Mazlumların sesine zorunlu ara!

Gazeteci Mehmet Tezkan, Kaşıkçı davasının Suudi Arabistan'a devredilmesinin arkasındaki notları paylaştı. İşte Tezkan'ın, "Mazlumların sesine zorunlu ara!" başlıklı yazısı...

Savcı, mütalaasında davanın durdurulması, davanın Suudi Arabistan Krallığı’na devredilmesini isteyince bu işte bir bit yeniği var demiştim.

Öyle ya Washington Post yazarı Suudi Gazeteci Cemal Kaşıkçı İstanbul’da Suudi konsolosluğunda öldürülünce Tayyip Erdoğan ortalığı ayağa kaldırılmıştı.

Haklıydı…

Riyad’dan gelen cellat ekibi Kaşıkçı’yı öldürmekle kalmamış, testereyle doğrayarak bavula koymuş özel uçağa atlayıp geldikleri gibi gitmişti.

Geliş gidiş görüntüleri vardı. İstanbul Konsolosu bile tüymüştü…

Erdoğan teşhisi koydu. Öldürme emrinin Suudi yönetiminin en üst düzeyinden geldiğini söyledi. Yani Veliaht Prens’ten. Kral ölünce kral olacak kişiden.

Dışişleri Bakanı cinayetten aydınlığa kavuşması için her şeyi yapacaklarını açıkladı. İktidar medyası Veliaht Prens’e veryansın etmeye başladı. Cani dediler, katil dediler, demediklerini bırakmadılar.

Cinayete karıştığı belirlenen 26 kişi hakkında dava açıldı. Kırmızı bülten çıkarıldı.

Suudi Arabistan’da da cinayet davası açıldı. Kasap denilen celladı onlar da yargılayacaklarını söylediler.

İnanmadık tabii…

Yargılansa bile göstermelik yargılama olurdu, ceza verilse bile gözlerden uzak bir villada hayatını yaşardı. Çünkü emir Veliaht Prens’ten gelmişti.

Suudi Arabistan Başsavcısı bizden belge istedi. Cumhurbaşkanı karşı çıktı. ‘Belgeleri dinletiriz ama vermeyiz, bir de bunları mı yok edeceksiniz. Bu millet enayi mi, hesap sormasını bilir’ dedi.

İş ciddiydi. Yargılama başladı. Türkiye kendi ülkesinde işlenen cinayete sessiz kalamazdı! Türkiye adaletsizliğe sırtını dönemezdi! Bütün dünya göz yumsa bile Türkiye göz yumamazdı!

Duruşma karar aşamasına geldi. Ve mahkeme savcının talebi adalet Bakanlığı’nın olumlu görüş bildirilmesi üzerine duruşmayı durdurdu, dosyaya Suudi Arabistan’a göndermeye karar verdi.

Hopalaaa…Durup dururken ne oldu da dört yıl sonra yargılamaktan vazgeçtiler.

Bu dava nedeniyle Erdoğan ile Veliaht Prens’in arası oldukça gerildi.

İki ülke ilişkileri de kopma noktasına geldi. İki başkent neredeyse selamı sabahı kesti.

Ama Ankara taviz vermedi. Cinayeti aydınlatmak için kararlı olduğunu her fırsatta söyledi.

Düne kadar!...

Dün dosya kapandı, neden diye sorusunun peşinde koşarken yanıt önümüze düştü.

Cumhurbaşkanı Erdoğan Ramazan Bayramı’nda Mekke’ye gidecekmiş. Bayram namazını Suudi Kralı Selman ve Suudi Veliaht Prens Muhammed Bin Selman ile kılacakmış.

Haa şimdi anlaşıldı!..

Cemal Kaşıkçı’nın dosyası bir daha açılmamak üzere acilen bu nedenle kapatıldı.

Ne oldu kimsesizlerin kimsesi…

Ne oldu mazlumların sesi…

Dilimize yerleşmiş bir söz vardır. Paran kadar konuş derler. Ankara’nın parası bitti sesi kısıldı.

Efelenme döneme bitti.

15 Temmuz’un finansörü diye yıllarca kin kusulan, düşman bellenen BAE Emiri altına turkuaz hali serilerek karşılandı. Aile yakınlığıyla ağırlandı.

FETÖ’cü generallere Erdoğan’ı devirmeleri için destek olan para veren o emir değil miydi?

Paranın gözü kör olsun derler ya; gerçekten kör olsun. BAE’ye söylemediği sözü bırakmayanlar sözlerini unutuverdiler. Övgüler düzmeye başladılar.

Cumhurbaşkanı Kral ve Veliaht Prens ile aynı safta bayram namazı kılsın bakın neler yazacaklar.

Siyaset bu demeyin…

Siyaset günlük, hele uluslararası siyaset hiç yapılmaz.

Yarın öbür gün Erdoğan Mısır Devlet Başkanı Sisi ile de aynı masada oturursa şaşırmam. Ankara çoktan razı Kahire ayak sürtüyor.

Üzücü olan ne biliyor musunuz? Siyaset uğruna, liderine yaranma uğruna insanın yakın arkadaşını satması. Kaşıkçı’nın en yakın arkadaşı AKP Genel Başkan Danışmanı unvanını taşıyan Yasin Aktay’dı. Kendisi profesördür! Kaşıkçı Suudi Konsolosluğu’na girerken kapıda bekleyen nişanlısına çıkmazsam Yasin’i ara demişti. Bu kadar yakınlardı.

Dosyanın kapatıldığı Aktay’a sorulmuş; ‘belki de benim bilmediğim bir şeyler vardır’ demiş. Bilmediği bir şey yok herkesin bildiği bir şey var; Erdoğan Mekke’ye gidiyor.

Suudilerden para gelir mi dersiniz?

Artık Erdoğan sahnede yerini alırken ‘kimsesizlerin kimsesi, mazlumların sesi’ anonsunu da uzun süre duymayacağız herhalde…

O defter kapandı.

Türkiye Haberleri