Dün sabah aralarında komedyen Mehmet Ali Erbil ile müzisyen Serdar Ortaç’ın da aralarında olduğu 16 kişi yasadışı bahise teşvik iddiasına ilişkin soruşturma kapsamında gözaltına alındı.
12’si tutuklanarak, cezaevine gönderildi.
Dört kişi adlı kontrolle bırakıldı.
Bu dört kişi arasında yer alan Erbil ve Ortaç’a ev hapsi tedbiri ve yurt dışına çıkış yasağı kondu.
Malta’da çekim yapıldı
Erbil ve Ortaç’ın gözaltına alınma nedeni, temmuzda Malta’da bir otelde, yasadışı bahis sitelerinin canlı yayınına katılmış olmaları.
Malta, yasadışı bahisin cenneti olarak biliniyor.
Canlı yayında Erbil ve Ortaç’a eşlik eden Ünal Orhan ve Cenk Pekkan’ın üzerinde ‘Ligobet’ ve ‘Romabet’ adlı bahis sitelerinin adlarının yazılı olduğu tişörtler var.
Erbil ve Ortaç hem canlı yayında bahis oynuyor hem de sitenin reklamını yapıyor.
Zorla tişört giydirmek istemişler
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nda Erbil’e bahis reklamının videoları soruldu.
Erbil, ‘Barış’ adlı arkadaşının daveti üzerine Malta’da bir otele gittiklerini belirterek, “Orada çekim yapmaya çalıştılar” şeklinde konuştu. Üzerine tişört giydirilmeye çalışıldığını ileri süren Erbil, şöyle konuştu:
“Tişörtün bahis reklamı içerdiğini sonra öğrendim. Buna karşı çıktım. Misafir olmamızdan dolayı davet edenlerle ters düştüm. Yayında ‘Kumar çok sakıncalıdır, hayatımda oynamadım’ şeklinde ifadelerim vardır. Yayın yarım saat kadar sürdü. Sonrasında durumu anlayarak, açıklama yaptık.”
Erbil, yasadışı bahis reklamı için çekim yapan Ünal Orhan’ın kendisini kandırmak istediğini iddia ederek, şöyle dedi:
“Ünal, ‘YouTube’da bir program var’ diyerek, yayın davetinde bulundu. Ancak durumu anlayarak, kabul etmedim. Üç aydır bana birlikte yayın teklifinde bulunmaktadır. Bu şahısla detaylı ve evveliyatlı bir tanışıklığımız yoktur. Ortak arkadaşımız Barış vasıtasıyla tanıştım. Bu olaydan sonra Barış da kayboldu. Bu şahıslardan ücret veya kazanç elde etmedim. Ancak Ünal, 20.000-25.000 Euro teklifinde bulundu, kabul etmedim.”
Gırgır yapmış, tuzağa düşmüş
Erbil’e videodaki şu diyalogları okundu:
Ünal Orhan: Abi bir gol daha olur mu be bu maçta?
Mehmet Ali Erbil: Bir gol daha olur ama bas bakiyim nereye bascan?
Orhan: Ligobet’te abi güzel oranlar var zaten.
Erbil: Bas o zaman, bir gol daha 6 olacak değil mi?
Orhan: 20.000 basıyorum o zaman abi.
Erbil: Bas gitsin lan
Orhan: 64.000 lira veriyor.
Erbil: Hadi be, benim emekli maaşım lan.
Savcı, şu soruyu yöneltti:
“Kamuoyuna mal olmuş, toplumun her kesimince bilinen birisi olarak bir dakikalık yasadışı bahis karşılığında emekli maaşınız tutarında para kazanıldığını belirterek, özellikle gençler, çocuklar arasında kolay para kazanma hırsını aşılayarak, yasa dışı bahis ve kumarı teşvik ettiğiniz tetkik edilmiş olup savunmanız nedir?”
Erbil, tuzağa düşürüldüğünü ileri sürdü.
Halbuki videoda hiç de kandırılmış görünmüyordu.
Erbil, şöyle karşılık verdi:
“Bu muhabbeti gırgır ortamında gerçekleştirmiştik. Ancak bizi tuzağa düşürmeye çalışmışlar. Ben şovmenim ve yaptığım iş gereği gırgır ortamında bu söylemlerde bulunmuşum.”
Misafirmiş, ondan bozmamış
Savcılık daha sonra Erbil’e şu diyalogları okudu:
Mehmet Ali Erbil: Değiştir abi, hiçbir şey vermedi, canımı sıktı bu oyun
Serdar Ortaç: İğrenç bir oyun.
Ünal Orhan: Geçiyorum hemen.
Cenk Pekkan: Chat bir oyun seçsin, onu oynayalım.
Ortaç: Ya neden beni hiç umursamıyon?
Orhan: İyi abi ben hemen açıyorum.
Ortaç: Ünal, zara zara.
Erbil: Şöyle bir jackpot (Kumarda edinilen büyük kazanç) dağıtsak millete ya.
Orhan: Hangi zar biliyor musun?
Ortaç: Ünal, bak dur orada, dur orada.
Orhan: More dice mi abi (Slot oyunu)
Ortaç: Evet he bas işte.
Pekkan: Mehmet Ali abi sana göstermiştim, hatırlıyor musun?
Erbil: Ama nasıl hakim değil mi?
Pekkan: Ne, abi çok pis kumarbaz
Ortaç: Ünal, 120’ye al beti.
Orhan: Alalım.
Ortaç: Mavi evet ordan bravo.
Erbil: Aa maksimum he.
Ortaç: Hiçbir şey değişmemiş hala komik. Aaa, biraz hızlandır abi, stopa bas, baba stop, dur şimdi, hala aynı bak, dur abi, içeri al. Abi oklar var, abi eve, bas bas.
Pekkan: Çok mu hızlı olsun?
Ortaç: Oh tamam.
Erbil: Aaa.
Ortaç: Ben ne dedim size?
Pekkan: Abi gerçekten Serdar abi inanılmaz ya.
Erbil: 7.000 TL verdi lan.
Ortaç: Ben ne dedim?
Savcılık Orhan ve Pekkan’ın ’Ligobet’ ve ‘Romabet’ adlı bahis sitelerinin isimlerinin yazılı olduğu tişörtleri giyip reklam yaptıklarını hatırlattı.
Erbil, “Reklam olduğunu anlamadım” diyerek, şunları söyledi:“Bunun farkında olmadan videoda yer aldım. O tip sitelerde hayatım boyunca bahis ya da kumar oynamadım. Videodan sonra uyarılmam üzerine durumu anladım. Orada misafir olmam sebebiyle bozmadım. Anı olarak çekilen bir videoydu.”
Mahcubiyetten katılmış
Avukatlarının yaptığı savunmalar ise komiklikte Erbil’den geri kalmadı.
Avukat Mehmet Mücahit Gençoğlu, Erbil’in birkaç aydır bahis sitelerinin hedefi haline geldiğini, izni olmaksızın görüntüsünün ve parmak işaretinin kullandığını iddia etti.
Gençoğlu, şöyle dedi:
“Yayında kazanılan paraların zor durumdaki hastalara gideceği şeklinde müvekkilimi kandırıyorlar. Müvekkilim kesinlikle kumarı tavsiye etmediğini ifade etmiştir. Latifeden ileri gitmeyen müvekkilimin suçla ilişiği yoktur.”
Avukat Kübra Nur Aslan ise Erbil’in başka bir ülkede misafir olmaktan kaynaklı mahcubiyet nedeniyle bu videoya katıldığını ileri sürerek, şöyle dedi:
“Müvekkilim misafir olarak başka bir ülkeye gitmiştir. Misafir olması sebebiyle oluşan bir mahcubiyet ve alttan alma söz konusudur. Yaşça küçük gençlerin taleplerini yerine getirmişse de anılan siteleri bilmediği, online oyun oynamadığı ve videoda ‘Kumar değil mi’ dediği kanaatindeyiz.”
‘Canlı yayın olmasa yaşatmazlardı’
Erbil, tutuklanması istemiyle İstanbul 5. Sulh Ceza Hakimliği’ne sevk edildi.
Erbil, tehdit ve baskı gördüklerini ileri sürerek, şöyle konuştu:
“Bilmediğim bir olayın içinde buldum kendimi. Haberim olmadan reklamımı yapıp videolarımı yayınlamışlardır. Yasadışı bahis hiç oynamadım. Adlarını dahi bilmiyorum. Ben canlı yayında ‘Kumar kötü bir şeydir’ gibi laflar etmiştim. Canlı yayında olmasaydık, beni yaşatmazlardı. Tehdit ettiler. Reklam tişörtlerini giyeyim diye baskı yaptılar. Sadece değişiklik olsun diye Ortaç ile restoran açılışına gitmiştik. Maddi manevi çıkarımız yoktur. Sosyal medya hesaplarımda ‘Kumar oynamayın’ diye altını çize çize söylemekteyim.”
Erbil, hasta olduğunu, ilaç almadığında komaya girdiğini iddia etti. Yaşı ve sağlık sorunları nedeniyle ev hapsi tedbiri konarak, serbest bırakıldı.
Naci Bostancı: Komisyonda PKK’yı ve şiddeti öven olmadı
Dün Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in 2013'te TBMM’ye davet edilip ‘Toplumsal Barış Yollarının Araştırılması ve Çözüm Sürecinin Değerlendirilmesi Komisyonu’na görüşüne başvurulan 43 akil insandan biri olduğunu açıklamıştım.
Yazım büyük ses getirdi.
Komisyona başkanlık eden, dönemin AK Parti Amasya Milletvekili Naci Bostancı’yı arayarak, Özer’i hatırlayıp hatırlamadığını ve neden davet ettiklerini sordum.
Ahmet Özer'i tanır mıydınız?
Komisyonu oluşturduğumuzda sadece AK Parti ve BDP katıldı. Hem Türkiye’yi dolaştık hem de bu konuya ilişkin kimler ne söyler, fikirleri ve yaklaşımları nedir diye, çok farklı çevrelerden insanları dinleyelim dedik. Kimleri dinleyelim meselesine ilişkin partiler tekliflerde bulundu. O çerçevede liste teşekkül etti. Özer’i kim çağırdı, hatırlamıyorum ama BDP tarafından gelmiş olabilir. Ben tanımıyorum. Doğrusu, Çözüm Süreci’nde çağırdığımızı da hatırlamadım. Birçok insanı çağırmıştık. Ahmet Bey de onlardan biri. Ne söyledi, hatırlamıyorum. Aradan 11 sene geçmiş.
43 kişi çağırmışsınız. Bunlar arasında PKK’ya sempati besleyen, terör örgütünü öven oldu mu?
PKK’yı öven olmadı. PKK’yı meşrulaştıran bir değerlendirmeye rastlamadım.
Ya da şiddeti hoş gören…
Öyle bir tavır hatırlamıyorum. En fazla Cumhuriyet tarihinde yaşanan birtakım olayların öyle bir geçmişi bulunduğunu, PKK’nın belki o bağlamda görülebileceğini söyleyenler olmuş olabilir. Onu da hatırlayamıyorum.
Ali Kemal Özcan’ı nereden bulup dinlediniz?
Birisi önermiştir muhakkak. O dönemin bağlamı içinde ‘Bakalım, ne söyleyecek’ diye çağırmışsızdır. Çağrılanların devlet tarafından olumlu ve uygun görüldüklerine dair yorum doğru olmaz.
Özer’in tutuklanmasını nasıl yorumluyorsunuz?
Dosyası ne, hangi gerekçelerle tutuklandı, bilmiyorum. Yorum yapmayı doğru bulmam.
Çöpleri ayrıştırmak bölücülük müdür?
Beş Kürt imamın İstanbul Büyükşehir Belediyesi Mezarlıklar Müdürlüğü’nde cenaze yıkayıcısı olarak işe alınması nasıl Ekrem İmamoğlu ile PKK’yı ilişkilendirmek için kullanıldıysa aynı kumpas bugün de Esenyurt’ta kuruluyor.
İddia o ki…
Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in makam odasındaki aramada, 31 Mart’tan sonra işe girenlerin listesi bulundu.
Listede yer alan bir sosyolog ve dört işçinin PKK ile iltisaklı olduğu iddia ediliyor.
Avukatlarının aktardığına göre Özer döneminde toplam 80 kişi işe alındı. Bunun 65’i temizlik işçisinden oluşuyor. İltisaklı diye suçlananların dördü temizlikte çalışıyor.
Üstelik sabıkaları bulunmuyor.
Adli sicilleri tertemiz.
Acaba savcılık, çöpleri ayrıştırmayı da bölücülük mü sayıyor?