Maliye Bakanı Nebati ünlü Türk büyükleri (!) listesine girmeye aday. Öyle veciz sözler sarf ediyor ki; dudak uçuklatır.
Urfa’da hemşerilerine hitap ederken ‘Türk lirası en düşük durumda daha ineceği yer yok. Vatandaş rahat olsun’ demiş.
Yani dibin dibine vurdunuz, bundan sonrası kara toprağın altı demek istemiş!
Daha doğrusu battı balık yan gider demiş!
Bakan Nebati dibin dibini bulduk diyor ama ben o kadar emin değilim. Daha fırtınanın yolun ortasındayız zam yağmuru sürecek. Pahalılık anamızı daha çok ağlatacak; çok…
Veciz sözleriyle siyasi hayatımızda önemli yer tutmaya başlayan Bakan Nebati son bombasını yine memleketinde patlattı.
Enflasyonla nasıl baş edeceklerini anlatırken hemşerilerine moral vermiş!..
Demiş ki; ‘canınızı sıkmayın, üzülmeyin, bayrak yere inmeyecek, ezan susmayacak. Bırakın onlar başlarını duvara vursunlar.’
Nebati Bakan’ın bu sözlerini duyunca aklıma Sadrazam ve üç mektup hikayesi geldi.
Meşhur hikayedir. Demirel’in çok sevdiği hikayelerden biridir. Erdoğan’da kullandı. Beş yıl önce (2017) grup toplantısında partisinin milletvekillerine anlattı.
Gelin hatırlayalım.
Eski sadrazam, yeni sadrazama görevi devrederken kapalı 3 zarf bırakır…
Yeni göreve başlayan sadrazam masasının üzerinde not yazılı bir pusula ve üç kapalı zarf görür.
Not kâğıdının üzerinde ‘başın sıkışırsa birinci zarfı, biraz daha sıkışırsa ikinci zarfı, çok sıkışırsa da üçüncü zarfı açarsın!’ yazılıdır.
Yeni sadrazamın ilk yıllarında işler gayet iyi gider. Lakin bir müddet sonra halkın feryadı yükselmeye başlar... Nerdeyse her şey kötüye gitmeye başladığı, işlerin kontrolden çıktığı bir anda; aklına eski sadrazamın kendisine bıraktığı zarflar gelir.
Birinci zarfı açar… Zarfta bir pusula: ‘yapamayacak olsan bile sürekli vaatte bulun ve senden öncekileri kötüle!’ diye yazılıdır.
Sadrazam başlamış eskileri, geçmiş siyasetçileri kötülemeye ve vaatleri peşi peşine sıralamaya… Biraz rahatlar. Lakin işlerde bir düzelme yok. Sadece halk bu kötülemeler ve vaatlerle biraz avunur. Bir müddet sonra şikâyetler ve homurtular tekrar yükselmeye başlayınca ikinci zarfı açar…
Zarfın içinde ‘etrafını kötüle’ diye yazmaktadır.
Sadrazam bu defa başlamış kendi çevresindekileri kötülemeye. Yaşanan bütün olumsuzlukların sebebinin etrafındakilerin beceriksizliği yüzünden olduğunu her vesileyle söylemeye başlamış.
Halk, bir müddet bu etrafındakileri kötülemelerle biraz avutulmuş olsa da, işler eskiye göre daha da kötüye gitmeye başlar. Şikâyet sesleri ve homurtular dinmeyince üçüncü zarfa müracaat eder.
Üçüncü zarfın içinden çıkan pusulada ‘kendinden sonra gelecek kişi için sen de üç zarf hazırla!’ diye yazmaktadır.
Yani, pılını pırtını topla veda ziyaretlerine başla…
Nebati Bakan vatan/din/iman nutku atmaya başlayınca aklıma bu hikâye neden mi geldi?
Şundan… Bir siyasetçi daha doğrusu iktidar kendisine ülkenin temel meseleleri sorulduğunda ezan inmeyecek, bayrak susmayacak, vatan bölünmeyecek diye nutuk atmaya başlarsa bilin ki…
Abbas yolcudur.
Çaresizdir, yapacağı hiçbir şey yoktur. Çözüm üretmekten yoksundur.
Ülkeyi idare edemez duruma gelmiştir.
Nebati Bakan’a naçizane tavsiyem olacak: Reis’ini yayına alıp veda ziyaretlerine başlasın…
Hep söylüyorum. AKP ekonomik krizle tek başına iktidar oldu, ekonomik krizle iktidardan gidecek.
Enflasyon getirdi, enflasyon götürecek.