Üç gün önce ‘hukukun üstünlüğü o ne ya!’ başlıklı bir yazı kaleme almıştım.
Hatırladınız mı?
Hukukun üstünlüğünün artık olmadığına son örnek olarak İsmailağa Cemaati’ne bağlı Hiranur Vakfı kurucusu Gümüşel’in kızının başına gelenleri göstermiştim.
Olayı hatırlatmama gerek yok zaten…
12 yıl sonra yargı harekete geçti ama ne geçmek ne geçmek!..
İlk duruşma için beş ay sonraya gün verdi sayın mahkememiz. 22 Mayıs 2023’e… O tarihe kadar bu mesele unutulur diye mi düşündüler? Seçim bu tarihten önce yapılır iktidar zarar görmez diye mi hesap ettiler bilemem…
Tarikatçı baba, mürit damat falan hepsi serbest. Mahkeme tutuklamaya gerek görmemiş. İnsanların gereksiz yere tutuklanmasına karşıyım ama ortada hukuka göre tam da tutuklanmayı gerektirecek bir durum var…
Tarikatçı baba ile mürit damat şikayetçi ‘çocuk gelin' mağdura her türlü baskıyı yapabilir.
Tehdit ederek ifadesini değiştirtebilir.
Öldürebilir, öldürtebilir.
Delilleri karartabilir.
Tutuklu yargılama bunun için konulmuş kural değil mi?
Ama biz de tam tersi işliyor. Üstelik bilimsel kanıt varken… Fazla ekmek yiyenin beyni iyi çalışmaz diyen adamı tutukluyorsun çocuğunu satan, altı yaşındaki çocuğa tecavüz eden adamları tutuksuz yargılıyorsun…
Sonra da çıkıp hukukun üstünlüğünden söz ediyorsun.
Hadi ya!...
Bu çocuk istismarı veya kız çocuklarının meta haline getirilmesi olayından büyük ders almamız lazım… Yok yok, tarikatlar zararlıdır, Diyanet bunlar kolluyor, mecbur kalınca kıyısından köşesinden iki laf ediyor. İktidar zaten sırtını tarikatlara dayadı, ortadan konuşuyor gibi yorumlara girmeyeceğim. Altını çizmek istediğim konu başka… Özgür medya olmasaydı bu çocuğun cinsel meta olarak satılması ortaya çıkar mıydı?
Timur Soykan kalemine diline sağlık. Aynı durumda olan belki onlarca, yüzlerce çocuk gelin var; onlar sana duacı!
Timur meseleye ortaya koyduktan sonra ne oldu dersiniz?
Birgün gazetesiyle ve Halk TV mesele yaptı, hatta mesele yapmanın ötesinde Halk TV bayraktarlığını üslendi.
İktidarıyla muhalefetiyle dört/beş gün boyunca siyaset kurumu sessiz kaldı. İktidar gazeteleri, televizyonları, internet siteleri böyle bir olay yokmuş gibi davrandı.
Dün bir gazetelerinin yayın yönetmeni yalandan iki satır karaladı o kadar!..
Diğerlerinde çıt yok!
Siyaset kurumu fazla direnemedi. Çabuk çözüldü, demeç üstüne demeç verdiler...
İnanmayacaksınız ama Meclis’te bile konu oldu.
İnanmayacaksınız ama Meclis araştırma komisyonu kuracakmış! Tamam anladık da… Cümlenin sonuna neden ünlem işaret koydun diyeceksiniz…
Şundan… 15 Temmuz Araştırma Komisyonu kuruldu da ne oldu? Sıfıra sıfır elde var sıfır. Eskiden Meclis’te araştırma komisyonu kurulması önemli gündem maddelerinden biriydi. Şimdi işi yokuşa sürme, sümen altı anlamına geliyor…
Gelelim zurnanın zırt dediği yere!..
2002’de altı yaşında evlendirilen çocuk 2012 yılında savcılığa başvuruyor. 2022’de iddianamesi yeni çıktı, ilk duruşma 2023’te…
İnşallah karar 2033’ten önce verilir!...
12 yıl boyunca bu dosyayı açmayan, bu dilekçeyi yok sayan, dikkate almayan, soruşturmayan savcı veya savcılar ne olacak?
Türkiye hukuk devlete olacaksa tarikatçı baba, mürit damadın yargılamakla sorun bitmez… Önce o savcı veya savcılar hesap vermeli. Önce onlar adaletin karşısına çıkmalı.
Önce onlar yargılanmalı…
Eyy HSK neredesin?..
Sesüm gelmiyor muuu?
Üç gün önce attığım başlıkla yazıya son cümleyi koyayım: hukukun üstünlüğü; o ne ya!