullanmazken, duruşmada “Gür saçlıydı” dedi.

Çünkü Demirbaş, kel…

SİYASİ BAĞI KOPARMAK İSTİYORLAR

Böylece suikastin siyasi ayağında olmakla suçlanan Tolgahan Demirbaş, Emre Yüksel ve Serdar Öktem’i dosyadan kurtarılması amaçlanıyor.

Sinan Ateş’in katillerini kurtarma planına göre…

Çep, Özyağcı ve Balkaya’dan oluşan kriminaller, siyasi ayağın suçtan bağını koparıp beraat ettirecek bir ifade veriyor.

Bu ‘iyiliğe’ karşılık siyasi ayak, kriminal ayağa yargıdaki gücünü kullanarak, daha düşük bir ceza sözü vermiş olabilir. Ağırlaştırılmış yaralama suçundan en fazla 12 yıl alarak, birkaç yıl yatıp afla kurtulabilirler.

Yoksa kasten öldürme iddiasıyla ağırlaştırılmış müebbet hapis yiyebilirler.

Kendileri açısından, bulabildikleri en akılcı plan bu olsa gerek.

Sinan Ateş davası sanıkları 19 aydır tek başına hücrede kalıyor.

Birbirleriyle haberleşemiyorlar.

Nasıl oldu da bu senaryoyu kafa kafaya vererek çalışıp ezberlemiş gibi dile getirdiler.

Acaba onları ziyaret eden üçüncü kişiler, misal kimi avukatlar, sanıkları ortak bir senaryoda uzlaştırmış olabilir mi?

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, sanıkların ziyaretçi listelerini gözden geçirmeli ve aralarında ortak isimler bulunup bulunmadığına bakmalıdır.

Sinan Ateş suikastinin, suç örgütünün eylemi olduğuna dair bir diğer delil de, aylardır birbirleriyle görüşmeyen sanıkların, geçmişte hiç dile getirmedikleri bir savunmada birleşmeleridir.

GAZETECİLERİ TEHDİT ETME CÜRETİNİ KİMDEN ALIYORLAR?

Sinan Ateş Davası’nın ilk duruşması.

Gazetecilerin bulunduğu bölümden yargılamayı izlerken birkaç metre ilerimde sanık bölümünde oturan azmettirici Doğukan Çep, arkasına dönüp gülerek bana baktı ve “Seninle hesaplaşacağız” der gibi kafasını salladı.

Birkaç dakika sonra da tetikçi Eray Özyağcı, abisinin tehdidini tekrarladı.

İkinci oturuma geçildi.

Salondaki yerlerimizi aldık.

İki jandarmanın arasında oturan Çep, yine bana dönüp elindeki dosyayı gösterdi ve “Benim için torbacı yazmışsın” dedi.

En ön sırada oturan gözcü Suat Kurt ise hakkında cinsel tacizci dediğimi iddia ederek “Görüşeceğiz” diye tehdit savurdu.

Oysa Kurt’un sabıka kaydını yazmıştım sadece.

Yargılamanın ikinci gününde de tehditler eksik olmadı.

Çep, salona getirilirken bana baktı.

Yine kafasını salladı.

Öyle pervasız ki…

Salondan çıkarılırken, gözleriyle beni aramış. Erken ayrıldığım için beni göremeyince diğer meslektaşlarıma öpücük atmış.

Sinan Ateş suikastinin azmettiricisi, tetikçisi ve gözcüsü beni ve gazetecileri tehdit etme cüretini nereden ve kimlerden alıyor?

Acaba “Suikasti gündemde tutan üç beş gazeteciyi de korkutup susturursak dosyayı karartabiliriz” diye mi düşünüyorlar?

Eğer öyleyse çok yanılıyorlar.

O POLİSLER M7’NİN YURT DIŞINA KAÇACAĞINI BİLİYORMUŞ

Ayhan Bora Kaplan soruşturmasını yürütürken darbe iddiasıyla gözaltına alınan eski polislerle ilgili iddianame Ankara 13. Asliye Ceza Mahkemesi’nde kabul edildi.

12 sanık var.

Bu sanıklar arasında, Organize Suçlarla Mücadele Şubesi’nden sorumlu Ankara Emniyet Müdür Yardımcısı Murat Çelik, Organize Şube Müdürü Kerem Gökay Öner, Müdür Yardımcısı Şevket Demircan ile komiserler Ufuk Gültekin, Metehan İlkyaz ve Gökhan Karaca yer alıyor.

Öner hariç, diğerleri tutuklu.

Tanıkları etkilemeye teşebbüs, göreve ilişkin sırrın açıklanması ve görevi kötüye kullanma suçu yöneltiliyor.

ABK Davası tanıklarından Nurullah Özgür Kopuk da sanık. Ayaklarında elektronik kelepçe varken, 27 Kasım 2023’te firar edip yurtdışına kaçan Serdar Sertçelik de sanıklar arasında. Gizliliğin ihlali ve yargı görevini yapanı etkilemekle suçlanıyor.

Sertçelik, Gizli Tanık M7 olarak biliniyor.

Sertçelik’in kaçışına yardım eden babası Erdoğan, Kılıçdaroğlu’nun danışmanı Ramazan Kubat, Kubat’ın arkadaşı Mustafa Çotuk ve Adem Kaçan suçluyu kayırmaktan yargılanacak.

Duruşma için 17 Temmuz’a gün verildi.

USULE AYKIRI RAPOR YAZDIRDILAR

İddianamede, sanık polislerin Sertçelik’e “gizli tanıklık kararı alınmadan önce ve soruşturma süreci boyunca görev ve yetkileri olmadığı halde koruyucu tavır takındığı” belirtiliyor.

İkinci kez gözaltı kararı verilen Sertçelik'in tutuklanacağını düşünerek, yurt dışına çıkma planı yaptığı anlatılıyor.

Polisin gözaltıyı önlemek amacıyla, 20 Kasım 2023’te vurulan Sertçelik'in gözaltına alınamayacağına dair hekimi yönlendirerek, usule aykırı doktor raporu temin ettikleri kaydediliyor. Rapor sayesinde Sertçelik'in gözaltına alınması kararı yerine getirilmedi.

Ancak savcılık tarafından Sertçelik’in 27 Kasım 2023’te hazır edilmesi talimatı verildiği anlatılıyor. Bu durumu öğrenen Sertçelik’in kaçtığı belirtiliyor.

BİLDİKLERİ HALDE ‘BULAMADIK’ DEDİLER

Komiser Ufuk Gültekin’den elde edilen, Sertçelik ile 26 Kasım 2023 tarihli ses kayıdında bir skandal çıktı.

Sertçelik’in yurt dışına gideceğini Gültekin ve Karaca’ya beyan ettiği, bu durumdan sıralı amirleri Demircan, Öner ve Çelik ile İlkyaz’ın haberdar olduğu anlatılıyor.

Öner ile Demircan'ın 29 Kasım 2023 tarihli WhatsApp yazışmalarına göre, Sertçelik'in Ankara'dan kaçtıktan sonra İstanbul’a gittiğine dair mesajlaştıkları anlaşılıyor. Sertçelik'in İstanbul’da olduğunu bilmelerine rağmen bulunamadığına dair tutanak tutularak, gizli tanığı kayırdıkları belirtiliyor.

Sertçelik'in 4 Aralık 2023 günü yasa dışı yollardan yurt dışına çıkması üzerine sanık polisler usulsüz şekilde gizli tanıkla irtibata devam etti, birden fazla kez telefonla görüşüp kayda aldı.

Sertçelik’e mahkemede nasıl ifade vermesi, ifadelerinde hangi değişiklikleri yapması ve kimleri eklemesi gerektiğine dair yönlendirmeler yaptıkları anlaşıldı.

ECE RONAY’LA BULUŞMUŞ

Sertçelik’in kaçışı şeklide de aydınlandı.

İddianameye göre…

Sertçelik, 27 Kasım 2023 günü babasına “Pansumana gidelim” dedi.

Arabayı Sertçelik kullandı.

Sonra direksiyonu babasına verdi.

Yolda araçtan inerek, telefonla görüştü.

Babası anlatıyor:

“Görüştüğü kişiye konum attı. Yarım saat sonra araçla sakallı, iri yarı bir şahıs geldi.”

Bu kişi, firari Adem Kaçan’dı.

Kaçan, baba-oğulu Eryaman’da daireye bıraktı.

Baba Sertçelik ayrıldı.

Sertçelik, yakın arkadaşı Mustafa Çotuk’a kendisini İstanbul’a götürecek kiralık araç aradığını söyledi. Çotuk da Kubat’tan yardım istedi.

Kubat’ın aracıyla yola çıktılar.

Sertçelik’i İstanbul Şile’de, sosyal medya ünlüsü Ece Ronay’ın bulunduğu bongolov evlere bıraktılar.

Çotuk:

“Kız arkadaşı Ece Ronay, kendisini arayarak, ‘Hala çıkmadın mı?’ diye soruyordu. Sertçelik, Kubat’a, kendisini İstanbul’a kız arkadaşının yanına götürüp götürmeyeceğini (sordu), ‘Götürürseniz bungolov kiraladım, birkaç gün siz de kalırsınız’ dedi.”

Sertçelik’i bungolovlara bıraktıklarını anlatan Çotuk, “Kapıda kız arkadaşı Ece Ronay karşıladı” dedi.

Ancak Ronay sanıklar arasında yer almıyor.

Sertçelik, ayağında elektronik kelepçenin bulunduğu 20 Kasım 2023’te Ece Ronay’la gittiği çorbacıda vurulmuştu.

Türkiye Haberleri