Müteahhitler iktidarında müteahhitler bile isyan ediyorlarsa, boykot kararı alıyorlarsa, 15 gün inşaatları durduracaklarsa gerisini düşünün.
Gerisini konuşmaya gerek var mı?
Neden mi müteahhitler iktidarı dedim. İsterseniz konuya buradan girelim. AKP iktidar olduğu 2002 yılında dünyada bol para vardı.
ABD, 11 Eylül’deki ikiz kuleler saldırışının izlerini silmek, ekonomik durgunluğun önüne geçmek için dünyaya dolar saçtı. Türkiye’de fazlasıyla nasibini aldı.
AKP iktidarı inşaat sektörüne yüklendi. İnşaatı lokomotif yaptı. Müteahhitler üzerinden büyümeyi planladı.
Duble yollarla başladı, AVM’lerle devam etti, büyük kentlerde neredeyse her mahalleye bir AVM kondurttu. Gökdelenler, iş merkezleri, konutlarla inşaat sektörüne abandıkça abandı. TOKİ en gözde kuruluş oldu.
Dışardan aldıkları borç parayı betona yatırdılar. İşler iyi gidiyordu, hoşlarına gitti, beş şeritle otoyollar yaptılar, ihtiyaç var mı yok mu diye düşünmeden havaalanları yaptılar. Var olan hava alanlarını yıkıp var olan pistleri kırıp yenisini yaptılar.
İktidarlarını beton üzerine inşa ettiler de diyebiliriz!.
İki örnek vereyim.
Birincisi meşhur Zafer havaalanı. Kütahya/Afyon/Uşak’a hizmet vermesi için yapıldı. Kütahya’ya 45 kilometre, Afyon’a 60, Uşak’a 100 kilometre uzaklıkta kuruldu. Bu üç kentin toplam nüfusu 1 milyon 600 bin. Zafer Havaalanı için verilen garanti yolcu sayısı yılda 1 milyon 300 bin.
Yanlış hesap yok, kasıtlı hesap var.
Müteahhitleri zengin etme projesi var.
Yılda 10 bin kişi bile uçmadı, müteahhit parasını tıkır tıkır aldı. Bu projelerin mimarı eski Ulaştırma Bakanı, son Başbakan Binali Yıldırım’dı.
Hani oğlu Venezüella’ya yardım olsun diye maske götürmüştü ya o siyasetçi. Pişkin bir ifadeyle gülerek dedi ki; ‘artık Ankara’ya iki saatte, İstanbul’a 3.5 saatte gidiliyor. O yüzden Zafer havaalanı istediğimiz yoğunlukta çalışmıyor.’
Çalışmıyor ama 30 yıl çalışıyormuş gibi para ödenecek.
Çalışmıyor deyince Balıkesir havaalanı aklıma geldi. Havaalanı için verilen yolcu garantisi yılda 1 milyon 300 bin. 19 ay önce açılmış Daha inen tek bir uçak yokmuş. Yolcu da yok tabii.
Ama müteahhit parasını takır takır alıyor.
Osmangazi Köprüsü yarım kapasite ile çalışırken Çanakkale Köprüsü’ne niye yapıyorlar diye hiç sormayın.
Müteahhitler için yaptırıyorlar. Makine parkuru boş kalmasın diye… Kamyonlar çalışsın diye… Taşeronlara iş çıksın diye… Sektörde istihdam kaybı olmasın diye…
İnşaat sektörü öyle büyüdü ki frene bassalar yıkılır. Bu yüzden sürekli köprü yapmak, tünel açmak, otoban yapmak zorundalar.
Çanakkale Köprüsü için araç başına 15 dolar artı KDV üzerinden 16.5 milyon araç garantisi verdiler. Şu anda arabalı vapurlarının taşıdığı araç sayısı yılda 3.5 milyon.
Garanti beş katı!.
Köprü 18 Mart’ta açılacak, hesap kitap tutmayacak tabii. Müteahhitlerin kasası dolacak. Köprünün parasını geçmeyen de ödeyecek.
İşte bu sebeple AKP’ye müteahhitler partisi deniyor.
Çünkü, AKP iktidarı döneminde en çok onlar kazandı. Her uzun iktidar kendi zenginlerini yaratır ya AKP’nin zenginleri de müteahhitler oldu. İçlerinden beşi ön plana çıktı ama ‘Allah bereket versin’ diyen çok sayıda müteahhit var.
Ama işte o müteahhitler de sonunda isyan etti.
Niye mi?
Enflasyon nedeniyle. Ekonominin dikiş tutmaması sebebiyle. Çimento fiyatı bir yılda yüzde 200 artmış. Tonu 180 liradan 450 fırlamış.
İsyanın nedeni bu…
120 bin üyeli 51 dernek, 5 federasyonun oluşturduğu İnşaat Müteahhitleri Konfederasyonu boykot kararı aldı.
40 ilde 9 Eylül günü inşaatlar duracak. 15 gün çivi bile çakılmayacak.
Merak ediyorum; kamudan en çok ihale alanlar listesinde dünya sıralamasının ilk 10’una giren beş müteahhit boykota katılacak mı?
Listeye bakın ilk beş şöyle; Kalyon, Kolin, Cengiz, Erg ve Rönasans..
Boykota katılıp konfederasyonlarına destek verecekler mi? Yoksa çimento fiyatı bizi ilgilendirmez biz hazineden paramızı alıyoruz diyerek sessiz mi kalacaklar?
Müteahhitler iktidarında müteahhitlerin bile isyan etmesi, işi bırakması, boykot yapması bardağın taştığının işareti değil mi?