Cansu Çamlıbel’in CHP Genel Başkanı Özel ile T24 yaptığı uzun söyleşiyi dikkatle okudum…
Özel söyleşinin bir yerinde aynen şöyle demiş:
‘Ben Erdoğan'a “Sen Bahçeli'yi kafana takma. Ben sana Meclis'te de destek vereceğim, ekonomik pakette de destek vereceğim, arkandayım” dersem… Yani Erdoğan'a partner değiştirmeyi teklif edersem, Cumhur İttifakı'nı dağıtırım’
Doğru dağıtır ama aynı anda CHP de dağılır… AKP ile ittifak CHP’yi bitirir!...
Özgür Özel zaten bunun mümkün olmadığının da altını çizmiş…
Diyor ki; ‘ama bu benim sırtıma, AK Parti'nin 22 yıllık hatalarına, sorumluklarına ortak olmak gibi hiç taşımaya niyetim olmayan bir yük koyar. Ben iktidara gidiyorum. Benim partim birinci parti olmuş. Seçimden beri her ay oylarımız artıyor.’
Mesele 22 yıllık hatalara ortak olmanın ötesinde… Mesele daha derin… Mesele Cumhur İttifakı’nın ayakta kalıp kalmaması değil… Mesele rejim meselesi…
Bu tek adam rejiminde başa kimi getirirseniz getirin, yürümez… Dünyanın en demokrat adamını da getirseniz işlemez…
Tek akılla ülke yönetilemez… Zaten yönetilemiyor…
Şimdi diyeceksiniz ki tek adam rejiminden önce güçlü başbakanlık rejimi vardı; bakanlar, milletvekilleri başbakanların sözünden çıkmazdı… Bir dediğini iki etmezlerdi…
Kısmen doğru… Ama zaman zaman direndikleri oldu…
Bu hali yıllardır eleştirdik. Yarı demokrasi dedik, tam demokrasiye geçemediğimizi söyledik. Liderler suntası adını verdik, Düzeltileceğini beklerken daha da kötü oldu…
Erdoğan 2018 yılında Cumhurbaşkanı seçildi. Devletin yapısını KHK’larla değiştirdi. Tek imza ile…. Kendi kendini Varlık Fonu’nun yönetim Kurulu Başkanlığına atadı…
Dünyada örneği var mıdır?
Merkez Bankası’nı kendine bağladı. Zırt pırt başkanını değiştirdi. Rektörleri tek başına atadı. Kayyum rektör anlayışını üniversitelere getirdi. Bürokratik vesayete son verme adına bürokratik devlet düzeni kurdu.
Anayasa Mahkemesi aldığı bütün kararları, yaptığı bütün düzenlemeleri altı yıl sonra iptal etti…
Aslında bu rejimin kurduğu yapı yok hükmündedir!...
Devleti artık seçilmişler değil Saray’ın bürokratları yönetiyor…
Bu rejimin başına gökten melek indirip koysanız yine olmaz. Bu anayasa değişmeden Türkiye normalleşmez…
Normalleşme lafı ağızlarda sakız olmanın ötesine geçmez/geçemez…
Erdoğan ve ekibi yeni anayasa mı istiyor CHP hadi gelin yapalım, biz varız demeli… İktidarın yeni anayasa ile ne istediğini öğrenelim.
Yok darbe rejimi ruhuymuş, yok askeri rejimin kalıntısıymış boş lafları bıraksınlar…
Belki de parlamenter rejime dönmek istiyorlardır! Utançlarından söyleyemiyorlardır.
Gördüğüm şu: CHP yeni anayasa vaadi ile meydanlara çıkmalı…
Ne anayasası milletin derdi geçim, milletin derdi ekonomi, milletin derdi cüzdan seslerini duyar gibiyim. Ama şunu unutmayın anayasa değişmeden yanı tek adam rejimine son verilmeden ekonomi düzelmez. Hayat pahalılığı bitmez. Yabancı yatırımcı gelmez. Yerli yatırımcı parasını riske atmaz.
Bu sebeple diyorum ki; temel mesele Cumhur İttifakı’nın gitmesi değil. Temel mesele bu rejime son vermektir…
Kısa bir notum daha var…
Uzun söyleşide Özel’in şu yaklaşımı hoşuma gitti altını çizdim… Diyor ki; ‘önemli olan AKP ve MHP’den gelen oyları kalıcılaştırmak’
Çok doğru hedef. Çok önemli vizyon. CHP çok uzun aradan sonra cam duvarları kırdı yüzde 25 barajını aştı. Bundan sonra yapması gereken CHP’ye kredi açan sağ/muhafazakar seçmeni kaçırmamak. Hatta yenilerini eklemek.
Bunun da yolu belli… Muhafazakar isimlerle milletvekili listesini doldurarak seçmenin önüne çıkmak değil. CHP bu yolu denedi. Bırakın muhafazakar isimleri dört muhafazakar partiyi bünyesine aldı işe yaramadı…
Peki yolu ne derseniz…
Güven vermek derim… Ülkeyi daha iyi yöneteceğine seçmeni ikna etmek. Genç seçmenin nabzını tutmak…
Ve en önemlisi gençlerin yeniden hayal kurmasını sağlamak…
Çünkü bu iktidar gençlerin hayalini öldürdü…