Kuran kursunda okuyan F.A. adlı kız çocuğunun “Tacize uğruyorum” şikayeti üzerine dava açılsaydı, Fetahmet Gülşen Camisi’nin önündeki imam cinayet belki de işlenmeyecekti.
Adana Cumhuriyet Başsavcılığı, bir haftada kovuşturmaya yer olmadığına karar vererek; Yüreğir Müftülüğü, tacizi örtbas edip imamı açığa almayarak, kan dökülmesine zemin oluşturdu.
Müftülüğe ihbarla başladı
Beş ay önceydi.
Yüreğir’deki Hacı Menekşe Hatun Kız Kuran Kursu’nda okuyan 14 yaşındaki F.A., 4 Temmuz günü derste çok durgun görünüyordu.
Hocası “Ne oldu?” diye sordu.
Devamını tutanaktan alıntılıyorum:
“Ağlayarak tacize uğradığını söyledi. Durumu önce yönetime, sonra amirime bildirdim. İvedi olarak dilekçemizi vermiş bulunmaktayım. Gereğinin yapılmasını arz ederim.”
F.A.’nin el yazısı şikayeti alındı.
F.A., şöyle diyor:
“Hocam olarak tanıdığım Tarık Karadağ, bana haddinden fazla yakınlık kurmuştur. Beni Kabe’ye götürmek istediğini belirtmiştir. Kabe’de yakınlık kurmaya devam etmiştir. Sürekli mesaj ve aramalarla rahatsız etmiştir. Ailemden aldığı izinle kıyafet almak istediğini söyleyip beni dışarıya çıkarmıştır. Arabada temasta bulunmuş, elimi tutup öpmüştür. Reşit olmamama rağmen otele götürme imalarında bulunmuştur. Eve vardığımda aileme camide namaz kılmak için geç kaldığımızı söylememi istemiştir.”
‘Arabada elimi tuttu, öptü’
11 Temmuz günü Adana Emniyet Müdürlüğü’nde bir psikolog eşliğinde F.A.’nın ifadesi alındı.
F.A.’ya göre imam, Kuran kursuna derse geliyormuş.
Tanınan bir imammış; ilahi okuyormuş.
F.A., da korodaymış.
Ailece tanışıp yakınlaşmışlar.
F.A.’ya “Seni kızım gibi görüyorum” demiş.
Karadağ, babasından izin alarak, F.A.’yı kendi ailesiyle birlikte Umre’ye götürmüş. F.A.’nın anneannesi de kafiledeymiş.
F.A., ifadesinde şöyle diyor:
“Kabe’ye gittiğimizde eşi ve kızıyla ilgilenmek yerine benimle ilgileniyordu. Baş başa tavaf ediyorduk.”
Karadağ, Umre’den dönünce Kurban Bayramı’ndan önce arife günü kıyafet alma bahanesiyle F.A.’yı evden çıkarmış.
Araçta başka kimse yokmuş.
“Kıyafet bahane, seni görmek istedim” demiş.
F.A., şunları söylüyor:
“Benimle gelir misin, Konya’ya mı gidelim, Ankara’ya mı. Bir hafta otelde kalır, daha sonra eve geçeriz’ dedi. Cevap vermedim. Mağazaya girdiğimizde bir abiye vardı. Şakasına ‘Bunu mu alsak’ dedim. ‘Al nikahta giyersin’ dedi. Kıyafet almadan dönersek ailemin yanlış anlayacağını söyledi. Elbise aldık, yemek yedik. Eve gitmek istediğimi söyledim. ‘Neden elimi tutmuyorsun’ dedi. Elimi öptü. Karısı aradı. Karısına evde olduğunu söyledi. Elim elindeydi ama ben tutmuyordum. En az beş kez elimi tutmuştur. ‘Omzumda uyu’ diye diretti, ‘Hayır’ dedim. ‘Yetişemem, vites var’ diyerek, bahane uydurdum. Emniyet kemerimi çıkardı. Kafamı omzuna koydum, ‘Rahatsız oluyorum’ diye çekildim. Arabada tektik. Birine söylediğim zaman korkup birşey yapabilirdi. Savunmasızdım. Engel olamadım, karşılık veremedim.”
Karadağ’ın mesajlar attığını kaydeden F.A., “Kars’a gitmiştim. ‘Döndün mü’ diye mesaj atmıştı. Mesaj istemediğimi söyledim, numaramı değiştirdim” diyor.
GÖRGÜ TANIĞI YOK DİYE
Adana Cumhuriyet Başsavcılığı bu ifadeden bir hafta sonra, 18 Temmuz’da, kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi.
Kararda, Karadağ’ın iddiaları reddettiği belirtiliyor.
Tacizin tanığı ve kanıtı olmadığı vurgulanarak, şöyle devam ediliyor:
“Araç içerisinde iddia edilen olaya dair görgü tanığının bulunmadığı, şüphelinin attığı mesajlar içerisinde istismara, cinsel tacize veyahut rahatsız edildiğine dair bir ifadenin bulunmadığı, olağan konuşma şeklinde olduğu, soyut mağdur beyanından başka delil bulunmadığı…”
Başsavcılık dosyayı kapatırken…
Müftülük imamın görev yerini değiştirmedi.
Olayı F.A.’nın 16 yaşındaki ağabeyi M.A. öğrendi.
25 Kasım’da bıçak alıp evden çıktı.
Bir arkadaşıyla Fetahmet Gülşen Camisi’nin önüne gitti.
Karadağ, geldi.
Bagajından bir şeyler alırken M.A. bıçağını çıkararak, imamın sırtına ve karnına sapladı.
M.A., ifadesinde şunları söylüyor:
“İki hafta önce dosyanın kapandığını öğrendim. Uyuyamamaya başladım. İntihar etmeyi düşündüm. Kardeşimi koruyamadım diye düşündüm.”
BEYANI ESAS ALINABİLİRDİ
Savcılık kız çocuğunun imama iftira atması için hiçbir neden olmadığını göz önünde bulundurarak ve beyanını esas alarak dava açabilirdi.
Açmayıp derin bir adaletsizlik hissi yarattı.
Kuran kursu hocasının bilgi verdiği, F.A.’nın babasının şikayetçi olduğu müftülük, Karadağ’ı açığa alabilir ya da imamın görevi yerini değiştirebilirdi.
Değiştirmeyip imamın korunduğunu düşündürdü.
Ve kız kardeşinin taciz edildiğini öğrenen 16 yaşındaki çocuk sözde adaleti sağlamak için imamı öldürdü.
Şimdi…
Kim bu cinayetin tek bir faili olduğunu söyleyebilir?
ÖZEL HAREKAT’IN 239 EL BOMBASINI VE 262 BİN FİŞEĞİNİ ÇALIP SATTILAR
Adana Emniyet Müdürlüğü Özel Harekat Şubesi’ndeki skandal iki hafta önce ortaya çıktı.
Müdürlüğün deposunda bulunması gereken 239 el bombası, 59 bin adet 7.62x51 fişek ve 203 bin adet 9x19 fişek kayıptı.
Daha doğrusu, depodan çalınmıştı.
Depodan sorumlu özel harekat polisi O.K., iddiaya göre borsada büyük miktarda para kaybetti. Borcunu kapatmak için depodaki mühimmat ve silahları KHK ile ihraç edilen eski polis Y.Y.’ye sattı.
Y.Y., mühimmat ve silahları Mersin Emniyet Müdürlüğü Özel Harekat Şubesi’nde görevli Z.T.M. adlı kadın başkomisere devretti. Başkomiser Z.T.M. ise Mezitli Devriye Ekipler Amirliği’nde görev yapan eşi A.M. ve Avukat M.Y. ile birlikte bir cephanelik dolusu mühimmat ve silahı av bayisine sattı.
Adana Cumhuriyet Başsavcılığı, önceki gün 11 kişiyi zimmet, silah ve mühimmat ticareti suçundan gözaltına aldı.
Ele geçirilen silah ve mühimmatlar şu şekilde:
-139 el bombası
-2’s Glock, biri Colt marka olmak üzere 55 tabanca
-3 otomatik tabanca (İkisi ‘Kel-Tec’ marka)
-2 av tüfeği
-7621 değişik çaplarda fişek
-200 şarjör
-17 balistik yelek
-5 elektroşok
-40 biber gazı
-23 bıçak
-3 çelik plaka
-2 balistik kask parçası
-22 kabza kapağı
100 EL BOMBASI VE 255 BİN FİŞEK HALEN KAYIP
Bu tabloya göre Özel Harekat’a ait 100 el bombası ve 255 bin fişek halen kayıp. Çalınan el bombaları ve fişeklerin kime satıldığı ve şu an nerede olduğu belirsiz.
ÜÇ MHP’LİNİN KAÇAKÇILIK BİLGİSİNİ TİCARET BAKANLIĞI VERDİ
MHP Bolu, Isparta ve Kilis milletvekillerinin altın kaçakçılığına karıştıkları iddiasıyla Bahçeli tarafından istifa ettirilmesinin perde arkası ortaya çıktı.
Bahçeli, MHP’li milletvekilleri hakkındaki duyumlar kulağına gelince Genel Sekreteri İsmet Büyükataman’ı Ticaret Bakanlığı’na gönderdi. Bakanlıktaki görüşmede, üç MHP’li milletvekilinin Dubai’ye giriş çıkışlarının olduğu Büyükataman’a bildirildi.
Büyükataman, bu bilgiyi Bahçeli’ye aktardı.
Bahçeli, derhal istifalarını istedi.
MHP’li yetkililer bana şu bilgiyi verdi:
“Burada genel başkanımız hassasiyet gösterdi. Öyle bir dönem ki, bir milletvekili bile anayasa değişikliğinde etkili olacak. Ancak genel başkanımız üç kişinin gözünün yaşına bakmadı.”