Onlarca can kaybı, mahvolmuş ekonomiler, değişen sınırlar gibi sonuçları bir yana Rusya-Ukrayna savaşının getirdiği en önemli değişiklik küresel çapta yeni bir siyasi döneme yol açması oldu. Bunun ne anlama geldiğini ileride anlama şansımız olacak tabii. Ama şimdiden mevcut ortamı inceleyen, anlamaya çalışan girişimler de yok değil.
Savaşın başlamasından bir yıl sonra Avrupa Dış İlişkiler Konseyi’nin (ECFR) çatışmaya ilişkin olarak küresel kamuoyunu analiz eden çalışması bunlardan biri. ECFR’nin rapor haline getirdiği araştırması ilginç sonuçlar ortaya çıkardı.
Batı’yı sağlamlaştırdı
Raporda Ukrayna'daki savaşın Batı'yı bir varlık olarak "sağlamlaştırmış" olabileceğine dikkat çekiliyor. Bu, özellikle İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra aralarındaki sorunları hala, tamamen çözememiş olan batının “bir arada” olduğunu göstermesi açısından son derece çarpıcı bir belirleme.
Batılı uluslar büyük küresel sorunlar hakkında daha fazla ortak görüşe sahip durumdalar ayrıca. Bu iddia, bunun da bir kanıtı niteliğinde. Raporda bizi ilgilendiren bir tahmin de var; Hindistan ile Türkiye, deniyor, “Amerika ile Çin gibi çatışan güçler arasındaki bir savaş içinde kalmaya direnecekler." (Rapor için bknz: United West, divided from the rest: Global public opinion one year into Russia’s war on Ukraine – European Council on Foreign Relations (ecfr.eu))
Savaşın birinci yılı nedeniyle yapılan değerlendirmelerden biri de Amerikan gazetesi Washington Post'ta Ishaan Tharoor’a ait. Tharoor, "Bu hafta için jeopolitik Batı kendi sırtını sıvazlayabilir" derken buna, ABD Başkanı Joe Biden’ın Polonya’nın başkenti Varşova'dan Kiev'e giderek "Ukrayna'nın meydan okuyuşunu, onu ayakta tutan transatlantik uzlaşmayı öven" konuşmasını örnek veriyor.
Söz konusu “transatlantik uzlaşma" Batı ile ABD ortaklığına vurgu elbette. Tharoor'a göre bu konuşma, "Batı demokrasilerinin çelik gibi birliğini savunan" bir konuşmaydı. (Bknz: Biden speech in Warsaw on Ukraine rallies the West, but not the rest - The Washington Post)
Biden’ın ziyareti
Biden’ın büyük bir gizlilik içinde olduğu söylenen aslında Rus istihbaratına önceden haber verilen Varşova’dan Kiev’e yaptığı tren yolculuğu, çok farklı anlamlar taşıyor. Örneğin Politico haber sitesine göre, Biden'ın Kiev ziyareti ile Washington'un "Çin'in Rusya'ya yardım göndermeyi düşünüyor olabileceği" iddiası gibi son olaylar, Covid, Çin'in yükselişi ile Rusya'nın Ukrayna'daki savaşının ardından "dünyanın yeni bir jeopolitik ve ticaret çağına girdiğinin keskin bir hatırlatıcısı" oldu. Site, ABD'li politika yapıcıların küreselleşme sonrası ortaya çıkan "yeni dünya düzeni" ile yeni yeni boğuşmaya başladığını da belirtiyor. (Bknz: Washington grapples for a post-globalization vision - POLITICO)
Savaşın yıldönümünde ABD sermaye çevrelerinin gazetesi Wall Street Journal’da hayli ilginç sonuçlara varılmış bir değerlendirme yer aldı. Gazeteye göre Rusya ile Çin'in "ABD'nin dünya düzenindeki hakimiyetini zayıflatmakta ortak çıkarları var." WSJ, "Batı'nın Ukrayna konusundaki birlikteliği Rusya ile Çin’in çıkarlarını güçlendirdi” iddiasını dile getiriyor. (Bknz: Russia, China Challenge U.S.-Led World Order - WSJ)
Soğuk Savaş dönemine benziyor
Bana göre en doğru benzetme/değerlendirme Bloomberg’den Andreas Kluth’a ait. Kluth, "Ukrayna enkazından ortaya çıkan dünya düzeni, Soğuk Savaş dönemindekine çok benziyor" diyor. Kluth'a göre kesin olan şey, "etki alanları" açısından düşünmenin "yeniden moda" olduğu. Bu kaçınılmaz olarak "kendilerini başkalarının oyun tahtalarında piyon olarak bulan küçük ülkelerin aleyhine" olacak. Batı ülkeleri her ne kadar birbirlerine yakınlaşsalar bile Kloth, küresel işbirliğinin giderek zorlaşacağı kanısında. (Bknz: The Geopolitical Multiverse Is Back to Two Superpowers - The Washington Post)
Savaş gerçekten de dünyaya yeni bir “düzen” getirmiş oldu, doğru. Ama bunun neye benzediği konusunda bir fikir yok gerçekten de. Net olan batının kurduğu sistemin artık yıkılmış olduğu.
Onun enkazı üzerindeler şimdi.