Mitinglerde bile doğaçlama konuşan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun geçen hafta partisinin İzmir’deki milletvekili kampında, önündeki metni okuduğu dikkatli gözlerden kaçmadı.
Belli ki her cümlenin üzerine düşünülmüştü.
En uygun an seçilmişti.
Şöyle dedi:
“Siz gerçekten benimle misiniz? Bazılarınızın sesi çıkmıyor. Bazılarınızın da isteyerek ya da istemeyerek zarar verdiğinizi görüyorum. Benimle iseniz, benimle olduğunuzu da artık hissetmek istiyorum. Sırtımı size yaslayacağımı artık bilmek istiyorum.”
CHP’nin tek adayı
Önce salon ayağa kalktı.
Ardından bütün CHP teşkilatı.
Ve bu mesajın muhatapları olan İstanbul ve Ankara büyükşehir belediye başkanı Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş, kendilerinden bekleneni yaparak, “Yanınızdayız” diye yanıt verdi. İkisi de sahneden çekildi.
Kesin olarak söyleyebiliriz ki Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanı adaylığında partisi içinde rakibi kalmadı. Kılıçdaroğlu, CHP’nin Altılı Masa’ya bildireceği tek isim olacak.
Kimi İyi Partililerin Kılıçdaroğlu’na karşı “Bu da CHP’li” diyerek, Mansur Yavaş’ı masaya sürme ihtimali ortadan kalktı.
‘Kılıçdaroğlu olmazsa olmaz’
Kılıçdaroğlu’nun açıklamasının dolaylı muhatabı ise kuşkusuz Altılı Masa.
CHP’nin ev sahibi olacağı 2 Ekim’deki Altılı Masa toplantısında adaylık bahsinin açılması şimdilik beklenmiyor. Liderler “Aralıkta konuşuruz” diyor.
Bu artık sadece bir zaman meselesi.
Ve bu zamana Kılıçdaroğlu karar verecek.
CHP’liler açısından Kılıçdaroğlu’nun adaylığı Altılı Masa’nın olmazsa olmazı görülüyor. Altılı Masa’nın dağılmaması Kılıçdaroğlu’nun adaylığının kabulüne bağlı.
Altılı Masa’nın en büyük, Türkiye’nin ikinci büyük partisi olan CHP’nin bu talebe hakkı var diye düşünüyorum.
‘Noter miyiz?’
Altılı Masa’daki diğer unsurların Kılıçdaroğlu karşısında işaret edebileceği bir ortak adayı adayı yok. Ancak bu, koşulsuz “Evet” diyecekleri anlamına gelmiyor.
Hele ki adaylık diplomasisinin yürütülüş biçimi İyi Partililerde rahatsızlık yaratıyor. Akşener’in çok yakınındaki bir milletvekili bana, emrivakiyle karşı karşıya bırakıldıklarını belirterek, “Noter makamı değiliz” dedi.
CHP’lilerin dost partilerin teşkilatlarını, tabanlarını ve dengelerini dikkate alması ve gözetmesi gerekiyor. Yoksa Altılı Masa’dan çoklu aday tablosu çıkabilir.
Diğer taraftan…
Kılıçdaroğlu’nun ortak adaylığının kabulü halinde Altılı Masa, iki yol izleyebilir.
Bir: Altılı Masa seçim ittifakına dönüşür. 40 şehirde ortak liste hazırlanır. Küçük partiler daha çok temsilci çıkarır.
İki: Cumhurbaşkanının bazı yetkileri Altılı Masa’daki liderlere dağıtılır. Liderler ya cumhurbaşkanı yardımcısı olur ya da kabinede imza sahibi haline gelir.
Anketlerde önde
Artık belli.
Gelecek yılki seçimlerde cumhurbaşkanlığında Kılıçdaroğlu ve Erdoğan yarışacak.
CHP liderinin isim vermeden eleştirdiği Özer Sencar’a ait olan MetroPoll Araştırma’nın anketlerinde bile Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın en az beş puan önünde görünüyor. Kılıçdaroğlu’nun beğenisi ve puanı gitgide yükseliyor üstelik.
Kılıçdaroğlu seçilebilir mi?
Evet, seçilebilir.
Peki, en büyük rakibi Erdoğan mı?
Değil.
En büyük rakibi ‘seçilmesi zor’ algısı.
İyi Partililerdeki direnişin gerekçesi Kılıçdaroğlu’nun Aleviliği değil. Hatta Kılıçdaroğlu bürokratik deneyimi, harama el sürmemiş olması, örnek aile yaşantısı, milliyetçi ve muhafazakarlarla kurduğu bağ esas alındığında İyi Partililerin ilk tercih edeceği isim. Ancak ‘seçilmesi zor’ algısı İyi Partilileri düşündürüyor.
Bu algının üç dayanağı var.
Biri anketler.
Anketlerde Yavaş ve İmamoğlu’nun isimleri de sıralandığı için Kılıçdaroğlu, daha az şanslı görülüyor. Yavaş ve İmamoğlu seçenek olmaktan çıkar, Kılıçdaroğlu tek aday olarak anketlerde yerini alırsa bu algı değişir.
Elazığ hamlesi
İkincisi, Erdoğan’ın inşa ettiği ‘Bay Kemal’ imajı.
Erdoğan, CHP liderliğine seçildiği günden beri Kılıçdaroğlu hakkında “CHP’nin genel müdürü”, “SSK’yı batırdı” ve “Girdiği her seçimi kaybetti” şeklinde argümanlar türeterek, sık sık kullanıyor.
Kılıçdaroğlu, ‘Bay Kemal’ lakabını sahiplenerek, tersyüz etme yolunu seçti.
Zekice bir hamle yaptı.
Fakat bu dakikadan sonra Kılıçdaroğlu’nun ‘Bay Kemal’i yeni bir imajla yüklemesi gerekir. Kılıçdaroğlu’nun birikimi ve yetenekleri bu güncellemeyi sağlayabilir.
Elazığ buna örnektir.
Elazığ’da aslında söylemediği “Selahattin Demirtaş’ın göğsüne şeref madalyası takacağım” sözünün yazılı olduğu afişin önünde poz vermesi, yalnızca HDP’lilerin değil, eli CHP’ye oy vermeye gitmemiş muhafazakar Kürtlerin de sempatisini kazandı. Bu irade ve kararlılık ‘seçilmesi zor’ algısını yıkabilir.
Üçüncüsü…
Gözardı etmemek gerekir ki Erdoğan, cumhurbaşkanlığı seçim kampanyasını yine kutuplaştırarak yürütecektir. Kılıçdaroğlu’nu HDP’lilerin, Alevilerin ve solcuların adayı diye göstermek, yüzde 30’luk sosyolojiye sıkıştırmak isteyecektir. Kılıçdaroğlu, sosyoloji tuzağını ‘Herkesin Cumhurbaşkanı’ iddiasıyla bozabilir.
Bay Kemal, 31 Mart’ta İstanbul ve Ankara’yı getiren başarının asıl mimarı.
Bir kere başardı.
Bir kere daha başarabilir.
MHP’nin Erzurum Mitingi: Bu pahalılıkta iyi…
Erzurum’da MHP Mitingi’nin yapıldığı İstasyon Meydanı’nda sohbet ettiğimiz emekli fizik öğretmeni, kalabalığı nasıl bulduğunu sorduğumda “Bu pahalılıkta çok iyi” diye karşılık verdi.
Herhalde mitingi en iyi ifade eden cümle bu.
MHP “2023’e Doğru - Aday Belli, Karar Net” başlıklı mitinglerin dördüncü ve sonuncusunu dün Erzurum’da yaptı.
Erzincan, Gümüşhane, Bayburt, Bingöl’den katılım oldu. AK Partililer de mitingi izlemek için meydana geldi.
Meydan büyük ölçüde doldu.
Ben de meydandaydım.
MHP’lilerden hürmet gördüğümü, eleştirenlerin dahi saygıyla yaklaştığını gördüm ve çok memnun oldum. Halk TV’yi izlediklerini ve bazı yayınlarımıza hak verdiklerini öğrendim. Elbette eleştirenler de vardı, öfkelenenler de.
Olur.
Doğaldır.
MHP lideri Bahçeli, konuşmasında ağırlıklı olarak CHP’ye ve Kılıçdaroğlu’na yönelik eleştirilerine yer verdi. Kılıçdaroğlu’nun Elazığ’da afişin önünde çektirdiği fotoğrafa öfkelendi.
MHP’nin adayının Erdoğan olduğunu söylediğinde alkışlandı. Ülkücülerde Erdoğan’ı benimseme problemi aşılmış görünüyor. Oy verirken tereddüt yaşanmayacak. Ancak bu, iktidara yönelik eleştirilerin bittiği anlamına gelmiyor.
Bahçeli’nin “Enflasyon varsa bugün yarın düşer, ancak vatan elden giderse bu ağır sonuç nasıl telafi edilecektir” sözü, MHP’lilerin alım güçlerini kaybettikleri gerçeğini değiştirmiyor.
MHP’nin seçmeni dargelirlilerden oluşuyor.
Kürsüde “Zillet İttifakı’nın türlü ihanetleri” anlatılsa da meydanda pahalılıktan, faturalardan ve geçim derdinden söz ediliyor. AK Parti Erzurum Milletvekili Zehra Taşkesenlioğlu’nun tekne alması kısık sesle de olsa eleştiriliyor.
Bu da MHP’liler ile AK Partililerin yan yana olsalar da iç içe geçmediklerini gösteriyor. Bir gün Bahçeli, Cumhur İttifakı’ndan ayrılmaya karar verirse ülkücüler adapte olmakta zorluk çekmezler diye düşünüyorum.
Bu demek değil ki MHP’liler Millet İttifakı’na yakın duruyor. HDP ile ilişki iddiasını ya da Altılı Masa’daki dağınık manzarayı işaret ederek, “Bunlar mı yönetecek?” diyorlar. Altılı Masa’nın bu cümlenin üzerinde durması şart.
Birçok MHP’li, görüş ve itirazlarının yansıtılmayışından veya sayılarının az gösterilmesinden yakınıyor.
Ben MHP’nin, iddia edildiği gibi yüzde 7’nin altına düştüğüne hiç ihtimal vermiyorum. Bir önceki genel seçimde barajın altında kalacağından söz edilirken yüzde 11 oy aldığını hatırda tutmak gerekir.
.
Emek ve Özgürlük İttifakı, Kılıçdaroğlu’na bakıyor
HDP’nin öncülüğündeki Emek ve Özgürlük İttifakı, cumartesi günü kuruluşunu ilan etti. İstanbul Haliç Kongre Merkezi’ndeki törende ben de salondaydım.
Salonda başta Türkiye İşçi Partisi ve Emek Partisi olmak üzere sosyalistlerin ağırlığı vardı. HDP’liler kalabalık olmalarına rağmen bir adım geride durdular. HDP’liler kendilerini Selahattin Demirtaş’ın adının geçtiği cümleleri alkışlayarak, belli ettiler.
TİP lideri Erkan Baş, Millet İttifakına seslenecek şekilde hayal kurmaya davet etti. Erdoğan’ın fotoğraflarının dairelerden indirildiği, Beştepe’nin utanç müzesi yapıldığı, siyasi tutukluların bırakıldığı ve Silivri’de ‘halk düşmanlarının’ yargılandığı bir gelecek hayali.
EMEP lideri Ercüment Akdeniz ise bu ittifaka katılmayan dört partinin kurduğu Sosyalist Güçbirliği’ne “Bize katılın” diye seslendi.
Katılacaklarını pek sanmıyorum.
Emek ve Özgürlük İttifakı, 12 partiden oluşuyor.
Bunlardan altısı, kurulduğu günden bu yana HDP’nin bileşeni. Diğer altı partiden HDP, TİP ve EMEP’in seçime girme yeterliliği var.
Öğrendiğime göre…
TBMM’de dört milletvekiliyle temsil edilen TİP, seçime kendi amblemiyle katılacak. En az 1.8 milyon oy almayı hedefliyorlar. EMEP ise bazı şehirlerde aday gösterecek. Bu şehirlerde HDP seçime girmeyebilir.
Emek ve Özgürlük İttifakı, bir cumhurbaşkanı adayı çıkarmayı şimdilik düşünmüyor. Salondaki genel hava CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun destekleneceği yönünde.