31 Mart seçimlerinden sonra önce kabul edermiş gibi oldular; içlerine sindiremediklerini iki günde belli ettiler.
Yerel yönetimleri önemsizleştirmeye çalıştılar. Önemli olan merkezi iktidar demeye getirdiler.
Erdoğan’ın Meclis kürsüsünden; ‘81 ilimizde tek bir iktidar vardır, o da 14-28 Mayıs seçimleriyle milletin ülkeyi yönetme vazifesi verdiği Cumhurbaşkanı ve kabinesidir’ demesi çok anlamlı…
Biraz eziklik, biraz çaresizliğin beyanı…
Dört yıl daha buradayım diye bürokrasiye mesajı. İş dünyasına uyarısı.
Kimsenin ülkeyi Erdoğan’ın yönettiğine dair itirazı yok. Ülkeyi kötü yönetiyor ama yönetme ehliyeti var. O ehliyeti mayıs ayında seçimle aldı…
Ama İmamoğlu’nun da İstanbul’u yönetme ehliyeti var…
Yavaş’ın da Ankara’yı yönetme yetkisi var…
Onlar da ehliyeti 31 Mart’ta aldı…
Merkezi iktidar güç bende diyerek İstanbul’daki, İzmir’deki, Adana’daki, Eskişehir’deki, Mardin’deki, Manisa’daki, Diyarbakır’daki yönetimleri yok sayamaz. Onların iradesi dışında karar alamaz.
Olmaması lazım!...
Erdoğan’ın İstanbul Belediye Başkanı olduğu dönemi hatırlayın. Bakan İmren Aykut’a canlı yayında ‘İstanbul konusunda beni aşamazsınız’ diye nasıl bağırmıştı…
İstanbul’un başkanıyım diye kafa tutmuştu… Şimdi İstanbul’da İmamoğlu aynı pozisyonda.
Erdoğan eninde sonunda kabul edecek. Etmek zorunda…
Erdoğan İstanbul’u geri alacağız diye kollarını sıvadı. İstanbul’da fetret dönemine son vereceklerini ilan etti. En yakışıklı adayını sahaya sürdü. Yetmedi bakanlarını yolları. Yetmedi kendisi sahaya indi…
Sonuç; bir milyon farkla seçimi İmamoğlu aldı.
Seçmenimiz sandığa gitmedi bu sebeple sonuç böyle oldu diye bu büyük başarıyı küçümseyemez.
Yok sayamaz…
Ankara kabul etmekte direniyor ama Berlin kabul etti…
Ankara sonuca saygı duymuyor ama Berlin saygı duydu…
Almanya Cumhurbaşkanı Türkiye’ye geldi ilk görüştüğü kişi İmamoğlu oldu… Steinmeier Sirkeci garını görmek istedi, İmamoğlu da oradaydı, mecburen görüştü diye hafife alınacak buluşma değil.
Almanya Cumhurbaşkanı olası cumhurbaşkanı adayı diye İmamoğlu ile görüştü. Tanımak istedi. Gar ziyareti bahane edildi, Ankara’yı kırmamak için ortam yaratıldı…
Yarın da Yavaş ile buluşacak…
Durumun vahametine bakar mısınız…Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı 16 milyon yerleşik 20 milyonun yaşadığı İstanbul’un belediye başkanı ile görüşmüyor…
Randevu vermiyor…
Almanya Cumhurbaşkanı önem veriyor, görüşüyor.
Avrupa’nın etkin yayın organları röportaj yapıyor. Geleceğe yönelik düşüncelerini soruyor, bizim iktidar basını adını anmıyor…
Dün akşam Saray’ın yayın organı ahaberi izledim. Steinmeier’ın İstanbul’a gelişinden, gar ziyaretinden söz ettiler. Ama gardan görüntü yok…
Neden?
Çünkü İmamoğlu oradaydı, yanındaydı. Görünmesin, duyulmasın, bilinmesin diye uçaktan inme görüntüleri ile işi idare et meye çalıştılar!
Yok saydıkları kişi yüzde 51 oyla seçilen başkan…
Ankara kabul etmiyor, Saray yok sayıyor, Saray’ın medyası adını anmıyor ama halk bağrına basıyor.
Sonra da ekranlara kurulup saatlerce neden seçimi kaybettiklerini sorguluyorlar.
İşte tam da bu nedenle…