Serdar Öktem, neden korunmadı, neden vuruldu?

İsmail Saymaz... "Serdar Öktem, neden korunmadı, neden vuruldu?"

Eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş suikasti sanıklarından Avukat Serdar Öktem, önceki gün İstanbul’da ofisinden çıktıktan sonra Zincirlikuyu’da aracıyla seyir halindeyken bir başka araçtan yaylım ateşe tutuldu.

Maskeli suikastçiler iki kalaşnikof ve iki tabancayla ateş etti.

Öktem kafasına, yüzüne ve omzuna isabet eden mermilerle can verdi.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan açıklamada “Eylemin bir organize suç örgütünün maktule karşı beslediği husumet sonucunda gerçekleştirildiği değerlendirilmektedir” denildi.

Daltonlar öldürdü

Savcılık suç örgütünün adını vermiyor.

Bu örgüt yeraltı dünyasının en tehlikeli gruplarından Daltonlar. Daltonlar’ın en büyük hasmı, 1990’lardaki bir çizgi film karakteri olan hayalet Casper’dan adını alan Casperlar.

Bir vakitler müttefik olan iki çete Bağcılar ve Yenibosna’da giriştikleri kanlı çatışmayı Avrupa’ya taşıdı.

Daltonlar’dan Caner Koçak, 3 Ağustos’ta İspanya’da öldürüldü. Bu saldırıyı Casperlar’dan Burak Bulut gerçekleştirdi.

Daltonlar’dan Furkan Yavuz ise 25 Eylül’de Belçika’da sokak ortasında öldürüldü.

İddialara göre Daltonlar, intikam için Serdar Öktem’i infaz etti.

Cinayet günü Daltonlar’dan Bünyamin Kaçak’ın yaptığı paylaşım, iddiayı kuvvetlendiriyor. Caner Koçer’in fotoğrafını paylaşan Kaçak, “Bizim intikamımız ağır aslanım, sen rahat uyu, alındı intikamın” diye yazdı.

Öktem, Casperlar’ın avukatı mı?

Peki, Daltonlar niçin Öktem’i hedef aldı?

Yeraltında kulaktan kulağa fısıldanan söylenti şöyle:

Öktem’in Casper’ların lideri olan, şu an İtalya’da tutuklu bulunan ‘Hamuş’ lakaplı İsmail Atız’ın avukatlığını yaptığı ya da en azından gruba hukuki destek verdiği ileri sürülüyor. Hatta Öktem’in grubun üyesi gibi davranması nedeniyle Koçer’in intikamı için öldürüldüğü iddia ediliyor.

Suikast 17 Mayıs’ta öğrenildi

Gerçekten öyle mi?

Belgeler Daltonlar’ın Öktem’e saldırı hazırlığının Caner Koçer suikastinin üç ay öncesine uzandığını ortaya koyuyor.

İstanbul Emniyeti Organize Suçlarla Mücadele Şubesi'nin 17 Mayıs 2025 tarihli yazısında şu bilgiler veriliyor:

“Serdar Öktem’e yönelik Daltonlar suç örgütü mensupları tarafından eylem gerçekleştirileceği yönünde bilgiler elde edilmiştir.”

İkinci yazı, 20 Mayıs 2025 tarihli.

Bu kez İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Organize Suçlar Soruşturma Bürosu, suikast istihbaratının ayrıntılarını veriyor.

Yazıya göre Daltonlar soruşturmasında gözaltına alınan H.K. adlı şüpheli, savcı olduğu söylenen bir şahsı öldürmek üzere gönderildiğini, ancak bu eylemi gerçekleştirmediğini anlatmış. Kastettiği kişinin Serdar Öktem olduğu tespit edilmiş.

Savcılığın ‘Çok İvedi’ olarak İstanbul Emniyeti Organize Suçlarla Mücadele Şubesi’ne gönderilen yazıda, “Öktem’in can güvenliğinin sağlanması yönünden gereken önlemlerin alınması için tüm işlemlerin yapılmasını ÖNEMLE” rica edilmiş.

‘Tehdit olursa bizi ara’

Yazıyı okuduğunuzda Öktem’e yakın koruma verildiği veya en kısa sürede verilmesi gerektiği anlaşılıyor.

Fakat Emniyet, rutin bir prosedür izlemiş.

Öktem’in evinin ve iş yerinin bulunduğu Bakırköy ve Şişli ilçe emniyet müdürlükleri tarafından 9 Temmuz ve 25 Ağustos’ta Öktem’e can güvenliği yönünden tebliğde bulunulmuş.

Koruma için valiliğe dilekçe vermesi, müracaatı değerlendirilinceye kadar tehdit ya da acil durum halinde 112’yi, Asayiş Bürosu’nu ve Kuştepe Polis Merkezi’ni araması istenmiş. Devriyelerin çevreyi kontrol edeceği bildirilmiş.

Öktem, koruma için başvurmuş mu?

Evet.

Geçen eylülde DHKP/C tarafından tehdit edildiği gerekçesiyle yakın koruma talep etmiş. İstihbarat ve Terörle Mücadele şubeleri tehdit olmadığını bildirmiş. Organize Suçlarla Mücadele Şubesi ise Daltonlar istihbaratını paylaşmış. Koruma prosedürü tamamlanmadan suikast gerçekleşmiş.

İhmalin bedeli olmalı

Elimizdeki evraklar, Daltonlar tarafından suikast yapılacağının 17 Mayıs 2025’ten beri bilindiğini gösteriyor.

Savcılık Öktem’in korunmasını önemle bildirirken, emniyet ağırdan almış.

Öktem, yazıya rağmen neden korunmadı?

Bu akıl almaz ihmal ve sorumluluğun bir açıklaması ve elbette bedeli olmalı.

Daltonlar’ın Caner Koçer’in intikamı için Öktem’i infaz ettiği senaryosunu da resmi evraklar çürütüyor. Çünkü Koçer, Daltonlar’ın Öktem’e yönelik bir suikast hazırlığı içerisinde olduğu öğrenildikten vuruldu.

Şu halde Öktem’i Daltonlar’ın infaz listesine sokan, Casperlarla olan ilişkisi miydi? Yoksa bir başka güç Daltonlar eliyle kendi hesabını mı gördü?

Öktem’in avukatı: Yüzde 80 Dalton-Casper çekişmesinden öldürüldü

Serdar Öktem’in Sinan Ateş Davası’nda avukatlığını üstlenen Oğuzhan Bilgin, suikast sonrası sorularımı yanıtladı.

Serdar Öktem, Daltonlar’ın kendisine saldırı gerçekleştirileceğini size aktardı mı?

Hiç aktarmadı. Etrafında kimseye aktarmamış. Kimsenin bilgisi yok. Eşinin de yok.

Bu çok enteresan değil mi? Daltonların bir eylem yapacağı tebliğ edilmiş. Öktem, koruma için başvurmuş.

Bana da çok enteresan geliyor.

Koruma talep ettiğini biliyor muydunuz?

Haberim yoktu. Olayın akabinde sosyal medyada öğrendim.

Öktem'in Casperlar’ın üyesi gibi davrandığı ve bürokratik işlerini takip ettiği iddia ediliyor. Doğru mu?

Hukuki yardım yapar, çevresi geniştir. Ama çetenin ismini kullanayım, iş ve para trafiği yapayım; hiç öyle bir adam değil. Tek mi gezerdi? Koruması var mıydı?

Sinan Ateş Davası’nda tahliye olduktan sonra yanında kimseyi görmedim. Lüks arabayla, resmi veya gayriresmi koruma ordusuyla görmedim.

En son ne zaman yüz yüze görüştünüz?

Bir hafta önce Liverpool-Galatasaray maçını izledik. Ne bir korku ne bir endişe ne bir huzursuzluk sezdim. Çok şaşkınım. Keyifle maç izleyip tezahürat yaptık. Olayın olduğu sabah telefonla görüştük.

Ne konuştunuz?

Söylediği şuydu: “Sinan Ateş dosyası nereye gider? Adli kontrol devam eder mi?” Dertleşti dosyasıyla ilgili. Çünkü bitmek bilmeyen bir dosya haline geldi. Psikolojik olarak kendini sıkıntıda hissediyordu. Bir avukat olarak haftada bir imza atmak zoruna gidiyordu.

O sabah ayet paylaşmış. Özel bir anlamı var mı?

Hiç yok. Sürekli paylaşım yapar. Bazen ayet, bazen şiir paylaşır. Özel mana yüklenecek bir hayat tarzı yoktur. Mesaj vermez.

Kamuoyunun bir kısmı Sinan Ateş cinayetiyle ilişkilendiriyor suikasti. Sizce bir bağ söz konusu mu?

Mantığıma uymuyor İsmail Bey. Serdar Öktem'in susturulmasını gerektirecek bir durum yok ortada. Birinin zararına konuşacak olsa kendi de zarar görecek. Tahliye olmuş, dosyası lehe giden adam niye riske girsin veya amiyane tabirle ötsün? Öteceği bir şey yok. Niye kendi ayağına sıksın? Zaten bize göre Sinan Ateş cinayetiyle alakası yok.

Sinan Ateş yargılamasındaki birleştirme kararı ne anlama geliyor?

Asliye ceza yerine ağır ceza mahkemelerinin bakmasını istinaf ve Yargıtay tavsiye eder. Ki, hukuki ve fiili irtibat olarak ağır cezanın bakması doğrudur. Sıkıntı şu: Birleştirmenin verildiği tarih yanlış. Asliye ceza sorgulamaları yapmış, karar aşamasına gelmişken görevsizlik verilmez. Daha önce verilmesi lazımdı. Serdar Öktem ve komiser açısından dosyanın uzamasına sebep oldu. Sanıkların baştan dinlenmesini istiyor Yargıtay.

ABD’den beklenen telefon ve mesaj içeriği vardı. Bununla ilgili bir gelişme oldu mu?

Amerika’dan yazı geldi. Ekinde bir flash bellek geldi. Bakın, o önemli. Flash bellek içerisinde ne olduğuna dair mahkeme bilgi vermiyor. Flash belleğin örneğini de vermiyor. İçerisinde bazı programlar varmış. Bunu mahkeme kendi bilgisayarlarında açamamış ve bilirkişiye tevdi etmiş, ne var ne yok, bak diye. Hangi bilirkişiye tevdi edildi, ne zaman çözümleyecek, flash bellekte bir şey var mı, bilmiyoruz.

Birleştirme kararıyla cinayetin art arda gelişi tesadüf mü?

Gerçekten tesadüf. Konunun MHP veye Ülkü Ocakları ile irtibatlandırılmaya çalışılması abesle iştigal.

Siz suikasti nasıl açıklıyorsunuz?

Dalton ve Casper çekişmesinden kaynaklı olduğuna yüzde 80 ihtimal veriyorum. Basına yansıyan iddialara göre Öktem’in Casperlarla irtibatı ve avukatlık bağı vardı. Ancak iki çete arasındaki çekişmeden ötürü bir avukatın öldürülmesi racona aykırı olduğu için yüzde 20 şüphem var. Şayet bir avukat belli isimleri kullanır, insanlara ve mekanlara çökerse vatandaşın canına tak eder, gelir sıkar. Bunlar olmuş olaylar. Ancak Serdar Öktem açısından bundan bahsedemeyiz.

Çok profesyonel bir saldırı…

Olağanüstü profesyonel. İki uzun namlulu tüfek ve iki tabanca. Hepsi birbirini garantileyen unsurlar. Atışların tamamı kafaya doğru. Korkutma, mesaj verme niyeti yok. Bu bir infaz timi.

Emniyet, Öktem’e saldırı istihbaratını alıyor. Ancak koruma verilmiyor. Bu durumu nasıl yorumluyorsunuz?

İçişleri Bakanlığı, koruma vermekten hoşlanmıyor. Fuzuli görüyor. Korumaların amacı dışında kullanıldığını düşündükleri için ilk tepkileri vermeme yönünde oluyor.

Sinan Ateş cinayeti sanığını koruyacak olmaktan kaynaklı tereddüt yaşamış olabilirler mi?

Bu da ihtimal dahilinde. Çünkü Ayşe Ateş, koruma verildiğini mutlaka öğrenir ve çok ciddi gündem yapardı.

Herkes “Serdar Öktem sırlarıyla öldü” diyor. Ne düşünüyorsunuz?

Samimiyetle söyleyebilirim, ne telefonunda, ne hayatında, ne evinde, ne bilgisayarında hiçbir şey yok. İddianamede bahsedilen iki araçla alakası yok. Olayın öncesi ve sonrasında İstanbul'da. Sanıkların hiçbiriyle telefon görüşmesi, baz birlikteliği, sinyali yok. Çok manasız bir yargılama olduğu için yanında götürebileceği bir sır yok, İsmail Bey.

Sevim Alan: Serdar Öktem, beni ölümle tehdit etti

Güzellik merkezleri sahibi Sevim Alan, 16 ve 23 Eylül 2025’te İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’na bir dilekçe vererek, Öktem tarafından ölümle tehdit iddiasıyla şikayetçi oldu.

Alan, dilekçesinde, Öktem’in eski avukatı olduğunu söylüyor. Öktem’e 7 milyon TL borç verdiğini savunuyor. Sinan Ateş Davası’ndan tahliye edilince Öktem’den borcunu geri istediğini iddia eden Alan, “Ödememek adına bana yapmadığını bırakmadı” diyor.

İddiasına göre…

Aracının önü kesilerek darp edilmiş.

Trafikte silah gösterilerek ölümle tehdit edilmiş.

Öktem, “Onu en kısa zamanda Emniyet’e aldıracağım” diye haber göndermiş.

Öktem’in yurt dışında yaşayan illegal kişilerle bağlantılarından söz ettiği ileri süren Alan, şöyle diyor:

“Adını ya da kod adını Hamuş diye belirttiği illegal kişilerle telefonda konuştuğuna tanık oldum.”

‘Hamuş’ lakaplı kişi, Casperların lideri İsmail Atız.

Alan, son zamanlarda takip edildiğini, iş yerinin önünde gözetleme yapıldığını, telefonuna yurt dışından ölümle tehdit mesajları gönderildiğini savunuyor.

Alan, şu bilgileri veriyor:

“Öktem, Sinan Ateş davasında tahliye olduktan sonra Doğukan Çep’in haber gönderip mahkemeye mektup yazarak, kendisini azmettiren kişinin Serdar Öktem olduğunu itiraf edeceğini, etmemek için para istediğini söylemişti. Ben de bunu duyduktan sonra paramı vermediği için kendisini ihbar edeceğimi söyledim. Öktem, benimle konuşmak istediğini söyleyerek arabama bindi ve beni silahla tehdit etti.”

Alan, öldürülmesi için plan yapıldığını savunarak, şöyle diyor:

“Sinan Ateş cinayeti davasında bazı konuşma ve bilgilere sahip olmam sebebiyle sürekli tehdit ediliyor, evimde ve işyerimde izleniyorum. Can güvenliğimizden endişe etmekteyiz. Benim infaz edilerek öldürülmem üzerine plan yapıldığını, bu işi de Casperler Çetesi liderine ihale edildiği yolunda duyumlar almaktayım. Bu olaylar sebebiyle korku içerisindeyim. Öktem’e verdiğim borcu geri istemem sebebiyle bana beslediği husumet ve nefret ile Sinan Ateş davasında söylediği sözleri adli makamlara anlatmamam adına ölümle tehdit edilmekteyim.”

Türkiye Haberleri