Antalya Konyaaltı’nda, 12 yaşındaki kız çocuğu İ.T., sabaha karşı saat 04.38’de çığlık sesine uyandı. Dışarıya kulak kesildi. Fakat ne bağrışma ne ayak sesi duydu. Kabus gördüğünü düşünerek uyudu.
Sabah 08.40 sularında uyandı.
Annesi Fadim T.’yi aradı.
Fadim T., telefonunu açmayınca yatak odasına yöneldi.
Annesini yerde kanlar içerisinde yatarken buldu. Sabaha karşı kurşun yağmuruna tutulan 56 yaşındaki kadın hayatını kaybetmişti.
Uzaklaştırma cezası vardı
İ.T.’nin ifadesine göre anne ve babası 17 yıldır evliydi. Fatim T., geçen yıl eşinin telefonunda “Namazdayım canım, arayacağım” diye bir mesaj görünce aldatıldığını anladı.
Ayrılma kararı alıp boşanma davası açtı.
Savaş T., eşini vazgeçirse de aralarında tartışma asla bitmedi.
Savaş T., eşini “Önce seni, sonra kendimi öldüreceğim” diyerek tehdit etti.
Bir gün geldi, dövdü de…
Fadim T., şikayetçi oldu.
Antalya 1. Aile Mahkemesi, 6 Ağustos 2024’te Savaş T.’ye bir ay süreyle evden uzaklaştırma kararı verdi. Fadim T., 6 Eylül’de Antalya 6. Aile Mahkemesi’ne başvurdu. Uzaklaştırma cezası üç ay süreyle uzatıldı.
Fadim T., evin kilidini değiştirdi.
Dışarıda kalmamak için yedek anahtarı güvenlikte panoya astı. Tek hatası buydu!
Saat 04.18’de barışmak için gelmiş!
Savaş T., 12 Eylül sabahı suç ortağı Fikret İ. ile birlikte, eşi ve kızının yaşadığı Hurma Mahallesi 252 Sokak Atapark Evleri Hasan Otuzaltı C Blok’taki eve geldi.
Görüntü tutanağına göre saat 04.18’de yola park edip arabadan indiler.
Saat 04.22’de C Blok’a girdiler.
Savaş T., eve girip eşini kurşun yağmuruna tuttu.
Fadim T.’nin vücudunda 17 kurşun yarası tespit edildi.
Sol elinin avucuna ise sigara bastırılmıştı.
Savaş T. ve Fikret İ., içeri girdikten üç dakika sonra C Blok’tan çıkıp araca doğru koştular. Boğaçayı Caddesi üzerinden Çakırlar yönünde doğru hızla ilerlediler.
Fikret İ., arkadaşını Korkuteli’nin Bayatbadem köyüne bırakıp pazarda satmak üzere kavun alarak, Antalya’ya döndü!
Ölen eşini suçladı
Savaş T., aynı gün yakalandı.
İfadesinde, öldürdüğü eşini suçladı.
Eşinin saldırıp hakaret ettiğini, kalbine bıçak dayayarak, ucunu batırdığını ileri sürdü. Boşanma davası açıp kendisini aldattığını iddia eden Savaş T., “Sürekli namaz kılıp tespih çektim” dedi.
Barışmak amacıyla saat 04.18’de eve gittiğini iddia eden Savaş T., “Bu saatte gitmemin nedeni, eşimle barışarak, sabah namazını yanında evde kılmak istememdi” dedi.
Ancak eve girdiği andan itibaren eşinin hakaret ettiğini, “Senin erkeklik onurun yok mu? Daha kaç defa sen aldatacağım” diyerek, yüzüne tükürdüğünü ileri sürdü.
Yatak odasındaki silahı alarak, eşine ateş açtığını söyledi. “Kaç el ateş ettiğimi bilmiyorum” dedi.
Annesi ‘Öldürülürsem baban yapmıştır’ dedi
Savaş T.’nin iftirasını, kızı İ.T. boşa çıkardı.
Annesinin aldatıldığını ve şiddete uğradığını anlatan İ.T., şöyle dedi:
“Annem ayrılma kararı aldı. Babam ikna ederek vazgeçirdi ve eve geri döndü. Küfretmeye başlayınca annem yine boşanma kararı aldı. Babam sürekli ‘Önce seni öldüreceğim, sonra kendimi’ diye tehdit ediyordu. Bir seferinde babamın anneme şiddet uyguladığını gördüm. Babam sürekli ölümle tehdit edince annem uzaklaştırma kararı aldı, kapının kilinin değiştirdi. Annem her seferinde ‘Başıma iş gelirse, öldürülürsem bil ki baban yapmıştır. Ondan şikayetçi olmazsan hakkımı helal etmem’ diyordu. Babam bir hafta önce eve biri gelince beni arayarak, ‘Evde kim var?’ diye soruyordu. Annem bu yüzden takip edildiğini düşünüyordu.”
Suç ortağı neden serbest?
Savaş T., cezaevine gönderildi.
Suç ortağı Fikret İ. ise serbest bırakıldı.
Çünkü Savaş T., ifadesinde, Fikret İ.’ye “Eşimle barışmak istiyorum, beni eve götürür müsün” dediğini iddia etti. Apartmana girerken “Eşimle barışırsam apartman boşluğundan seslenirim, sen gidersin. Barışamazsam birlikte döneriz” dediğini ileri sürdü. Çıkarken de “Eşimi öldürdüm” demediğini söyledi.
Konyaaltı Belediye Başkan Yardımcısı Avukat Müge Gezginci Ünsal, Fikret İ.’nin de tutuklanması gerektiğini kaydediyor.
Kamikaze Dronları
Suç kaydının uzunluğu boyunu geçen Yunus Emre Geçti, polis Şeyda Yılmaz’ı şehit etti.
Meslektaşları çöp poşeti giydirdikleri bu alçağı Hayvan Büro Amirliği’nin aracıyla adliyeye götürdüler.
Görüntü “Oh” dedirtti, biliyorum.
“Az bile yaptılar” diyenler çoğunluktaydı.
Haklı öfkemiz yatıştığında şu iki soruya odaklanmamız gerek:
-Polisimiz şehit düşmesinde zaafiyet mi var?
-19 yaşındaki genç nasıl suç makinesine dönüşür?
Karakoldan kaçtı
İlk sorunun yanıtını vereyim.
Geçti, 23 Eylül günü motosiklet hırsızlığı suçundan gözaltına alınıyor. Annesi, oğluna yemek getiriyor. Geçti, annesiyle görüşürken amiriliğin duvarından atlayıp firar ediyor.
Geçti ile polis arasında kovalamaca yaşanıyor.
Polisler Geçti’yi yakalıyor.
Geçti, polis K.H.S.’nin silahını alıp ateş ediyor. Kurşunlardan biri Şeyda Yılmaz’ın başına geliyor.
Geçti’nin karakoldan kaçması ve silahını alıp polisimizi şehit etmesi, zaafiyete veya eğitimsizliğe işaret ediyor.
Barış Boyun iddianamesi
Katile gelirsek…
Uyuşturucudan çocuğa cinsel saldırıya varıncaya kadar 26 suç kaydı var. Suç kariyeri ve silahlarla çektirdiği fotoğraflar insanları şok etti.
Oysa hiç de şaşırtıcı değil.
Sinan Ateş’i öldüren tetikçi Eray Özyağci, Geçti’den farklı mı sanıyorsunuz?
Ya da geçen hafta Alaattin Çakıcı’ya yakın diye bilinen Kemal Çağlar Temel’i iş yerinin önünde öldüren saldırgan, tanışmasalar da Geçti ile aynı suç dünyasının vatandaşları…
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hazırladığı Barış Boyun iddianamesinde, Yunus Emre Geçti gibi 15-20 yaşındaki gençlerin yeni nesil suç örgütlerinin potansiyel tabanı olduğu ve ‘Kamikaze Dronu’ diye adlandırıldığı belirtiliyor.
İddianamede şöyle deniyor:
-Gençler bilgisayar oyunlarıyla yetişiyor.
-Sokak suç şebekelerini anlatan internet tabanlı dizilerden çok etkileniyorlar. Dizilerden rol model seçiyorlar.
-Örgüt liderlerinin sosyal medya üzerinden paylaştıkları video ve fotoğraflardan meydan okuma ve intikam yeminleri yapıyorlar.
-Yeni nesil suç örgütü denilebilecek bu grupların söylemlerindeki jargon ve tabii oldukları racon denilen kriminal ilkeler de internet tabanlı diziler ve sosyal medya paylaşımlarının etkisini taşıyor.
-Dizilerdeki ana karakterle özdeşleştirilen suç örgütü liderlerleri 15-20'li yaşlardaki gençlere nüfus edebiliyor.
-15-20’li yaşlardaki gençler ülke içerisinde ‘Kamikaze Dronu’ gibi kullanılıyor. Ayrım gözetmeden silahlı eylem gerçekleştiriyorlar. Örgütler bu üyeleri aracılığıyla korkutucu gücünün müthiş arttırıyor.
-Bilinen yeraltı gruplarına taşeronluk ve tetikçilikle büyüyen gruplar büyüklere kafa tutacak ve çatışmaya girebilecek duruma ulaşıyor.
-Instagram ve TikTok üzerinde sürekli canlı yayınlar açılarak örgüte sempati ve eleman kazandırma yoluna gidiliyor.
Mafyanın rap’çileri
Geçmişte sol örgütlerin müzik grupları vardı. Bu gruplar örgüt militanlarını motive eden ve eylemlerini öven şarkılar bestelerdi.
Şimdi ise yeraltı örgütleri kendi müzik gruplarını çıkarıyor.
Muhammed Nedim Doğan (Muti), Doğan Tarda (Hejan), Şahan Terzioğlu (CAC) ve Samet Işık (Big) adlı rap sanatçıları Barış Boyun ve örgütün silahlı kanadı olan Daltonlar için şarkılar besteliyor.
Kliplerde kalaşnikoflar ve tabancalar kullanılıyor.
“Bir gece ansızın gelir sıkar çocukları” sözü söylenirken, Barış Boyun’un görüntüsü duvara yansıtılıyor. Şarkının sonunda “Bakış isteyen boyun eğecek, boyun eğmeyen hesap verecek” sloganı kullanılıyor.
CAC’ın şarkısı, mesajını net veriyor: Daltonlar şehirde!
‘Aynen’ adlı şarkı ise ‘Kamikaze Dron’ların ruh halini ortaya koyuyor:
Şarkı sözleri şöyle:
“Gördüm bi' çok beyefendi, mahallemde neyler?
Öldürttüler bi' ton adam parasıyla, aynen
Kravat silahtan tehlikeli bugün, aynen…”
Yunus Emre Geçti tek bir suçlu olsaydı, mücadele etmesi çok kolaydı.
İşimiz oldukça zor!
Çünkü…
Geçti’nin kuşağı, yeni nesil suç örgütlerinin tabanını ve insan kaynakları havuzunu oluşturuyor.
Bahçeli’nin danışmanı 31 Aralık gecesi niçin Levent’teydi?
Sinan Ateş duruşmalarına bir hafta kaldı.
Yeni bilirkişi raporunda Ateş’in Eray Özyağci’nin silahından çıkan kurşunlarla öldüğü kesinlik kazandı. Ateş’e başka herhangi bir silahtan çıkan kurşun isabet etmedi.
Bu, raporla sabit.
MHP ve Ülkü Ocakları ile bağlantılı sosyal medya hesaplarında, kamera görüntülerine rağmen aylardır sürdürülen “Özyağci, Ateş’i yaraladı. Ölümcül kurşun Ateş’in halasının oğlu, bacanağı ve arkadaşı Selman Bozkurt’un silahından çıktı” iddiası çürütülmüş oldu.
Bu arada, dosyada baştan beri yer alan bir bulgu bugün ilk kez gün yüzüne çıkıyor.
İddianameye göre tetikçi Özyağci, suikasti gerçekleştirdikten sonra Ülkü Ocakları Genel Merkez yöneticisi Tolgahan Demirbaş tarafından Gölbaşı’na kaçırıldı.
Sonra eski Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcısı Emre Yüksel’in kullandığı 06 AT 2500 plakalı MHP’ye tahsis edilen araç, Demirbaş’ı ve iddialara göre Özyağci’yi alarak, İstanbul’a gitti.
İstanbul’da tuhaf bir rota çizdiler.
İlk olarak Avrupa Yakası’na seyrettiler.
Saat 02.13’ten 02.20’ye kadar Levent’te gezdiler.
Demirbaş ve Yüksel’in gezdiği noktada saat 02.20’de bir araç dikkat çekiyor.
Plakası, 06 AT 2560.
Bu plaka MHP Genel Başkan Baş Danışmanı Eyyüp Yıldız’a ait.
Yakın çevresi, Yıldız’ın orgainasyon işleri gerçekleştirdiğini, dolayısıyla sık sık İstabul’a geldiklerini iddia etti. Aracı İstanbul’da çoğunlukla Yıldız’ın kullandığını aktaran yakın çevresi, Demirbaş ve Yüksel ile aynı anda aynı mevkide bulunmasının tesadüf olduğunu ileri sürdü.
Demirbaş ve Yüksel, kısa süren bu geziden sonra araca binip Anadolu Yakası’na geçtiler ve bir otelde kaldılar.
Ertesi gün Ankara’ya döndüler.
Levent ve Beşiktaş’ta ,başka bir görüşme yapmadıklarına göre acaba o gün Eyüp Yıldız’la tesadüfen mi karşılaştılar?
Yoksa bir yol haritası mı belirlediler?
Bu ciddi bir soru işaretidir.