Atlas Sineması'ndan yine büyülenerek çıkmıştık. 7 arkadaş.. Hepimiz 8 yaşlarındayız. Gaziantep'in İslahiye ilçesinde boş bir arsada toplandık her sinema çıkışında olduğu gibi. İzlediğimiz Battal Gazi'yi oynayacağız. İzlerken filme kendimizi öyle kaptırıyorduk ki.. Ondandır fena oynamıyorduk arsadaki film setinde.. Bir tek onun gibi uçamıyorduk işte..
Kura ile belli oluyordu Cüneyt Arkın'ı canlandıracak kişi. Kuradan çıktığım zaman öyle mutlu olurdum ki, anlatamam..
Cüneyt Arkın.. Çocukluğumuzun yenilmez armadasıydı.. Hiç yenilmezdi. Malkoçoğlu, Kara Murat, Battal Gazi, Dünyayı Kurtaran Adam ve dahası.. Zaten filmlerinin yarısında havadaydı. Uçuyordu. Ve biz çocuktuk, her filmini izledikten sonra mahallede oynardık o filmi. Hep Cüneyt Arkın yani Battal Gazi, Malkoçlu olmak isterdik. Çünkü hiç ölmüyordu. Çocuk aklımızla ölümsüzlüğü isterdik.
O, bugün aramızdan ayrıldı. Ölümsüz yenilmez adam bugün ilk kez yenildi.. Düşmanlarına değil hayata yenildi.. Bugün her evden bir cenaze kalkıyor sanki..
Her fimliyle gönülleri fethetti. Çocukluğumuzda izlediğimiz filmler, büyüyünce izlediklerimiz..
Kuvvacı Öğretmen Kemal
Öğretmen Kemal.. Bir cumhuriyet öğretmeni.. Yobazlığa, karanlığa karşı bir duruştur öğretmen Kemal. Hele bir yerde öyle bir haykırır ki..
"Ben Kuvâ-yi Millîyeciyim! Atatürk’ün askeriyim! Çalışanın yeri yanımda, tembelinki karşımda..."
Ya Madenci filmi. Tarık Akan'la oynamıştı başrolü.. Filmin aynı zamanda yapımcısı olan Tarık Akan, prodüksiyon için gerekli olan paranın önemli bir kısmını o dönem İzmit Cezaevinde yatan Yılmaz Güney'den aldı. Film sadece Tarık Akan'ın bireysel yaşamı için değil toplumcu gerçekçi Türk sinemasının da kırılma anlarından birisidir, sonrası için de Akan'ın yolunu belirlemesinde büyük bir cesaret verdi. Cüneyt Arkın filmde İlyas adıyla ve devrimci duruşuyla madenci hakları, insanlık ve insana verilen değer konularında devleşiyor..
Cüneyt Arkın'ın Yılmaz Güney inceliği
İşte madenci filmine maddi destek olan Yılmaz Güney'le unutulmaz bir anısı da var Cüneyt Arkın'ın.. Bizzat kendisi anlatmıştı NTV televizyonunda..
Yıl 1972..
Altın Koza'yı Yılmaz Güney kazanıyor. Ama 12 Mart cuntası baskı yaparak ödülü Cüneyt Arkın'a verdiriyor.
İşte tam burada Cüneyt Arkın set dışında da bir oyuncunun yıldızlaşabileceğinin örneğini veriyor..
"Olmaz, kabul edemem. Bu ödül büyük sinemacı Yılmaz'ın hakkıdır" deyip reddediyor o ödülü..
Murat'la Nazlı buluştu
Vee.. Murat ile Nazlı.. Bir Romeo Juliet masalı sanki. Fatma Girik'le oynuyor. Müzikler zaten Romeo Juliet'ten.. Nasıl da romantik bir adam orada Cüneyt Arkın.. Bakışlarıyla, kendine has taradığı saçlarıyla ve unutulmaz boğazlı kazağıyla..
Geçtiğimiz aylarda Fatma Girik yaşama veda edince TV100'de sevgili Kerem Kırçıval'a bağlanmıstı.. Yıkılmış bir haldeydi..
"İnanamıyorum, bir dönem bitti. Nasıl dayanırım ben bu acıya... Sen ne iyi insandın. Ne kadar alçak gönüllü, dosttun. Mavi mavi bakardın... Nur içinde yat. O anlatılmaz, o hepimizin yüreğinde... Türk insanın yüreğidir o. Baştan aşağı Anadolu'dur o. Anadolu anasıdır o. Fatma'm bekle beni orada, geliyorum" demişti.
Ve dediğini gerçekleştirdi.. Gitti Fato'nun yanına.. Bekletmedi onu.. Yine sözünün eri çıktı.. Selam et bizim Fato'ya Malkoçoğlu..
Güle güle Cüneyt Arkın.. Güle güle güzel insan.. Kalplerdesin artık..