Bir yola girersiniz, o dönüşü olmayan yoldur. Sonu hayırlıdır, değildir önemli değil. Sonunda başarı vardır yoktur fark etmez. Dönüşü olmayan yola girdiğiniz an sona ulaşmak zorundasınız. Koşu tamamlanmalıdır.
Siyasetin değişmez kuralı budur. Gerçi hayat da böyledir ama siyaset biraz farklıdır. Hayatta ara cepler vardır. Soluklanma noktaları, U dönüş imkanları. Siyaset buna izin vermez.
Milletvekili adayı olursunuz, sıranızı beğenmeseniz de seçilemeyeceğinizi bilseniz de vazgeçemezsiniz… Dönüşü olmayan yoldur.
Dönüşü olmayan yola girip dönüş yapanlar yok mu?
Var tabii… Ama döndükleri yer siyaset çöplüğüdür, siyaset mezarlığıdır. Biraz direnseler de gidecekleri yer orasıdır.
Kılıçdaroğlu da böyle bir yola girdi. Kendi aday olduğunu ima etti, ekibi cumhurbaşkanı adayı olarak ilan etti. Bu durumda başka birinin olma şansı var mı?
Yok…
6 ‘lı Masa taş koysa bile aday olmak zorunda. Soruyorum: 6’lı Masa ‘Sen seçilemezsin başka birini gösterelim’ derse Kılıçdaroğlu kabul edebilir mi?
Bu saatten sonra asla…
Kendi kabul ederse partisi etmez. Bu sebeple aday olmamayı kabul ederse CHP’nin başında kalamaz. Kabul ettiği takdirde CHP Genel Başkanlığı’ndan da ayrılmak zorunda kalır.
Cumhurbaşkanı seçilemez denilen bir genel başkan partisinin başında seçim kazanmak için nasıl meydanlara çıkabilir ki!..
Bırakın siyasetin doğasına akla mantığa aykırı…
Bu arada 6’lı Masa’nın da başka alternatifi yok. Mansur Yavaş olmayacağını ilan etti. Ekrem İmamoğlu CHP’ye karşı aday olmayacağını söyledi. Geriye kim kaldı?
Akşener baştan çekildiğine göre…
Babacan mı aday olacak, Davutoğlu mu?
Karamollaoğlu mu, Uysal mı?
Kim?!...
Yoksa Ekmeleddin bey gibi dışardan, kaybedecek bir aday mı bulacaklar?
Bu da mümkün değil, eee Kılıçdaroğlu’na ‘Hayır’ derlerse alternatifleri kim? Şapkadan tavşan çıkarmaya gerek yok.
İşsizin/yoksulun/işçinin/memurun talebi belli…
Gençlerin hayattan bekledikleri belli…
İş dünyasının istekleri belli…
Sadece bu beklentileri hayata geçirecek kişi aranıyor…
6’lı Masa siyasi tarihimize geçecek önemli bir birlikteliği gerçekleştirdi. Eskiden birbirinin yüzüne bakmayan, eskiden birbirini dinlemeyen, eskiden birbirini anlamaya çalışmayan dört akım bir yılı aşkın süredir aynı masanın etrafında oturuyor.
Laf olsun diye oturmamışlar, konuşmakla yetinmemişler, birçok konuda anlaşmışlar.
Bu çok değerli.
Bugün için değerli ama yarın için çok daha değerli.
Neden mi?
Yarın Almanya’da olduğu gibi bizde de farklı görüşler belli ilkeler çerçevesinde kalıcı koalisyonlar kurabilecek demektir.
Eski koalisyonları unutun, Almanya gibi diyorum.
Bunun adımını 6’lı Masa attı. Türkiye’nin ufkunu açtı.
Yüzüp yüzüp sonuna geldiler, dilerim son kulaçta boğulmazlar.