Narin’i dereye gömdü, ‘kayıp’ diye aramaya çıktı

.

Yaşarken koruyamadık.

Bari ölüsüne saygı gösterseydik.

Bir yetişkin tabutunda uğurladılar Narin’i.

Koca Diyarbakır’da bir çocuk tabutu bulunamadı mı?

Ancak bir evcilik oyununda anne olabilecek yavrunun üzerine,

en sevdiği oyuncağını, belki bebeği koymaları gerekirken, gelinlik serdiler.

Adını ‘Narin’ koyup her zulmü çektirdiler.

Yalnızca bir suç ortaklığının eseri değil bu yaşatılanlar.

Aynı zamanda bir sus ortaklığıyla karşı karşıyayız.

Ceset bulununca itiraf etti

21 Ağustos’ta kaybolan küçük Narin’le ilgili ilk somut gelişme dün meydana geldi. Cesedi köyüne bir-iki kilometre mesafedeki Eğertutmaz Deresi’nde, çuval içerisinde suya gömülü vaziyette bulundu. Çuvalın üzerine taşlar konmuş ve çevresi dallarla kapatılmıştı.

Nevzat Bahtiyar adlı şüpheli gözaltına alındı.

Bahtiyar, 48 yaşında.

Evli ve altı çocuk babası.

Sıvacı.

Narin’i tanıyor.

Babasıyla bir husumeti olmadığını söylüyor.

Bahtiyar, 8 Eylül günü jandarmalar ifadesine başvurmak üzere eve gelince “Narin’in cesedi dereden çıkarıldıktan sonra tedirgin olmaya başladığı için” itirafa başlamış.

Bahtiyar, ifadede, köyde suyun kesildiğinden, Narin’in amcası olan muhtar Salim Güran’ı aradığından, muhtarın “Ben yetkilileri ararım” dediğinden söz ediyor.

Araca binerek evinden çıktığını, 80-100 metre mesafede oturan Güran’ın arkasından gelip selektör yaptığını öne sürüyor.

Bahtiyar, hiçbir olağandışılıktan söz etmiyor.

Su kesintisi hakkında konuşacaklarını düşünüyorsunuz.

Gel gör ki ifadenin bundan sonrası insanın kanını donduruyor.

Bahtiyar, şu iddiaları dile getiriyor:

“Güran, aracından inerek, geldi. Kendi aracının ön koltuğunda battaniyeye sarılı ve hareketsiz yatan bir insan olduğunu gördüm.‘Ailen var, iyi düşün. Sana 200 bin TL veririm’ dedi. ‘Aracında torba var mı?’ dedi. Bagajdan çuval çıkartarak verdim. Çocuğu çuvala koyduk. Üzerinde siyah tişört ve şort, asılı küçük çanta vardı. Sağ kulağının arkasında boyunda kızarıklık vardı. Çuvalın ağzını bağlamadan arka koltuğumun önündeki paspasa koydum. Güran, ‘Eğritutmaz deresine götür’ diyerek, eliyle işaret etti. Yolda pişmanlık duydum. Ancak aldığım şeyden kurtulmam gerektiğini düşündüm.”

Bahtiyar, dere kenarında durduğunu, Narin’in çantasının ipiyle çuvalın ağzını bağladığını anlatıyor.

Bahtiyor:

“Ağacın yanında derin olmayan bir yer buldum. Burada biraz su vardı. Bu alana çuvalı bıraktım. Çuval birisi tarafından bulunur diye üzerinde taş koydum. Taşın büyüklüğü 15-20 kg civarındaydı. Yanında da birer taş vardı. Üzerine çalı koymadım. Çünkü üzeri kapanmıştı.”

Cinayete katılan, cesedi kaldırır

Bahtiyar’ın anlatımı hayatın olağan akışına uygun görünmüyor.

Çünkü…

Bir insanın, başkası tarafından işlenen cinayette cesedi ortadan kaldırması için esaslı gerekçeler olmalı.

Güran ile Bahtiyar arasında kan bağı, ailevi yakınlık veya sıkı bir arkadaşlık yok. Bahtiyar, “Birlikte çay içer, yeke yer, Diyarbakır’a giderdik” diye izah ediyor ilişkilerini.

Bu samimiyet ile bir ceset üstlenilir mi?

Güran’ın yüklü bir para vermiş de değil.

Bahtiyar, Güran’ın 200 bin TL vermeyi, bunu da mısır hasatından sonra ödemeyi vaat ettiğini ileri sürüyor. Veresiye ceset kaldırıldığı görülmüş müdür? Kaldı ki, Çarıklı Mahallesi’nde yeni bir ev yaptıran Bahtiyar’ın böyle bir paraya ihtiyacı yok.

Denebilir ki Güran, silah veya zora başvurdu, ölümle tehdit etti ya da şiddet uyguladı.

Bahtiyar, “Güran güçlüdür. Adamları var. Onunla sorun yaşarsam beni suçlu görürler” dese de tehditten bahsetmiyor.

Bu ihtimal de elendiğine göre Bahtiyar, cesedi dereye gömmeyi neden kabul etmiş olabilir?

Bana sorarsanız asıl gerekçe, suç ortaklığı…

Bahtiyar’ın, öldürme suçuna bizzat katıldığı için cesedi ortadan kaldırdığını diye düşünüyorum. Hayatın olağan akışına en uygun senaryo budur.

Rolünü karartıyor

Bahtiyar, gereksiz detayları aktarıyor.

Ama en kritik sorularda “Hatırlamıyorum” diyor.

Güran’ın aracında başkalarının olup olmadığı sorusuna “Arka camlar siyah olduğu için dikkat etmedim” şeklinde yanıt veriyor.

Cesedin vücudu sıcak mıydı, katılaşmış mıydı?

Onu da hatırlamıyor!

Narin’in tişörtünün rengini, sağ kulağının arkasındaki kızarıklığı hatırlıyor. Fakat ayağının kesik olup olmadığını hatırlamıyor.

Cesedin Narin’e ait olduğunu, dere yatağında çuvalı bağladığı esnada öğrendiğini iddia ediyor. İnsan cesedi teslim alırken kime ait olduğuna bakmaz mı?

Bahtiyar’ın telefon görüşmelerini sildiği tespit edilmiş. Gel gör ki o, “Sildim diye hatırlıyorum. Neden sildiğimi hatırlamıyorum” diye saçma bir yanıt veriyor.

Cinayetteki rolünü olabildiğince önemsizleştirerek, karartmaya çabalıyor.

Anne ve ağabey de dahil mi?

Bahtiyar, çuvalı bir başına dereye koyduğunu ve bu işlemin 30 dakika sürdüğünü savunuyor.

Bir insanın yüksek debiyle akan derede, hem içinde ceset olan çuvalı gömüp hem de 15-20 kilogram ağırlığında taş bulup üzerine örtmesi, olağanüstü bir yetenek gerektiriyor. Bahtiyar’ın yarım saat fark edilmemiş olması, sizce de hayatın olağan akışına aykırı değil mi?

Zaten yöneltilen sorular, cinayetin nedeni ve olağan şüpheliler hakkında fikir veriyor. Güran’ın eşi haricinde bir gönül ilişkisinin olup olmadığının sorulması, Narin’in görmemesi gerekeni gördüğü, bilmemesi gerekeni bildiği için öldürüldüğünü düşündürüyor.

Ayrıca “Cesedi aldığınızda Narin’in annesi Yüksel veya abisi Enes yanınızda mıydı?” sorusu cinayete aile bireylerinin katıldığı ihtimali üzerinde durulduğunu gösteriyor.

90 hanelik bir köyde 19 gün boyunca cesedin bulunamaması, Narin’in kim veya kimler tarafından, niçin ve ne şekilde öldürüldüğünün tespit edilememiş olması, kolektif bir suç ve sus ortaklığını akla getiriyor.

Gömdü, ‘kayıp’ diye aradı

Bahtiyar’ın Narin’i dere yatağına gömdüğü gün hayatın olağan akışına devam edip eşi, annesi ve komşularla birlikte ‘kayıp’ çocuğu araması, beni dehşete düşürdü.

Bahtiyar’ın ifadesinden:

“Buradan (dereden) çıkarak aracıma bindim, baldızım Zeynep’e gittim. Patlıcan doğruyorlardı. Çay içtim, peynir aldım. İnşaat halindeki evim gittim. Gitmişken fayans işlerini halledeyim dedim. Oğlum Ferhat’la Tavşantepe Mahallesi’ndeki evimize geldik. Saat 19’du. İnsan hareketliliği vardı. Annem ve eşim Narin’i arıyormuş. Namaz kıldım. Narin’i arama faaliyetine katıldım.”

Prof. Ümit Biçer: Bazen bir günde ceset çürür

Narin’in otopsisi sırasında üç savcı tarafından yazılan tutanak dün ilk kez Halk TV’de ve bu köşede yayınlandı.

Tutanakta, cesette ileri derecede çürüme olduğu, kesici - delici alet ve silah yaralaması ile iç kanama tespit edilmediği belirtildi. Ölüm nedenine ve ölüm şekline ilişkin beyanda bulunulmadı.

Adli Tıp uzmanı Prof. Ümit Biçer ile tutanak üzerine konuştuk.

Bu tutanağa bakarak, Narin’in nasıl öldürüldüğünü tespit edebiliyor muyuz?

Mümkün değil. İnceleme sonuçlarını beklemek gerekir. Hem aradan geçen süre hem bulunduğu yer nedeniyle cesedin değişime uğradığı anlaşılıyor. Buradaki bulguları incelemeler sonuçlandıktan sonra yorumlamak mümkün olabilir.

Ceset 19 günde bu kadar hızlı çürür mü?

Bulunduğu yere, koşullara ve ölüm şeklinde bağlı olarak değişebilir. Adana'da çok sıcak bir günde kanalizasyonun karıştığı ve canlı materyallerin olduğu yere atıldığında cesedin bir günde bile çürüdüğünü biliyoruz.

Ayak kopması neden meydana gelmiş olabilir?

Cenazenin gömülme koşullarını, üzerine atılan taşların vücuda isabet edip etmediğini ve ortamı değerlendirmek, bulunduğu yerin özelliklerine bakmak gerekiyor. Öncesinde de olabilir. Çürüme başladıktan sonra doğadaki vahşi canlıların zarar vermesiyle de cesedin bütünlüğünde değişiklikler olabilir. Yorum yapmak için fotoğrafları görmek, olay yerine ait bütün bulguları değerlendirmek daha doğru.

Kesici-delici ve ateşli silah yaralaması ve iç kanama olmadığı söyleniyor. Bu bizi nereye götürür?

Ateşli silah yarasını ciltteki bulgular üzerinden değerlendirmek mümkün. İç kanamada cesedin çürüme derecesinin ne olduğunu, dokularda nasıl bir değişim yarattığını bilmeden yorum yapmak doğru olmaz.

İç kanama görülmemesi darp olmadığı anlamına mı gelir?

O anlama gelmeyebilir. Kesici delici alet veya ateşli silah yarası denildiğinde cilt bütünlüğünün bozulduğu bir yaralanmanın olmaması düşünülmeli. İç kanama derken, bazen yaşamsal organlarda meydana gelen küçük kanamalar da ölüme yol açabiliyor.

Boğulduğu sonucuna varabilir miyiz?

Hayır, bu rapordan hiçbir şeye söylenmez.

Cinsel istismar olup olmadığı anlaşılabilir mi?

Saldırganın beden üzerinde bıraktığı izlere ve delillere bakarak yorum yapmak mümkün. Vücut üzerinde yapılacak incelemeler yol gösterecektir. Kişinin vücudunda başka kişiye ait biyolojik delil bulunması bizi böyle bir olasılığa yönlendirir.

Türkiye Haberleri