Cumhurbaşkanı Katar dönüşü uçakta gazetecilerin sorularını yanıtlamış. Katar’a giderken olduğu gibi sorular Saray bürokratları tarafından hazırlanıp gazetecilerin eline mi tutuşturulmuş, yoksa gazeteciler kendiliğinden mı sormuşlar bilmiyorum…
Ama bazı sorular akıllarına gelmemiş!
Sohbet sırasında Erdoğan ‘kur ataklarını tersine çevireceğiz inşallah bu da teğet geçecek’ demiş. Telaşa gerek yok. Rahat olun mesajı vermiş.
2008 ‘de teğet geçecek demişti ya, o sözüne atıf yapmış. Ama bu sefer teğet geçmez. Bu sefer delip geçer. Ciğerimize saplandı bile.
Neden mi teğet geçmez?
Çünkü dünyada kriz yok, sadece Türkiye’de var. Krizin nedeni de Saray.
Evet bu krizi Saray çıkardı, inadında ısrar etmeyi sürdürürse – ki Erdoğan kabinesiyle yaptığı toplantıdan sonra ısrarcı olacaklarını bir kez daha ilan etti- bırakın delip geçmeyi delik deşik edecek.
Çünkü izlenen politikanın iktisat biliminde yeri yok.
İktisat bilimiyle izahı yok.
Cumhurbaşkanı uçakta düşük faiz politikasıyla kuru da enflasyonu da aşağı çekeceklerini söylemiş. Kendisine eşlik eden gazetecilerden biri ‘Efendim siz bunu denediniz. Faizi yüzde 8’e kadar indirdiniz kuru piyasaya dolar satarak tuttuğunuz halde enflasyon inmedi, şimdi kuru da serbest bıraktınız, kur artışı nedeniyle maliyetler artıyor, enflasyon nasıl inecek’ diye sormamış.
Sormayı akıl edememişler diyelim!
Bir başkası; ‘Efendim kur patlayınca Merkez Bankası faizi arttırmak zorunda kalmıştı. Siz de geçen yıl 11 kasım tarihinde Meclis kürsüsünden ‘Faizi en azından enflasyon seviyesinde tutmak mecburiyetindeyiz’ diyerek politika değişikliğini ilan etmiştiniz. Faiz enflasyonun beş puan altında. Ne oldu da enflasyonla aynı seviyede tutmak mecburiyeti ortadan kalktı’ diye de sormamış.
Veya soramamış…
Sormayı akıl edememişler diyelim!
Sorsalar; faizi indiren MB Başkanı’nı da faizi çıkaran MB Başkanı’nı da gece yarısı neden kovduğunu anlardık.
Sorsalar; faizi düşürerek hem kuru hem enflasyonu nasıl aşağıya çekeceğini anlardık…
İktisatçılar da anlardı.
Cumhurbaşkanı’nın önemli bir sözü daha var. Merkez Bankası rezervlerinde bir sıkıntı olmadığını belirterek; ‘yeter ki yatırımcı bulalım’ demiş.
Bu zor işte.. Yerlisini de yabancısını da bulması zor.
Yerli yatırım yapmaz. Kimse yarınını göremiyor. Hiçbir kurum güven vermiyor. Merkez Bankası Başkanı söylediği hiçbir söz doğru çıkmadı.
Fırsat bu fırsat diyerek kelepir fiyatına mal kapatan olur mu; olur?
Olur da bu yatırım sayılmaz. Mevcudun el değiştirmesi olur.
Peki yabancı yatırımcı gelir mi?
Boş yere beklemeyin. Türkiye ucuz ülke, fakir ülke yapıldığı için onlar da üç kuruşa bir şeyler kapatmak isteyebilir. Bu da yatırım sayılmaz.
Katar gelir, BAE gelir, belki Suudiler gelir Batı’dan kelepir mala bile ilgi duyan pek olmaz.
Neden mi?
Hukuk yok da ondan…
Erdoğan uçakta; ‘Avrupa Birliği’nin Kavala’ yla, Demirtaş’la şununla, bununla aldığı kararları tanımıyoruz’ demiş.
Herhalde dili sürçmüş olacak. Galiba Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ni kastetti. Ama Anayasa tanımamız gerektiğini söylüyor. Belki de Avrupa Konseyi’ni kastetti. Üyelikten çıkalım o halde.
Tanımadığımız kurumlarda ne işimiz var?
En üst düzeyde Avrupa’yı tanımıyoruz dersek Avrupa’dan yatırımcı gelmez.
İki kere iki dört…
Uçaktaki gazeteciler keşke şunu da sorsalardı iyi ederlerdi; ‘Merkez Bankası faizi düşürdükçe Hazine’nin borçlanma faizi artıyor. Eylül ayında yüzde 17.6 ile borçlanmışlardı, faiz yüzde 15 indirildiği halde neden yüzde 22.7 faizle borçlandı.’
Erdoğan ne yanıt verirdi acaba?
Tekrar ediyorum bu kriz teğet geçmez. Çünkü krizin nedeni Saray.
Saray değişmeden krizden çıkamayız…
Erdoğan daha önce yaptığı gibi bir sabah aniden politika değiştirirse!..
Orasını bilemem…
Sadece şunu söyleyebilirim, Türkiye uzun süredir Erdoğan’ın günlük ruh haline göre yönetiliyor.