Çaktırmamaya çalışıyorlar ama iktidar zorda. Belli ki ayarları kaçmış.
Nerden anladın derseniz?
Eleştirilere sağlıklı yanıtlar veremiyorlar. Sosyal medyanın konusu olmaktan kurtulamıyorlar.
Renk vermemeye çalıştıkça renk veriyorlar, malzeme veriyorlar. Durumu kurtarmaya çalıştıkça daha da batağa saplanıyorlar.
Örnek ver diyeceksiniz?
En tepeden başlayayım… İyi Parti genel Başkanı Akşener bir süre önce partisinin grup toplantısında ‘kahrolsun istibdat yaşasın hürriyet’ diye haykırmıştı.
Abdülhamit dönemine göndermeydi. Abdülhamit istibdadının bugün de yaşandığına dikkat çekiyordu.
Erdoğan aldırmadı, üzerine alınmadı. Akşener yineledi AKP yönetimi duymazdan geldi.
Taa ki geçen cumartesi gününe kadar. Erdoğan cumartesi ne oldu diyeceksiniz? Cumartesi değil, cuma gecesi oldu.
Akşener cuma akşamı Halk TV’ ye çıktı (Suat Toktaş’ın liderler özel programına) ve dedi ki:
“Abdülhamid Han Osmanlı padişahı. O günün şartlarında oluşan demokrasi rüzgârlarının yansıması var. O tavır karşısında bir davranış biçimi var. Hürriyet ve İtilaf da var İttihat ve Terakki Cemiyeti de var. Bu bir istibdat sistemine karşı, istibdat rejimine karşı tekleşmeye tek adamlığa doğru giden bir sisteme karşı başkaldırıdır. Buranın öznesi eğer Abdülhamid ise bugünün öznesi Recep Tayyip Erdoğan'dır. Onu söylemeye çalışıyorum.”
Bu benzetme ayar mayar bırakmadı. Asap bozduğu meydanda. Çünkü Erdoğan ertesi gün partisinin düzenlediği gençlik şöleninde sıcağı sıcağına cevap verdi…
O da dedi ki: “Abdülhamid Sultan’a dil uzatan, laf atan hanımefendiye şunu sormak lazım; 33 yıl hasta dev diye takdim edilen Osmanlı’yı bir karış toprak kaybetmeden yöneten Sultan Abdülhamid’e hakaret haddini aşmaktır. Ve bu haddini aşanlara bu millet 2023 seçimlerinde haddini bildirecektir. Meral hanım, sen kim Sultan Abdülhamid’e saygısızlık kim…”
Erdoğan kasıtlı mı yaptı, bilgi eksikliğinden mi yaptı, bu hurafeye inandığı için mi söyledi çözemedim ama Osmanlı Abdülhamid zamanında bir karış toprak kaybetmedi sözü gündeme damgasını vurdu…
Sosyal medya durur mu? Neleri kaybetmedik ki twitleri rekorlar kırdı.
Neleri kaybetmedik ki; Mısır, Girit, Tunus, Sudan, Niş, Habeşistan, Kıbrıs, Romanya, Karadağ, Bulgaristan, Bosna Hersek, Artvin, Kars, Ardahan, Van'ın bir bölümü…
Aslında mesele Abdülhamit döneminde kaybedilen topraklar değildi, Abdülhamit’in uyguladığı istibdat rejimiydi. Akşener’e göre benzerinin bugün de yaşanmasıydı. O günün simgesi Abdülhamid ise bugünün öznesi Erdoğan’dı. Akşener böyle diyordu.
Meselenin bu kısmı konuşulmadı toprak kaybettik mi etmedik mi meselesi gündeme oturdu.
Erdoğan tartışmayı başka yöne çekmek için kasıtlı mı söylemiş olabilir sorusu zihnime takıldı?
Neyse…
1900’ler de de basına sansür vardı, ceza vardı. Bugün de basına sansür ve ceza aynen devam ediyor üstüne sosyal medya eklendi. Özellikle Twitter…
Tweet attığı için gözaltına alınan, tutuklanıp hapse atılan, ceza alıp mahkûm olan o kadar çok insan var ki..
Akşener bu sebeple kahrolsun istibdat rejimi yaşasın hürriyet diye bağırdı ama Adalet Bakanı Bozdağ tweet attı diye hakkında soruşturma başlatılan kimse olmadığında ısrarlı. Tweet’in içine yazanlardan dolayı soruşturma açılıyormuş!
Gülmeyin valla söyledi.
Yani Bakan’ın sözlerini geliştirirsek…
Yazı yazdığı için içeri atılan kimse yok, yazdıklarından dolayı var…
Konuştuğu için içeri atılan kimse yok, söylediklerinden dolayı var…
İktidarın hakikaten ayarı kaçtı. Hakikaten ne dediklerini bilmeyecek durumdalar. Bu yaşananlar başka nasıl izah edilebilir ki…
Hatırlayın, AKP Grup Başkan Vekili Akbaşoğlu Almanya’da enflasyonun yüzde yedi artığını ama malların yedi kat pahalandığını söylemişti. Yüzde yediyi yedi kat olarak sundu. 150 Euro’ya doldurdukları fileyi şimdi 750 Euro’ya dolduruyorlar dedi. Almanlara çok acıdı.
Bunlar hep telaştan oluyor…
Koltuğun gitme telaşından